Paylaş
BİR süredir dizi filmlerin hastane sahnelerinin vazgeçilmez platosu önce Taksim Alman hastanesi oldu, tahliye edilince şimdi de Üniversal Çamlıca Hastanesi.
Son günlerde Anne dizisinde açılışına katıldığım ultra lüks Çamlıca Hastanesi’ni görünce, bir zamanların büyük sağlık kurumu Universal’de neler oluyor merak ettim, araştırdım.
Önce geçmişi özetleyeyim. Bu hastanelerin kurucusu Azmi Ofluoğlu Trabzon’dan geldiği İstanbul’da, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitiriyor ve doktor oluyor. İlk hastanesini 1976’da Aksaray’da Vatan adıyla açıyor.
1992’de Taksim Alman Hastanesi’ni bünyesine alan Ofluoğlu, yıllar içinde Edirne’den Irak’a kadar yurtiçinde ve dışında onlarca sağlık kuruluşunun sahibi oluyor.
Hastanelerini Vatan ve Üniversal Grup adı altında toplayan Ofluoğlu, 2000’lerden sonra teşvik edilen özel hastaneler rüzgarına kapılarak, büyük bir yatırım atağına girişiyor.
“7 ilde 7 hastane” sloganıyla yaptığı yatırımların finansmanında sıkıntı başlayınca, 2011’de Türkiye’ye akan fonların cazibesiyle yabancı ortaklığa “evet” diyor.
İşte koca bir hastane imparatorluğunu bitiren süreç de böyle başlıyor. Uluslararası yatırımcılar ADM Capital, PGGM ve Dünya Bankası kuruluşu IFC, grubun yüzde 26’sını 140 milyon dolara satın alıyor.
Bir süre sonra ortaklar yönetim konusunda anlaşamıyor, ödenmeyen maaşlar ve yönetim kavgası ile gündeme gelen grubun hastaneleri içinde, ilk kilit Alman Hastanesi’ne vuruluyor. Bugün ise Üniversal Grubun 13 hastanesi kapalı.
YABANCILAR AYRILDI
Yabancı ortakların kısa süre içinde ayrıldığı grupta bugün hastanelerin bünyesinde olduğu Universal Sağlık Yatırımları Holding’de ciddi bir sahiplik savaşı yaşanıyor. Holding’in ticaret sicilde geçen yıl Mayıs ayında yapılan son genel kuruluna göre hisseleri temsilen iki isim yer alıyor. Ünlü avukat Aydoğan Semizer ve Esat Erkuş.
Bu temsilcilerin iddiası, Azmi Ofluoğlu’nun gruptaki payı binde 2. Ofluoğlu ise avukatı Tanıl Mehmet Başkan kanalıyla açtığı davalarla holdingin büyük ortağının yüzde 70 hisse ile kendisinin olduğunu kanıtlamak için mücadele veriyor.
Ruhsatları hala devam eden hastanelerin satılması ya da yeniden ortak alabilmesi için bu anlaşmazlıkların çözümü şart. Ancak 2000’e yakın davanın devam ettiği anlaşmazlık, düğüm değil kördüğüm olmuş.
İPTALE BİR YIL KALDI
Ofluoğlu tarafı gruba kayyum atanmasını istiyor. Sağlık Bakanlığı’nın verdiği ruhsatların iptaline ise bir yıl kalmış. Bu kavgada üzücü olan, doktorundan sağlık personeline on binlerce çalışanın alacaklarını alamadan işsiz ve mağdur olması.
Bir de son teknolojiye sahip sağlık cihazlarına yapılan milyonlarca dolar yatırımın boşa gitmesi. Yani milli servetin heba olması...
Kimin haklı kimin haksız olduğunu ise ancak mahkemelerden çıkacak kararlar belirleyecek!
YENİ YÜZYIL’A KAYNAK MI AKTARIYOR?
BUGÜNLERDE sahibi olduğu Yeni Yüzyıl Üniversitesi ile ilgili de bazı olumsuz haberlerin gündeme geldiği Dr. Azmi Ofluoğlu’nu aradım. Avukatı Tanıl Mehmet Başkan ve yüzlerce dava dosyası ile karşıladı beni Ofluoğlu. Bu duruma neden gelindiğini, nerede hata yaptığını sordum şunları söyledi: “Kurumsallaşalım diye ortak olduk. Ortaklık yapısında IFC’nin olmasına da güvenerek yönetimden çıktım. Ama yönetemediler. Bu süreçte kendi mal varlığımdan 104 parça tapu da Denizbank’ın alacaklarına gitti. 2 hastane satsak bu krizi atlatıyorduk. Engel oldular. Art niyet var. Benim hatam yönetimden çıkmak. 185 milyon dolar para geldi. Nerede?”
