PaylaÅŸ
Fenerbahçe-Ankaragücü, Galatasaray-Ankaraspor, Trabzonspor-Sivasspor...  Â
Â
Trabzon ve Sivas arasındaki maçta en azından bir heyecan, bir hareket, bir istek vardı. Â
Galatasaray maçına rüzgar damga vurdu.
Fenerbahçe maçındaki golsüzlüğü Alex’in takıma dönüşüne yoranlar çıktı.
Ne Alex’miş yahu? Yerinde olsam "Buyrun siz oynayın çok biliyorsanız" demiştim çoktan.
Allah kolaylık versin...
Fakat sevgili futbolseverler; bahane ne olursa olsun toplam 4,5 saat maç seyredip gol göremeyince insanın asabı bozuluyor.
Kayıp zaman (Bana kayıp zaman demeyin!!!), maç öncesi, maç sonrası röportajlarını da katarsak, ömrümden kabaca 10 saati filan golsüzler cennetine postalamış oldum.
"Golsüz maç da güzel olabilir" elbette ama 24 saat içinde 3 tane bünyeyi zorluyor.
Seyretmediğim (İyi ki yayınlanmamışlar!) Süper Lig maçlarında da durum farklı değildi.
9 maçın 5 tanesi 0-0 bitti.
Sadece Denizli ve Bursaspor’a duacıyız.
4-3 Denizli’nin kazandığı maç olmasa ligde sadece 5 gol atılmış olacaktı.
Top 10 Gol’ü bırak, Top 6 bile yapılamayacaktı. Umarım bir daha böyle tatsız bir hafta yaşamayız.
Detoks için Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası’na takılacağız artık; n’apalım?..
Çizgiye dikkat edelim
KISIR haftaya renk katan iki çizgi vakası yaşadık. Servet’in topu gol çizgisinin tamamını geçmeden çıkardığı konusunda çoğunluk hemfikir.
Aynı çoğunluk, Beşiktaşlı Tello’nun topunun çizgiyi geçtiği konusunda da anlaşıyor.
Hal böyle olunca, teknolojinin yardıma çağırılıp çağırılmaması konusu da gündeme geliyor.
Futbol topuna çip yerleştirme ve çizgi meselesini yüksek teknoloji marifetiyle halletme konusunda FIFA bazı turnuvalarda deneme yaptı.
* * *
Yeşil zeminde adalet, doğruluk, hakça kararlar alınması heekesin hayali.
Fakat "çizgiye" dikkat etmek lazım. Yoksa oyunun büyüsü bozulur.
Hata payı futbol seyircisinin gözünde vardır zaten. Futbolu, oyunu sevenlerin hassas terazisi kötü niyeti, kasıtlı kararları zaten şaşmaz bir şekilde tartar.
Futbolda hatalar hep oldu, hep de olacak.
1966 Dünya Kupası Finali’nde top çizgiyi geçti mi, geçmedi mi?
42 yıldır tartışılıyor.
Bir süre önce o efsane maçta "Top çizgiyi geçti" diyen çizgi hakemi hayata veda etti.
İngiltere Basını bu vesileyle olayı tekrar hatırladı, yine tartışıldı vesaire...
Hasan Vezir’in topu çizgiyi geçmiş miydi, geçmemiş miydi?
Günler, geceler boyu tartış dur...
Bunun da eğlenceli yanı vardır.
* * *
1966’da Piero cihazı kullanımda olsaydı, bu cihaza ve operatörüne yetki verilseydi iş değişirdi.
Hepimiz bilirdik: "Top çizgiyi 5 santim geçti..." veya "Top çizgiyi geçmedi. Aha işte 3 santim 44 milimetre ötede..."
Tadı kalır mıydı futbol efsanelerinin.
"Sen o topu bir de Almanlara sor" diyen de çıkacak.
Haksız olduklarını söyleyemem. Eki kesilen bilir bıçağın kenarının keskin olduğunu...
Fakat yine de "Piero" veya benzeri cihazları hadiseye sonradan bakıp teşhiste kullanmakla yetinilmeli diye düşünüyorum.
Teknolojik yenilikler futbolun ruhuna tahakküm kurmamalı.
Eski kafalı mı düşünüyorum?
Söz konusu futbol ise evet: Taş kafayım, neandertalim, ilkelim...
PaylaÅŸ