İstanbul’da Maslak 42 isimli alışveriş merkezinin Türkiye’nin çeşitli bölgelerine ait lezzetleri bir araya getiren Lezzet Müzesi’nde açtığı mağaza ve restoranda konuştuk Çavuşoğlu ile.
“Yeme içmeye çok meraklıydım. Şarap ve zeytinyağ çok ilgimi çekiyordu. Urla’da bağım ve zeytinliğim vardı. Araştırma yaptım, bağcılık mı zeytinyağ mı diye. Zeytinyağının geleceğini hem Türkiye hem global ölçekte iyi olduğunu gördüm. ABD, Uzakdoğu zeytinyağını yeni keşfediyor. Ve girdim. İçine girdikçe de heyecanım arttı” diyor.
KUSURSUZ VE NİTELİKLİ
Zeytinyağının geniş bir kavram olduğunu kendisinin ise son yıllarda butik üretimlerle ortaya çıkan “kusursuz ve nitelikli” zeytinyağ kavramına ilgi duyduğunu anlatan Çavuşoğlu, şunları söylüyor:
“Bu kavramın en önemli argümanı sağlık. Bu tür zeytinyağ üreten üretici sayısı çok az. Küçük çaplı üreticiler. İş başında iş sahibinin olduğu, emeğinin, bilgisinin olduğu çağdaş yöntemleri kullanarak üretim yapan 8-10 firma var. Bunların diğer genelden ayrıştırmak için çok önemli çabalar göstermeleri gerekiyor. Bu bir yağ değil bir iksir.”
Ürettiği zeytinyağına Deli Dane adını veren ve markalaştıran Çavuşoğlu, “Bu tür zeytinyağında antioksidan ve polifenol oranları önemli. Milas Memecik zeytinlerini de bu oranlar yüksek olduğu için seçtim” diyor.
Çavuşoğlu zeytinyağı için dünyada çalışmalar yapıldığını ve yakın zamanda eczanelerde özel zeytinyağlar satılacağını söylüyor. Bu değerli özelliklerini kaybetmemesi için de nasıl saklanacağını şöyle açıklıyor:
TÜRK Hava Kurumu (THK), Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetin ilk yıllarında uçak sanayiinin gelişmesini sağlamak amacıyla kurduğu bir kurum. Sonraki yıllarda bu görevini yerine getirecek ilgi ve desteği göremeyen kurum bağışlarla ve mülklerinden elde ettiği gelirle yaşayan bir kurum oluyor.
Kurumda uzun bir süredir karmaşık olaylar yaşanıyor. Yönetim kavgaları, hatalı uygulamalar mahkemeye düşen bir çok kararın nedeni. Geçen haftalarda bu uygulamalardan birini bu köşede yazmıştık. THK, Kapadokya’da yasal olmayan yollarla balonlarına el koyan Şeref Tur’a karşı mahkemede mücadele veriyordu. THK yetkilileri aradı ve bu mücadeleyi kazandıklarını ve balonları geri aldıklarını söyledi. Değerlerinin peşine düşen THK yetkilileri şimdi ise Laleli’deki Tayyare Apartmanları ile ilgili bir sorun yaşıyor. Laleli’ye yolu düşenler bilir. Aksaray’a inerken müthiş mimariye sahip bir binadır Tayyare Apartmanları. İstanbul’un ilk betonarme yapılarından biri olan binalar, uzun yıllardır otel olarak işletilir. Evlerin hikayesi son derece ilginç:
“1918 yılında Cibali’den Fatih’e kadar büyük bir yangın çıkar. 7 bin 500 ev yanar. Yangında evlerini, işyerlerini kaybeden kişilerin barınma ihtiyacını karşılamak için hem apartman hem de toplu konut niteliğindeki Tayyare Apartmanları’nın yapılmasına karar verilir. Mimar Kemaleddin Bey tarafından inşaa edilen evler o yıllarda yangından zarar görenler için söylenen ‘Harikzedegan Apartmanları’ olarak adlandırılmışlardır.”
1922’DE TAMAMLANDI
25 dükkân, 124 daire bulunan dört bloktan oluşur. Binaların yapımı 1919’da başlar, 1922’de tamamlanır. Harikzedegan Apartmanları Cumhuriyet’in ilanından kısa bir süre sonra ise gelir sağlamak amacı ile Atatürk’ün isteği ile yeni kurulan Türk Tayyare Cemiyeti’ne (THK) devredilir ve Tayyare Evleri olarak anılır. Alt kattaki dükkânlarda İstanbul’un ünlü baklavacıları ve kebapçıları da kiracı olarak yer alırlar. 1980’li yıllarda ise bina otele dönüştürülür.
