Paylaş
YIL 1998. Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna, Küba’da sağlık konusunu araştırmak amacıyla bir heyetle Havana’ya geliyor. Heyette gazeteci olarak ben de varım. Sovyetler Birliği’ni dağıtan Glasnost politikalarının en büyük darbelerinden birini Küba yemiş. SSCB’den gelen 8 milyar dolar yardım kesildiği için çare aranıyor. Kaynak yaratacak en önemli sektör turizm ve sağlık. O yıllarda Küba dünyaya açılmanın ilk adımlarını atıyor.
Yıl 2017. Yine Küba’dayım. Bu kez artık Fidel Castro yok. 20 yılda Havana’daki değişim çarpıcı. Sokaklar, tarihi mekânlar turistlerle dolu. Türkiye’yi rotadan çıkaran cruise gemileri bile Havana’da. Küba’daki değişim özellikle son iki yıldır Barack Obama’nın başlattığı ambargoyu kaldırma kararıyla hız kazanmış. Gelen turist sayısı iki yılda yaklaşık yüzde 40 artmış. Peninsula’dan Kempinski’ye dünyanın önemli otel zincirleri yatırım için Havana’da. İlaç sanayi dünyanın kabul ettiği bir gelişme göstermiş.
SONUÇ BEKLENİYOR
Küba hızlı ama kontrollü biçimde özel sektörünü geliştiriyor. Girişimcilere kapılar açılırken yabancı yatırımcılar da projeleriyle Küba’da artık. Küba Türkiye için ise önemli bir ticari partner değil. 2015 yılı ticaret hacmimiz sadece 27 milyon dolar. Bunun 10 milyonu ihracat, 17 milyonu ise ithalat. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2015’teki ziyaretiyle, Küba, Türk yatırımcıları için yeniden gündeme geldi. İşletmesinin yabancı yatırımcıya verilmesine karar verilen havaalanları için TAV, cruise limanı için de Global Yatırım talip. İyi niyet anlaşmaları tamam gibi... Şimdi sonuç bekleniyor.
YÖNETİCİLERLE GÖRÜŞECEK
İşte hem bu gelişmeleri hızlandırmak hem de yeni yatırım imkânlarını araştırmak için Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Ömer Cihad Vardan ile Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin de aralarında bulunduğu bir heyet Havana’ya gitmeye hazırlanıyor. Türk-Küba İş Konseyi Başkanlığı’na seçilen Global Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman’ın bir anlamda ev sahipliğinde 24-25 Nisan’da gelecek heyet için şimdiden programlar hazırlanıyor. Küba dışa açılıyor ama her iş hala devlet şirketleri aracılığıyla yürüyor. Programa göre heyet, ticaret ve turizm bakanlıklarına bağlı bu şirketlerin üst düzey yöneticileriyle görüşecek.
Türkiye’nin yeni büyükelçisi Berris Ekinci, Türkiye ile Küba arasında ticari ilişkilerin gelişmesi için bu ziyaretin önemli olduğunu söylüyor. Küba’da İspanya, Kanada gibi ülkelerin yatırımda öne çıktığını anlatan Ekinci, ticaretin artması için Eximbank kredilerinin devreye girmesi gerektiğine işaret ediyor.
Küba 11 milyon nüfuslu küçük bir ülke. Ancak dünyanın en gelişmiş ülkeleri buradaki yatırımlardan pay almak için yarışta. Doğru bir strateji ile Türkiye’nin şansı neden olmasın!
ESENLER’DE ‘DÖNÜŞÜM PİYANGOSU’
İSTANBUL’da yapılaşmanın yaklaşık yüzde 60’ının kaçak olduğu sık sık dile getirilen bir gerçek. Üstelik ciddi bir deprem bekleniyor ve kentsel dönüşüm hala lafta kalıyor.
Esenler deprem öncesinde yapı stokunun hızla değişmesi gereken ilçelerden biri. Tekstil atölyelerinin yoğun olduğu, sosyo ekonomik olarak ortanın altında bir yapıya sahip 500 bin nüfuslu bir ilçe.
İnşaatında deniz kumu kullanılan, son depremde zarar gören ve acil dönüşmesi gereken konut sayısı 75 bin. Bu konutların 40-50 bininin transfer edilmesi gerekiyor. 8 yıllık Belediye Başkanı Tevfik Göksu sessiz sedasız dönüşümü başlatmış. Metrekareye düşen insan sayısına göre Esenler’in İstanbul’un en yoğun semti olduğunu söyleyen Göksu’nun dönüşümde işini kolaylaştıran ise iktidar partisi.
RANT ALANI DEĞİL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a durumu anlatınca, 4 milyon metrekarelik askeri alan ilçeye ilave edilmiş. Göksu, şunları anlatıyor:
“45-50 bin konut yıkılarak insanlar bu alana transfer edilecek. Yıkılan konutların yerine mahalle meydanı ya da şehir parkı yapacağız, Türkiye’nin en büyük şehir parklarından birini de burada yapacağız. Bina sahiplerinin yüzde 75’i evet derse konutu yıkıyoruz. İnsanlar üretilen örnekleri görünce ikna oluyor. Tapuda sahip olduğu ruhsatlı metrekarenin yüzde 70’ini veriyoruz. Esenler rant alanı değil hizmet alanı. Yeni yapılaşmada kişi başına düşen yeşil alan 0.9 metrekareden 21 metrekareye çıkacak. Bölge mahalle kültürünün sürdüğü bir anlayışla yeniden inşa edilecek.”
‘TEKSTİL VE GİYİMKENT YIKILMALI!’