Ofluoğlu 2009’da kurulan bugün 9 bin 300 öğrencili 10 fakülteli, 520 personelli bir üniversite olan Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde maaşların ödenmediği, kaynağı üniversiteye aktardığı gibi iddiaları şöyle yanıtlıyor: “Kaynak aktarmadım. Üniversitede bir yönetici krizi oldu, çözüldü. Ayrıca ilk ve orta öğretim de ekleyeceğiz.”
‘ŞEHİR HASTANELERİYLE TÜRKİYE SAĞLIK ÜSSÜ OLACAK’
Türkiye sağlık hizmetlerinde şehir hastaneleri ile yeni bir döneme başlıyor. Sayıları 36’yı bulacak olan bu yeni döneme ilişkin geçen hafta özel hastane sahipleri ve bazı kesimlerin eleştirilerini içeren bir yazı yazmıştım. Bu yazıma Sağlık Bakanlığı’ndan yanıt geldi.
Sağlık Bakanı Danışmanı Dr. Halil Ekinci’nin gönderdiği açıklamada, “Şehir hastaneleri gündeme geldiği andan itibaren bazı kesimler tarafından eleştirildi. Bunların bazıları yapıcıyken bir kısmı da gerçekleri yansıtmıyor. Yapıcı eleştirilerden her zaman yararlanıyoruz. Ancak insaf sınırlarını zorlayan iddialar, cevap verme ihtiyacını ortaya çıkardı” diyor ve şu görüşleri sıralıyor:
- Özel hastanelerin sayılarının azalacağı ve bazılarının kapanmak durumunda kalacağı endişeleri dile getiriliyor. Başarıyı kamu, özel birlikte yakaladık, devam ettireceğiz.
- Ancak dar bir bakış açısı ile kendini geliştiremeyenler sağlıkta da ayakta kalmakta zorlanabilir. Sektörde küçülme değil büyüme öngörüyoruz.
- ABD’de Houston Hospitals gibi birçok hastaneden oluşan merkezler var. Biz de hem kendi insanımızı hem yabancı misafirleri böyle merkezlerde tedavi edeceğiz.
- İllerde hastane planlama ve yeni yatırım müsaadeleri yıllardır nüfus başına düşen yatak sayısı gibi göstergelerle planlanıyor.
- Şehir hastaneleri kamu-özel işbirliği ile devletimizin cebinden ilk anda herhangi bir para çıkmadan hizmet vermeye başladı.
- 25 yılın sonunda bu hastaneler donanımlarıyla birlikte bakanlığımıza devredilecek. Yanlış iddia sahipleri, özel sektörün faiz, risk maliyeti gibi finansal maliyetlerini dikkate almadan açıklama yapmaktadırlar.
- Cumhurbaşkanımızın hayali olan şehir hastaneleri sağlıkta yakalanan başarının ve gelinen seviyenin en somut yansımasıdır. Bu projelerle iftihar etmeliyiz.
EDİRNE’DE DAMAT RÜSTEM PAŞA’NIN KERVANSARAY’I VAKIFLAR’A GEÇİYOR
HÜRRİYET gazetesinin “Hürriyet ile Keşfet” projesinin yeni durağı Edirne’ydi. TÜRSAB, Edirne Belediyesi ve Hürriyet’in ortak düzenlediği bu program için geçen hafta yönetici, yazarlar ve turizmcilerden oluşan 40 kişilik bir heyetle Edirne’deydik. Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın sıcak ev sahipliğinde, tarihi Traklar’a, Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan Osmanlı’nın ikinci başkenti bu kenti adım adım keşfettik. Kentin en değerli yapılarından biri de 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı ve sadrazamı Rüstem Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Kervansaray. Bu yapı uzun yıllardır otel olarak kullanılıyor. İki bölümden oluşan yapıda 80 oda ve 21 dükkan var. Bina 1972’de restore edilmiş, 1980’de Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülmüş.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait yapı 1990’ların başında ANAP iktidarı döneminde Akgün Grubu’na 49 yıllığına verilmişti. O yıllarda yanlış bir karar olarak eleştirilmişti.
EL ÜSTÜNDE TUTULUR
Edirne’de sohbet ettiğim Vakıflar Bölge Müdürü Osman Güneren, taahhütlerini yerine getirmediği gerekçesi ile oteli geri almak için harekete geçtiklerini ve yasal işlemleri başlattıklarını söyledi. Grubun daha 20 yılı olması nedeniyle işlemlerin uzun sürdüğünü söyleyen Güneren, prosedür tamamlandığında Kervansaray’ın restore edilerek ihaleye çıkarılacağını belirtiyor. Hedef büyük otel zincirlerinden birinin burayı işletmesi. Dünyanın başka bir ülkesinde el üstünde tutulacak, en değerli varlıklarından biri olacak böyle bir yapının şu andaki hali içler acısı.
İŞTE SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş