Sorular yeterince korkutmadıysa, hadiseyi özetleyeyim. Kar yağışı eşliğinde evde pineklerken Discovery Channel’da karşıma John Lydon çıktı.
John Lydon, punk rock’ın öncü gruplarından Sex Pistols’ın solistiydi. Enteresan bir kişiliktir. Discovery için "John Lydon’ın Mega Böcekleri" adlı bir dizi belgeselde sunucu olarak yer aldı.
Hatta türlü türlü böcekle bir araya geldiği maceralarını ikili bir DVD olarak da yayınlamışlar. Bulursam kaçırmam o
ayrı...
Nerede kalmıştık biz? Hah, John Lydon çıktı karşıma.
Sabah sabah John Lydon’dan hamamböcekleriyle ilgili bir belgesel seyretmek, normalde yapacağım bir iş değil.
Fakat "normal uğraş bulacak" halim yoktu, ben de John Abi’ye takılma kararı verdim.
*
Böcekten korkmam, iğrenmem. Ancak kafayı böceklerle yemiş biri de değilim. sadece nötr olduğumu söyleyebilirim bu konuda.
Yoksa gidip entomolog (böcekbilimci) olurdum zaten...
Lydon’ı dinlemeye başlamadan önce, hamamböceklerinin üstün yaratıklar olduklarını, nükleer savaş dahil her ortama dayanabildiklerini vesaire biliyordum. Bu bilgilerin tamamının kulaktan dolma olduklarını da belirteyim.
Lydon, yanına uzmanları da alarak hamamböceklerinin peşinden geziyor. Lağıma bile giriyor diyeyim, siz anlayın.
Biliyorum, iğrenç bir konu fakat iğrenerek bir yere varamayız, belgesel seyrettiğinizi düşünün.
300 küsur milyon yıldır var hamamböcekleri. Her koşula uyum sağlayabiliyor. Bu sebepten, geliştirilen zehirler filan bir süre sonra etki göstermiyor hamamböceğinde. Zehiri veriyorsunuz, o karşınıza dikilip "Oooooh, pek de iyi geldi, şöyle gerdanıma da sık bakayım" filan diyor.
Her şeyi yiyor hamamböceği. Ama her şeyi derken, hakikaten her şeyden bahsediyorum. Mesela uyuyan insana denk geldiklerinde -çok afedersiniz- tırnağını, kirpiğini ve nasırlarını da yiyebiliyor.
Bu konuda hamamböceğine gelene kadar tedirgin olmanız gereken başka şeyler var. Mesela Bill Bryson’ın "Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi"ni okurken (Boyner Yayınları bastı, güzel kitaptır, bulursanız alın derim) yatak akarlarıyla ilgili bölümü okurken (Post-it koymuşum o sayfaya; şimdi baktım tekrar, 330’uncu sayfa) fenalık geçirmiştim.
Kitaptan aktarayım: "Şiltenizin iki milyon mikroskobik akara yuvalık ettiğini ve bu akarların sabahın köründe vücut yağlarınızı keyifle yudumlamak ve siz bir o yana bir bu yana dönerken üstünüzden pul pul dökülen tüm o leziz deri parçacıklarını yalayıp yutmak üzere ortaya çıktığını bilseydiniz, yatağınızda öyle mışıl mışıl uyuyamayabilirdiniz. Sırf yastığınız bile 40 bin akar barındırabilir..."
Bu noktada ben de "Ama temiz benim yatak örtüm ve çok sık değiştiriyorum" demiştim.
Bill Bryson orada da sinir bozuyor: "Onlara göre kafanız kocaman, yağlı bir bonbon şekeridir!"
İngiliz Medikal Entomoloji Merkezi’nden Dr. John Maunder, çok güvendiğimiz hijyenik önlemlerle dalga geçiyor örneğin. Maunder, yeni çıkan makine deterjanları sayesinde çamaşırların düşük sıcaklıklarda yıkanmaya başlanmasının böcekleri çabucak üremeye sevk ettiğini düşünüyor ve ekliyor: "Bitli giysileri düşük sıcaklıklarda yıkarsanız, sadece daha temiz bitleriniz olur..."
*
Neyse ya, akarları geçelim. Neticede yatıp uyuyoruz ve Bill Bryson’ın da belirttiği gibi en azından evimizdeki akarlar, bizim akarlarımız. Asıl sağda solda, otelde vesairede kaldığımızda kim bilir kimlerin akarlarıyla uğraşıyoruz.
Bu arada "akar" deyip duruyorum onu da şöyle açıklamışlar... Akar: Kene ve uyuzböceği gibi, organik maddelere dadanan, çok küçük, örümceğimsi böceklerin ortak adı...
John Lydon’da kalmıştık di mi? Daha doğrusu hamamböceklerinde. Hamamböceği saygı duyulacak fakat sevilecek bir canlı değil. Astım, kolera, cüzam ve dizanteri başta olmak üzere pek çok hastalığın taşıyıcısı olarak biliniyor. Fakat bir de madalyonun diğer yüzüne bakmak lazım. Hamamböcekleri, dünyanın pisliğinin mühim sayılabilecek bölümünü temizleyerek, dünyayı bir yerde daha temiz hale de getiriyor.
Ayaklı çöp kutusu şeklinde değerlendirebileceğimiz hamamböceği, derin uzay araştırmalarının da müdavimi. Dayanıklılığı yüzünden arkadaşın gitmediği yer kalmamış.
Bir enteresan not daha vereyim ve bu ilginç fakat tatsız konuyu kapatalım. Peygamberdevesi (Peygamberböceği) hamamböceğinin uzaktan akrabası olurmuş.
Aslında pazartesi gününden beri böceklerle ilgili bir şeyler okumaya başladığımdan daha anlatacak çok şey var ama tadında bırakalım di mi?
*
Girişteki sorulara gelinceeeee... "Kahvaltıyı etmeden senin yazıyı okudum, mide filan kalmadı, kaşını patlatayım da rahatlayayım" diyecek arkadaşlara karşı bir önlemdi o...