Paylaş
TÜRK Hava Yolları tarihinin en uzun süreli genel müdürü olan Temel Kotil’le ilgili uzun yıllardır ‘ayrılıyor-görevden alınıyor’ tartışmaları yapılır. Kotil, bu kadar çok süren tartışmaya rağmen genel müdürlük koltuğunu korumayı başardı.
Ancak 4 Nisan’da yapılacak THY Genel Kurulu öncesinde bu tartışmalar tekrar alevlendi. Temel Kotil göreve devam mı edecek, yoksa 11 yıldır sürdürdüğü genel müdürlükten ayrılacak mı?
Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi günlerinden bu yana çalışan Kotil, THY’nin ‘sakin gücü’ olarak tanınıyor. En zorlu günlerde bile gülümsemesini kaybetmeyen Kotil, bu sakin duruşunun arkasında iyi bir stratejist ve planlayıcı.
‘YA BEN YA O’
Bugüne kadar iki yönetim kurulu başkanı ile ters düşen Kotil, bu çekişmelerden koltuğunu koruyarak çıkma başarısı gösterdi. İlk büyük çekişme, Kayserili olan Candan Karlıtekin ile yaşandı. 2009 yılının son günlerinde Karlıtekin Ankara’ya giderek “Ya ben, ya da o” dedi. Karlıtekin istediğini alamadı ve istifa ederek görevinden ayrıldı.
İkinci büyük çekişme, Hamdi Topçu’nun yönetim kurulu başkanlığında yaşandı. Geçen yıl genel kurul öncesinde Topçu ve Kotil’in çekişmesi en yüksek seviyeye çıkmıştı. Hamdi Topçu, icra kurulunda genel müdürün yetkilerini kısmıştı. Buna rağmen görevden ayrılan Topçu oldu. THY’nin yönetim kurulu başkanlığına aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan İlker Aycı getirildi.
Yaklaşık bir yıllık dönemde İlker Aycı ve Temel Kotil ilişkileri çok sıcak olmadı. En son ocak ayında Antalya’da yapılan yöneticiler toplantısında Aycı ve Kotil birbirlerine sahnede sarılsa da Temel Kotil’in görevden ayrılmak istediği sıklıkla konuşuluyor.
IATA BAŞKANI OLUR MU
Kotil’in yeni görev hedefi ise Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) başkanlığı. IATA’nın merkezi Montreal Kanada’da. Sektörün önde gelen 270 havayolunun üye olduğu kuruluş, uçak biletlerinin çok önemli bölümünü satıyor. Aldığı kararlar sektörü etkiliyor.
Kotil, bu çok etkili kuruluşun 2006’da yönetim kuruluna girdi. IATA yönetim kurulunun toplam 32 üyesi var. Bu üyeler, havayolları tarafından öneriliyor ve genellikle şirketlerin yönetim kurulu başkanları, genel müdürleri yönetim kuruluna giriyor.
IATA başkanlığı beş yılda bir seçiliyor. Önce yönetim kurulu toplanıyor ve bir yeni başkan seçim komitesi oluşturuyor. Toplam 4 üyeli bu komite adayları buluyor. Ön görüşmeleri yapıyor. Daha sonra aday sayısını 2 veya 3’e indirip yönetim kuruluna sunuyor. 32 üyeden en fazla oyu alan yeni başkanlığa seçiliyor.
ARAMA KOMİTESİNE SEÇİLDİ
Mevcut başkan Tony Tyler’ın başkanlığı bu yıl bitiyor. IATA geçtiğimiz aylarda yönetim kurulu toplantısında aralarında Temel Kotil’in de bulunduğu 4 üyesini yeni başkan adaylarının seçimi için belirlendi. Ancak Kotil, kendisinin de aday olacağını belirterek bu komisyondan ayrıldı.
