Paylaş
Barış Manço, 11 yıl önce ölürken arkasında hemen her durum için kullanılabilecek şarkılardan oluşan geniş bir diskografiyi miras bıraktı.
Gündeme uygun bir “karışık kaset” yapmak gerekirse...
* * *
- EVET ŞARKISI: Açtın kapıları, yıktın kaleleri, gel kır son kilidi/ Usulca yaklaş, yaslan göğsüme, çöz düğmelerimi/ Evet, aynen öyle (Ballı Kaymak)
- HAYIR ŞARKISI: Maksat çoluk çocuk öğrensin hayatın çetin yollarını/ Kaptırmasınlar kimseye kafalarını ve kollarını/ Hani baba olarak vazifemiz tabii uyandırıp ikaz etmek/ Uzunlar yanmıyor hâkim bey, kısa yoldan anlatmak gerek/ Oku bakayım, hAYIr (Ayı)
- SEÇMENİN ŞARKISI: Sözüm TBMM’den dışarı dostlar/ Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum/ Hani dilim dilim doğrasalar beni/ Marmara, Ege, Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum/ Hanımın çorabı kaçık, başında bigudiler/ Karabaş bile, Karabaş bile suratıma bakıp bakıp havlıyor/ Övünmek gibi olmasın dostlar/ Kendimi hıyar gibi hissediyorum (Sözüm Meclisten Dışarı)
- ERBAKAN’IN ŞARKISI: Kupkuru bir ağacın dalıyım, yapayalnız/ Uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor/ Biliyorum, görüyorum, duyuyorum; dönence (Dönence)
- BEŞİR ATALAY’IN AÇILIM ŞARKISI: Oysa bütün cesaretimi toplayıp sana gelmiştim/ Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim/ Tam elini tutmak üzereyken, aşkımı itiraf edecekken/ Habur’dan gelen o sesle yıkıldı yıkıldı dünyam/ Domates, biber, patlıcan (Domates Biber Patlıcan)
- MUHALEFETİN ŞARKISI: Hele destur maşallah, bu ne kudret böyle/ Hele destur zayıfları ezmedin mi söyle/ Hele destur gözümüz yok, Allah daha iyi etsin/ Ama paylaş, gel beni dinle, ardından herkes dua etsin (Dıral Dede’nin Düdüğü)
- PARTİLER ARASI RANDEVU ŞARKISI: Bana dün haber göndermişsin/ Gelsin yüzleşelim demişsin/ Geldim işte tek başıma delikanlı gibi/ İyi bilirim ben bu oyunu/ Hem başı belli hem sonu/ Konuşalım açıkça şimdi delikanlı gibi (Delikanlı Gibi)
- BDP’NİN ŞARKISI: İşte hendek işte deve/ Ya atlarsın ya düşersin/ Baktın olmaz vazgeçersin/ Zordur almak bizden oyu (İşte Hendek İşte Deve)
Galeano konuşurken
CUMHURİYET Gazetesi’nden Buket Şahin’in Latin Amerikalı büyük yazar Eduardo Galeano ile yaptığı röportaj, dizi yazı olarak yayınlanıyor.
Bir süre önce Chavez’in Obama’ya kitabını hediye etmesiyle gündeme gelen Galeano ile son kitabı “Aynalar” üzerinden uzun uzun konuşmuşlar; Buket Şahin’e okur olarak teşekkür ederim.
Galeano konuşurken, gençlik yıllarında Uruguaylı ünlü gazeteci Carlos Quijano’nun yaptığı bir konuşmayı hatırlıyor.
“ABD’nin savaş için dakikada 3 milyon dolar harcadığı, aynı dakika içinde 15 çocuğun öldüğü” bu dünyada hepimizin aklımıza not düşmemiz gerekir, paylaşmalıyım:
“Eduardo, senden hiç umudum yok, besbelli günahkâr olacaksın. Bu senin seçimin, senin hayatın tabii ama sana tek bir şey söyleyeceğim. Senden tek isteyeceğim şey, lütfen asla ama asla umuda karşı bir günah işleme, umuda karşı gelme! Sakın! Her günah affedilebilir ama umuda karşı işlenen günahlar asla affedilemez!”
Et yiyemiyorsan zeytinyağı iç
ZAVALLI Marie Antoinette.
Asla böyle bir laf etmemiş olmasına rağmen tarih onu “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” cümlesiyle kazıdı insanlığın ortak belleğine.
Salı günü pişti olan bir konuşma ve bir haber başlığı “Ya şimdi biri de çıkıp ‘Et yiyemiyorsan zeytinyağı iç’ diye yorumlarsa bunu” diye geçirdim içinden.
Başbakan Erdoğan Meclis’te grubuna hitap ederken, ekonomik gelişmeyi şu örnekle çekici hale getirmeye çalıştı:
“Sabah televizyonda vatandaş diyordu ki; ‘Yahu ben zeytinyağını 3-5 yıl önce kaç liraya alıyorsam, şimdi de o kadara alıyorum’...”
Vekiller “Olay budur!” alkışlarıyla karşıladı zeytinyağının değişmez üste çıkma gücünü.
Birkaç dakika sonra Samanyolu Haber’de altyazı soldan sağa şöyle yürüyordu: “Artan et fiyatları yüzünden vatandaşın yıllık et tüketimi 12 kilogramın altına indi...”
Yılda 12 kilo et yiyene zengin demek lazım o ayrı...
Ama Marie Antoinette’in başına “Pasta yesinler” lafı nasıl yapıştıysa, “Et yiyemiyorlarsa zeytinyağı içsinler” de yapışabilir.
Aman, uyarmış olayım!
Paylaş