THK yönetiminin yeni mücadelesi şimdi bu gayrimenkulunun değerine kavuşması ve sorunların çözülerek yeniden İstanbul’un en güzel otellerinden biri olması. Davaları süren, karmaşık ilişkilerin ve olayların öznesi olan otelde neler yaşanıyor derseniz? Yetkililer şunları anlatıyor:
Otel önceki yönetim tarafından 01.07.2005 tarihli kira sözleşmesi ile kiraya verildi. Şu an Keskin Holding AŞ‘nin kiracı vasfı olduğu taşınmazla ilgili mahkeme devam ediyor.
TÜRKİYE’de 1995’te toplam alışveriş merkezi (AVM) sayısı 12 iken bugün sayı 430. Süren yatırımlarla 470’e ulaşması bekleniyor. Yaklaşık 300 bin kişinin çalıştığı bu AVM’lere yerli ve yabancı sermaye tarafından yapılan yatırım ise 50 milyar dolar civarında.
Yıllardır tartışılsa da toplumsal hayatın bir gerçeği haline gelen alışveriş merkezleri perakende sektörünün de gelişmesine katkı sağladı. Ancak ekonomik sıkıntıların yaşandığı son yıllarda özellikle dövizli kiralar nedeniyle yatırımcılarla marka sahibi perakendeciler arasında anlaşmazlıklar yaşanıyordu. Bu köşede de sık sık sorunlara değinildi.
YAPISAL SORUNLAR
Bu AVM’lerin yüzde 70’ini temsil eden bir dernek var; Alışveriş Yatırımcıları Derneği (AYD). Üye sayısı 70. Bu derneğin başkanı 6 yıl sonra geçen mayıs ayında değişti. Ve göreve AVM yatırımcısı ama aynı zamanda bir hukuk profesörü olan Prof. Dr. Hüseyin Altaş seçildi. Altaş, borçlar ve gayrimenkul hukuku konusunda uzman. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İşletme Mühendisliği Bölümü’nde göreve devam ediyor. Ankara’da Arcadium AVM’nin yatırımcısı olan Altaş’la sektördeki sorunları ve çözüm önerilerini konuştuk. AVM’lerin yapısal sorunları olduğunu düşünen Altaş, göreve gelme nedeninin bu sorunlara çözümler önermek olduğunu belirtiyor. Tüm AVM’lerde fonksiyon değişikliğine ihtiyaç olduğunu belirten Altaş, bu değişikliği ise şöyle tarif ediyor:
SADECE ALIŞVERİŞ DEĞİL
“Bir cadde kültürümüz vardı, trafikle, batan çıkan yollarla bunu yok ettik. Artık AVM gerçeği var. Ankara’da bugün AVM olmasa gidecek yer bulamazsınız. Bunun için AVM’ler artık sadece alışveriş yapılan yerler değil. Bir yaşam merkezi. Yeme içme, spor alanları, turizm ve ihracat merkezleri gibi yeni fonksiyonlar yüklenerek yeniden yapılandırma şart. Biz de dahil birçok AVM’de başladı bu değişim ama hepsi için gerekli. Aksi takdirde ABD’de olduğu gibi bu binalar hayalet binalar haline gelir.”
TÜRK Hava Kuru-mu (THK), Cumhuriyet’in ilanından tam 16 ay sonra, 1925’te Türkiye’de havacılık sanayiini geliştirme amacıyla Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş önemli bir kurum.
Yıllar içinde bu görevini yerine getiremese de havacılık alanında epey uzmanlaştı. Bugün hava taksi işletmeciliği, pilot yetiştirme gibi havacılık faaliyetleri yürütüyor. Kamu yararına çalışan bir dernek statüsünde ve doğal üyeleri arasında Cumhurbaşkanı, kuvvet komutanları ve valiler bulunuyor.
Gelirlerini bağışlar ve yaptığı ticari faaliyetlerden sağlayan THK, 1986’da bir hava taksi işletmesi kuruyor. Adını Türkiye’nin ilk savaş pilotu Sabiha Gökçen’den alan Gökçen Havacılık, Pamukkale ve Kapadokya’da balon işletmeciliği de yapıyor. 2018’de balonlarını müşteri temin etmesi için Şeref Tur Limited Şirketi’ne kiralayan THK’nın sorunları da işte böylece başlıyor. Dava ilginç...