Göksu bölgede yer alan ve birçok dükkanı boş kalan Tekstilkent ve Giyimkent’in ise eskidiğini söylüyor ve bu binaların yıkılmasını önerdiklerini anlatıyor. Esenler, İstanbul’un en yoksul ve çarpık yapılaşmış bölgelerinden biri. Kentsel dönüşümle orada yaşayanların evleri şimdiden 10 kat değer kazanmış. Bu dönüşüm piyangosuyla umarız yeşil alanlarıyla, meydanlarıyla çağdaş bir yaşam alanı da kazanırlar!
ACCOR İLE RİXOS ORTAKLIĞI AÇIKLADI
GEÇEN hafta Accor Grubu’nun Rixos’la masada olduğunu yazmıştık. Haftaiçi Rixos otelden yapılan açıklamada iki grubun stratejik ortaklık için el sıkıştığı açıklandı. Her iki marka da, uzun vadeli ortaklık kapsamında, Rixos marka çatısı altında çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren resort otellerin geliştirilmesi ve yönetimi konusunda işbirliği yapacak. Ortak girişim şirketi, AccorHotels ve Rixos Hotels’in yüzde 50 eşit ortaklık yapısıyla kuruldu. AccorHotels, yapılan işbirliği anlaşması ve ortak girişim ile Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Rusya ve Avrupa’daki önemli destinasyonlarda 15 oteli kendi ağına entegre edecek. Ayrıca, işbirliği kapsamında Rixos, 5 şehir otelini de AccorHotels bünyesinde yer alan bir otel markası ile yönetmeyi planlıyor. Rixos Hotels, mevcut tesislerine kısa süre içerisinde Dubai’deki ikinci lüks oteli ve 2018 yılı sonunda Abu Dabi’de ve Maldivler’de iki yeni yatırımı ekleyecek. Rixos Hotels markası bünyesinde, Antalya’daki Rixos Premium Belek ve Dubai’deki Rixos The Palm gibi tesisler bulunuyor. Bunun yanısıra, Rixos, Antalya’da bulunan yaşam ve eğlence parkı The Land of Legends Theme Park’ı Temmuz 2016’da hayata geçirdi. Yeni kurulan ortak girişim, park içerisinde yer alan otelin yönetimini de üstlenecek. Rixos Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince, “Rixos Hotels olarak küresel hedeflerimiz doğrultusunda konaklama sektöründe çok güçlü bir marka ile işbirliği yapıyoruz” dedi.
KOLEKSİYON KÜRESEL MARKA OLUYOR
BUNDAN 35 yıl önce Ankara Demir Sanayi Sitesi’nde mimar Faruk Malhan tarafından temelleri atıldı Koleksiyon Mobilya’nın. Bugün 700 çalışanlı 160 milyon TL cirolu, yüzde 80 ağırlıklı ofis mobilyası üreticisi... Yurtiçinde 12, yurtdışında 25 noktada operasyonlarını yürütüyor.
Son yıllarda tasarıma ağırlık veren Faruk Malhan, şirketi oğulları Korhan ve Doruk’a emanet etti, kendisi ise Bodrum Akademisi’ni yönetiyor.
İki kardeş küresel marka olmak hedefine oturttukları yeni dönemi anlatmak istediler, bir araya geldik. İlk hedef yurtiçi ve yurtdışı cirosunu 4 yıl içinde yüzde 50’de eşitlemek. 2030’a kadar 80 ülkede var olmak isteyen Malhan kardeşler, üretim tesislerini ise Almanya ve ABD’de genişletmeyi planlıyor. ABD’de Chicago, Dallas, New York’ta, İngiltere’de ise Londra olmak üzere merkez mağazaları var. Korhan Malhan küresel bir marka olmak için önceliklerinin Amerika kıtası olduğunu anlatıyor. Bu ülkede yüzde 50 büyüme ile devam ettiklerini ve 3 yıl içinde ABD’de 10 milyon TL cironun üzerine çıkmak istediklerini anlatıyor Malhan ve “Operasyonlarımıza yeni ülkeler eklenecek. Yurtdışındaki faaliyetlerimiz, dünyada tasarım konusunda öncülük edeceğimiz noktaya gelene kadar hız kesmeden devam edecek” diyor.
NEGATİF ETKİLİYOR
Tasarım konusunda dünyada önemli bir gelişmeden söz ediyor Malhan. “Bundan 5-10 sene öncesine kadar suya sabuna dokunmayan işler konu olurken artık öyle değil. Şu anda başka sorular gündemde. Çevre ile ilgili sorular daha çok soruluyor. Tasarımcıların etik konusunda önerdikleri, politik duruşlarını sergiledikleri işleri var” diyor. Duesseldorf’ta Ren Nehri üzerinde, Frank Gehry, David Chipperfield gibi çok ünlü mimarların tasarladığı binaların yanında mayıs ayında açacakları mağazayı ise çok önemli buluyor. Doruk Malhan ise mobilya sektöründeki gelişmeleri şöyle özetliyor:
“On yıl içinde mobilya imalatında yüzde 70 gibi bir üretim artışı görüldü. Sektörümüzün en büyük sorunlarından biri fiyat odaklı bir rekabetin hakim olması. Böyle bir bakış açısı, ülke marka değerini de ister istemez negatif etkileyebiliyor. Son dönemde mobilya sanayini korumaya yönelik adımlar yerli üreticiyi sevindirdi.Bu kararla Çin, Romanya gibi ucuz işçiliğin olduğu ülkelere karşı Türk firmaları rekabet avantajı sağlayacak.”
Artık mobilyanın da bir felsefesi var. İşte bu farklı yaklaşımları kült bir mimarlık-tasarım yayını olan Domus tarafından da fark edilmiş ve analiz yapılmış.Koleksiyon Türkiye’nin yurtdışında şansı olabilecek markalarından biri.
Paylaş