7 Gün dergisinin eski sayılarını karıştırırken bakın nelerle karşılaştım. Cumartesi neşesi yerine, diline bile dokunmadan aktarıyorum
Geçen hafta 1936 yılına ait 20 adet 7 Gün Dergisi bulup aldım. Dergileri alma sebebim Hüseyin Cahit Yalçın’ın hatıralarının bir bölümünü (10 Yılın Hikayesi 1908-1918) ve yine Yalçın’ın ‘Tanıdıklarım’ adı altında yazdığı portreleri içermesiydi. ‘Tanıdıklarım’ı kitap olarak Yapı Kredi Yayınları basmıştı. Yalçın’ın ‘Hatırat’ı da, ‘Edebi’ ve ‘Siyasi’ olarak iki cilt halinde İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkmıştı. Ama toplama merakı böyle bir şey, denk gelince dayanamadım aldım 7 Gün’leri. İyi ki de almışım... 7 Gün (Veya Yedigün), Hürriyet Gazetesi’nin kurucusu rahmetli Sedat Simavi’nin 1933’te kurduğu dergiydi. Cemil Meriç dergilerimiz için “Bizde hazin bir kaderi var dergilerin; çoğu bir mevsim yaşar çiçekler gibi. En talihlileri bir nesle seslenir” demiştir ama 7 Gün uzun ömürlü olmuştur. ‘Her Çarşamba Günleri Çıkar Her Şeyden Bahseder’ sloganını benimseyen derginin iddiasının arkasında durduğunu hemen fark ediyorsunuz. Güncel konular, tarihten eğlenceli hikayeler, kadınları ilgilendiren sağlık ve güzellik haberleri, Muazzez Tahsin Berkand’dan hikayeler, karikatürler, Halide Edib’in ‘büyük realist romanı’, ‘Yol Palas Cinayeti’nin tefrikası... Genç Cumhuriyet’in modern kadınına rehber olmak çabasında, baskı kalitesi yüksek, kuvvetli yazar kadrosuna sahip, iyi bir magazin. Derginin 74 yıl sonra okurken en sevimli gelen yanı elbette kullandığı dil. Dile dokunmadan örnekler aktaracağım, Cumartesi neşesi yerine...
KÜBİZM NAMINA YAPILAN ZULÜM
Kübizm, fütürizm gibi isimlerle anılan modern sanatın, modernizmden anlamıyanların ellerinde ne bayağı, gülünç ve hatta iğrendirici kıyafetler aldığını görmiyen kalmadı. Kübizm ve fütürizm namına yapılan üç köşe suratlı insan resimleri, merdivenli şiirler, zelzeleye uğramış gibi çarpık binalar, sanırız ki modernizm iddiasında olanları da güldürüyor fakat hakiki sanatkarları ağlatıyor. Henüz fırça tutmasını bilmiyen, mensup olduğu milletin lisanına bir ortamektep talebesi kadar sahip olamıyan düzmece sanatkarlar fütürist ve kübist geçineceğiz diye en meşhur klasikleri bile inkara kalkışınca, insanda modernizme karşı bir itimatsızlık, hatta bir nefret canlanıyor.
TELEVİZYON GÜZELLERE İŞ ÇIKARDI
Artık televizyon kuru bir fizik nazariyesi olmaktan çıktı. (Amerika), İngiltere ve Fransa posta idareleri televizyon servisleri kurdular, harekete geçtiler. Medeniyet şeytanının bu son buluşu bugün için belki yüksek bir lükstür fakat muhakkak ki kısa bir müddet sonra radyo ile manzara nakletmek işi ucuzlıyacak, o zaman hepimizin evlerinde birer televizyon radyosu bulunabilecektir. Radyo spikerleri bugüne kadar hançereleri pürüzsüz ses çıkaran, ağızlarının konuşma teşekkülleri kusursuz ve kelimeleri berrak konuşan erkekler arasından seçiliyordu. (Fakat) televizyon başlar başlamaz radyo istasyonlarının mürsile (yayın) dairelerini kadın spikerler ve kadın artistler dolduracaklardır. Ve siz elinizdeki programa bakıp radyo makinenizin düğmesine bastığınız zaman bir operanın ışık yağmuru yağan sahnesini, bir kabarenin çıplak dans eden genç kızlarını, bir müzik holün billur sesli şarkıcı kızlarını derin bir mestî içinde hem seyredecek hem de dinleyeceksiniz. Fakat televizyon artistliği ve spikerliği yapmanın o kadar kolay bir iş olacağını sanmayınız. Televizyon spikerliği yapacak olan genç kızların her şeyden evvel güzel olmaları şarttır.
VE REKLAMLAR
Derginin reklam sayfaları ayrı bir güzellik...
* İNSAN DİMAĞI GİBİ: 1936 modeli R.C.A radyosunun yarattığı mucizeler: 1- İstasyonların mesafesini kendiliğinden ayar eden sihirli göz. 2- İnsan dimağı gibi işleyen hassas bir makina. 3- Parazitleri süzen tamamiyle çelikden mamul lambalar. 4- Sekiz plakı kendi kendine değişdirerek çalan bir gramofon. 5- Bütün dünya radyo istasyonlarını zapteden eşsiz bir radyo. * SİNİRLİLERE: Yürek çarpıntısına ve sıkıntısına NEVROL birebirdir. Hiddet, merak, korku neticesi birdendire bayılanlara 20 damlası hayat verir. * İZMİR KİBAR HALKI: Binlerce lira sarfı ile en lüks ve bütün konforu tamam olarak yapılan ve en son model makinalarla techiz edilen İzmir Tayyare Sineması senenin en güzel filmlerini göstermekle büyük bir şöhret ve sinemacılık aleminde en büyük muvaffakıyeti kazanmıştır. Tayyare Sineması İzmir kibar halkının toplandığı biricik müessesidir. * ER GEÇ GELECEKSİN!: Er, geç sizin terziniz J. İtkin olacaktır. Her vakit son yenilikler. Beyoğlu, İstiklal Caddesi 405. Tel: 40450. * SALÇAYA GEL: İki defa teksif edilmiş (koyulaştırılmış) tabii tomates salçası yalnız Bomonti Ermis salçasıdır. * KUNDURAYA GEL: Nasır ilacı kullanma, Beykoz kundurası al. Sümer Bank Yerli Mallar Pazarları.