Beş yıl önce başkanlık seçimlerinde Tony Tyler’ı destekleyen ekipteydi. Seçimlerin yapıldığı Singapur’a geldi ve genel kurulda 24 saatte kamp kurdu. Tyler’ın seçilmesine büyük katkı sağladı.
KOTİL’İN ŞANSI VAR MI
İngiliz olan Tyler, 2007-2011 arasında Hong Kong merkezli Cathay Pacific Havayolları’nın CEO’suydu. Bu görevi de İtalyan Havayolları Alitalia’nın eski CEO’su Giovanni Bisignani’den almıştı. Ancak sektör uzmanları, Tyler’ı çok başarılı bulmadı. Çoğu zaman alınan kararlara, havacılıkta hızla büyüyen başta Körfez bölgesi havayolları olmak üzere şirketler karşı çıktı.
Haziran ayında yapılacak IATA toplantısında Körfez ve Asya’daki havayollarının ağırlığını koyacağı sıklıkla dile getiriliyor. Bu durum, Temel Kotil’in şansını da artırıyor. Seçimlerde Kotil’e Avrupa’dan bir rakip çıkması bekleniyor.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Kulisler, 4 Nisan’da yapılacak THY Genel Kurulu’nda Kotil’in göreve devam edeceğini gösteriyor. Haziran ayında İrlanda’nın başkenti Dublin’de yapılacak genel kurula katılacak Kotil, seçilmesi durumunda THY’den ayrılacak.
Kotil’in seçilememesi durumunda da THY’den ayrılmak istediği gelen bilgiler arasında.
Temel Kotil’in bir dönem adı TAI Yönetim Kurulu Başkanlığı ile yerli yolcu uçağı TurkJet Projelerinin başına geçmesi gibi pozisyonlar için geçmişti.
Ali Coşkun: Babayiğit otoya değil ete lazım
ALİ Coşkun yıllarını sanayiciliğe vermiş bir isim. Yıllarca İstanbul Sanayi Odası başkan yardımcılığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı yaptı. Siyasete Anavatan Partisi’nde başladı. Daha sonra AK Parti’nin kurucularından biri oldu ve partinin programını yazan ekip arasında yer aldı.
AK Parti’nin 2007 öncesi iktidarında da iki dönem Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yaptı.
2007’de bakanlığı Zafer Çağlayan’a devrederek bırakan Coşkunla Ankara’daki ofisinde sohbet ettik.
Konu son birkaç yıldır popüler konular arasında yer alan yerli otomobile geldi. Coşkun, önce bir atasözünü hatırlatıyor:
“Ehemmi mühimme tercih ediniz.” Batılıların da bunu Pareto analizi ile açıkladığını söylüyor: “Yani yapılacak işte öncelik sırasının belirlenmesi” diyor.
Ancak Coşkun’a göre son zamanlarda Türkiye’de “ehemle mühim” karışmış durumda. ”Öncelik sıralarının iyi belirlenemediğini” anlatıyor.
“Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın çabalarına ömrünü sanayiye vermiş biri olarak karşı değilim” diyen Coşkun, şunları ekliyor:
“Ancak illa da yerli otomobil tutkusunu anlamak mümkün değil. Türkiye’de yabancı sermaye katılımı ile yapılan ve ihracatta başı çeken otomotiv endüstrisi yerli sayılmaz mı? Yerliden ne anlıyoruz. İsmi mi, sermayesi mi. Şekli mi?”
Ali Coşkun son günlerin diğer popüler konusu et konusuna dönüyor. “Türkiye için bugünlerde ette büyük sorun yaşanıyor.
Otomobil yatırımı ile ete yapılacak destek konusunda katma değer hesaplaması yapmış Coşkun. “Etin yaratacağı katma değer daha fazladır. Bu durumda teşvikli yatırımın ekonomiye sağlayacağı katma değeri halkımızın acil ihtiyacını gözününde tutarak yapmalıyız. Öncelik sırasında babayiğiti ete mi yoksa otomobile mi arayalım. Acaba hangisi elzem?”
