TAHMİNİMCE haftanın en güzel futbol maçı Kayserispor-Antalyaspor maçıydı. "Tahminimce" diyorum çünkü maçı, o anda statta hazır bulunmayan herkes gibi ben de özet olarak seyredebildim.
Kayseri ilk yarım saatte durumu 3-0 yapıyor. Bu arada Mehmet Topuz’un golleri muhteşem! Sonra Antalyaspor sahne alıyor ve yarım saatlik sürede önce skoru eşitliyor, 67’nci dakikada attığı golle de 4-3 öne geçti.
Kayserispor 89’uncu dakikada 4-4’e getiriyor skoru fakat Antalya kalan 2-3 dakikada iki gol daha kaçırıyor filan... İngitere’de böyle maçların DVD’si çıkar, o kadar söyleyeyim.
Ancak maçla ilgili en ilginç detay tabii ki Yılmaz Vural’dan geldi.
Takımı öne geçince, gol sevincini paylaşmak üzere yanına gelen Souza’yı önce tebrik etti sonra da kıçına tekmeyi bastı.
Laf olsun diye değil, babacan bir şekilde de olsa tekmeyi ekleştirdi. Geçen sezon oyundan atılan oyuncusuna pata küte girdiğini de göz önünde bulundurursak, Yılmaz Vural’ın yanında takılırken sürekli tetikte bulunulması gerektiği sonucuna varabiliriz.
Bu arada, Lig TV bu tür maçları hafta içinde 90 dakika olarak yayınlayamaz mı sorusu beliriyor. Bildiğim kadarıyla, yayın anlaşması ellerini bağlıyor ve yayınlayamıyorlar.
Bu hafta -Haydi Fenerbahçe maçını ayrı tutalım- berbat iki maç seyretmek zorunda kalıp en iyi maçı seyredememiş olmak yine de can sıkıcı.
Hem Kayserispor’u hem de Antalyaspor’u kutlarım... Sen çok yaşa Yılmaz Hoca...
Aybaba damardan girdi
TELEGOL’de söz hakkı Adnan Aybaba’da. "Şu anda 19’u oldu ama..." diyerek 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni anıyor önce.Daha sonra da ayağa kalkıp İstiklal Marşı’nın altıncı kıtasını notlarına bakarak okuyor.
Serhat Ulueren "Bunu ezbere de okuyabilirdin ama yine de duyarlık gösterdin" diyor.
Stüdyodakiler Adnan Aybaba’nın ani gelişen ataklarına hazırlıklı aslında fakat bu kez çalışmadıkları yerden yükleniyor...
Geceye futbol konuşarak devam etme azminde olan ekipten biri "Adnan şimdi öyle bir yerden girdi ki..." dedi.Havada kalan cümleyi bir başka Telegol yorumcusu tamamladı: "Damardan girdi..."
Her öneriye açığız ama o kadar da değil
SERHAT Ulueren, aslen Süleyman Rodop’a ait ilginç bir ceza önerisini gündeme getirdi.Beşiktaş’ın aldığı seyircisiz oynama cezası tartışılıyordu.
Özetle şöyle bir ceza önerisi: "Galatasaraylı Ayhan Akman’a yönelik küfürler yüzünden ceza geldiyse, o maçın hasılatına el konulsun, paranın bir bölümü tazminat olarak Ayhan’a verilsin..."
Her öneriye açık olabilir futbol kamuoyu fakat benim bildiğim kadarıyla Türkiye’de bir zihniyet devrimi yaşanmaz ise bu ceza uygulanamaz.
Çünkü bazılarının aklı "Parasıyla değil mi kardeşim? Küfür ederiz, parasını da neyse veririz" şeklinde çalışacaktır.
Veya şahsa değil de camiaya yönelik küfür edildi diyelim. Özhan Canaydın mali işlerle ilgilenen yöneticiyi çağırıp "Kardeşim buyur, bu bizim onmilyonlarca taraftarın banka hesap numaralarının listesi. Şu cezadan gelen parayı bölüp hesaplarına eşit olarak yatır" mı diyecek?
Nadir bir canlı türü: Makul konuşan futbolcu
FUTBOLU biraz yakından takip edenler, ülkenin en iyi hatiplerinin bu camiadan çıkmadığını bilir.90 dakika top koşturduktan sona aklını toplayıp demeç vermek zor iş, fakat yabancı liglerde yapılmış röportajlara veya futbolcu açıklamalarına da rastlıyoruz. Onların da çok iyi oldukları söylenemez bu konuda, fakat beylik laflar yerine samimi hislerini dile getirmeye çabalıyorlar en azından.
Bu alanda Türkiye’de sayısı az da olsa iyi örnekler çıkıyor. Son dikkat çeken isim Kayseri Erciyesspor’un yıldızı parlayan kalecisi Orkun. Hem kalecilik performansıyla hem de maç sonrası röportajlarda kendini ifade etme şekliyle dikkat çekiyor.
Bu hafta Ricardinho’nun ortasının hakkını verdi mesela. Bravo!