Coşkun’un önceliği etten yana ama düşünmeden edemiyorum. Bakanlıkta kalsa idi “otomobilde babayiğit arayışına itiraz edebilir miydi?
Enerjide platform, sağlıkta işletme
Zirvede sohbet ettiğim bir başka isim de Hamdi Akın oldu. Havaalanı inşaa ve işletmesinde dünyanın en önemli şirketlerinden TAV’ın yaratılmasında büyük emeği olan Hamdi Akın, AKFEN Holding şimdi yeni işler peşinde.
Türkiye’nin havaalanı, gıda ve sağlık ve enerji yatırımların rekabetçi olabileceğini söylüyor Akın. Yeni dönem işlerini de sağlık ve enerji olarak belirlemiş.
Şu anda 25’e yakın inşaatı süren bin yataklı şehir hastanelerinden üçünün inşaatını ve işletmesini aldıklarını söyleyen Akın, “Medikal kısmı bırakırsak yönetimleri anahtar teslim yapabilecek şirketler doğuyor. Dünyada emsali yok. Bu şirketlerden birini oluşturuyoruz” diyor.
Enerjide ise ilginç bir adım atmış. Çok sayıda kişinin elinde bulunan yenilenebilir enerji lisanslarını bir platformda toplayıp şirketi halka açmak fikriyle çok sayıda yatırımcıya gitmiş. Ancak ilgi görmemiş. Bunun üzerine yaklaşık 500 megavatlık HES ve güneş enerjisi santralı lisansıyla bir platform oluşturarak Avrupa Yatırım Bankası’yla görüşmüş.
Akın, bankanın 100 milyon dolar yatırım yaparak şirketin yüzde 20 hissesini aldığını söylüyor. Yüzde 20 hisseyi de lisans aldığı şirketlere veren Akın, yüzde 20 hisseyi daha satmayı planladığını söylüyor.
Ankara’nın Rüzgarlı Sokağı’ndan yetişen Akın, “Rafta duran mallar fazla kalır da tozlanırsa telaşlanırdım. Elden çıkarırdım” sözleriyle girişimci ruhunun nereden geldiğini söylüyor.
Şirketlere tavsiyesi de benzer:
“Şirketlerin ömrü alıp satmakla uzar. TAV bugün artık 300 yıl yaşayacak bir şirket olmuştur. Sermaye de böyle birikir. Sattığınız yerden aldığınız sermayeyi başka yatırıma aktarırsınız...”
Türkiye Küba İş Konseyi kuruluyor
İş dünyasının ünlü isimleri iki gündür Uludağ’da. Ancak kayak ya da tatil yapmak için değil. Capital ve Ekonomist dergileri tam beş yıldır azalmayan aksine artan bir heyecanla bir zirve yapıyor. “Uludağ Ekonomi Zirvesi...”
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in açılış konuşması ile başlayan zirvede ufuk açıcı oturumlar yer alıyor. Birbirlerini göremeyen işadamları da rahat bir ortamda sohbet imkânı buluyor.
Gazeteciler için de bulunmaz bir fırsat. O sohbetlerden önemli ipuçları yakalanıyor.
Bu sohbetlerden birinde öğrendiğim ilginç gelişmelerden biri Küba ile ilgili. ABD’nin ambargoyu kaldırdığı, Başkan Barack Obama’nın ziyaret ettiği Küba ile Türkiye’de yeni bir kulvara giriyor. Aslında Obama’dan önce Küba’ya giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkilerin yeni bir noktaya taşınması için önemli bir adım atılmıştı. Şimdi yeni biradım atılıyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Türkiye-Küba İş Konseyi kurulmasına karar vermiş. Kurucu başkanlığa ise Global Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman getirilmiş. Kutman Küba’ya yabancı değil. Havana limanının özelleştirilmesi ile ilgileniyor. Kruvaziyer limanı alma konusunda da heyecanlı bir bekleyiş içinde.
Paylaş