2021’E KADAR UZATTI
THK yöneticilerinin anlattığına göre özetle şöyle:
- 2018 yılında Şeref Tur Organizasyon İnşaat Petrol Sağlık Film İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi arasında bir yıl süreli sözleşme imzalanmış.
-THK’nın verdiği bilgiye göre bu sürede şirket konkordato ilan ediyor. THK da bir yıl sonra şirketin ödemeleri aksattığı ve mali durumunun yeterli olmadığı gerekçesiyle sözleşmenin uzatılmaması kararını alıyor.
İSTANBULLULAR 5 Nisan’dan beri yeni açılan İstanbul Havalimanı’na alışma dönemi yaşıyor. Pistlerin tam bitmemesi nedeniyle uzun taksi süreleri, apronlara ulaşmak için uzun yürüme yolları, bazen 5 saate varan rötarlar bu sürecin sıkıntılı geçmesine neden oluyor. Sosyal medyada bol eleştirili bu dönem için İstanbul Havalimanı CEO’su Kadri Samsunlu sıkıntıların zaman içinde aşılacağını belirterek biraz sabır istiyor. Atatürk Havalimanı’na ek olarak 2008’de ikinci havalimanı olarak açılan Sabiha Gökçen ise artık ucuz uçan havayollarının tercih ettiği bir havalimanı değil ana alanlardan biri olmuş durumda. Atatürk Havalimanı’nın 5 Nisan’da kapanmasından sonra ise yoğun bir ilgi ile karşı karşıya...
SAHİL HATTINDAN İLGİ
Sabiha Gökçen Havalimanı terminal işletmecisi İSG’nin CEO’su Ersel Göral’a gelişmeleri ve bundan sonraki stratejilerini sordum. Göral 5 Nisan’dan sonra bir talep artışı yaşandığını belirterek, şunları söylüyor:
“Evet bir talep artışı var. Atatürk Havalimanı’nın kapandığı 5 Nisan’dan itibaren özellikle dış hat yolcu sayımızda bir artış yaşadık. Bu süre içinde dış hat yolcu sayımız geçen yıla göre yüzde 25 arttı. Özellikle Beşiktaş, Levent, Maslak ve Sarıyer sahil hattından bir ilgi olduğunu görüyoruz. Burada özellikle Kuzey Marmara Otoyolu Kurtköy bağlantısı Sabiha Gökçen’e ulaşımı çok kolaylaştırdı.”
41 MİLYON YOLCU
Bu ilginin stratejilerine nasıl yansıdığı soruma ise “Biz artık kendimizi İstanbul’un şehir havalimanı olarak konumlandırdık. Tüm iletişim hamlelerimizde bunun altını özellikle çiziyoruz” diyen Göral, bu konuda da şunları söylüyor: “Artması muhtemel yolcu trafiğimize ilişkin önlemlerimizi geçen yıl almaya başlamıştık. Geçtiğimiz sene iç hatlar ek terminal binamızı hizmete aldık ve kapasitemizi yıllık 33 milyon yolcudan 41 milyon yolcuya çıkardık. Bu yıl yolcularımıza zaman ve daha fazla konfor kazandıracak adımlar attık. Self (kendi kendine) bagaj uygulaması ve elektronik pasaport sistemi devreye girdi. Blockchain teknolojisini daha fazla alanda ve müşterimizle kullanır olduk. Amacımız bu dönemde bizi tercih eden misafirlerimize hem zaman kazandırmak hem de operasyonel olarak onları memnun etmek.”
Göral’ın geleceğe yönelik planlara ilişkin ise, “Bu yıl tıpkı geçen yıl olduğu gibi çift haneli büyüme hedefliyoruz. 2020 yılında bizim için çok önemli olan ikinci pist ve metro bağlantısı yatırımlarının da devreye girmesi ile birlikte İstanbul’un şehir havalimanı olarak yolcularımıza hak ettikleri seviyede hizmet vermeye devam edeceğiz” dedi.
KAPADOKYA dünyada doğa eliyle oluşmuş muhteşem coğrafyalardan biri. Türkiye’nin Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alan değerlerinden. Peribacaları, vadileriyle, atlarıyla adı “Güzel atlar ülkesi” olarak geçmiş tarihe...
Son yıllarda özellikle Çin, Kore, Hindistan, Malezya, Güney Amerika’dan 3 milyona yakın turist özellikle bu bölge için geliyor Türkiye’ye...
Bu güzellikleri seyir teraslarından da görebiliyorlar ancak müthiş bir deneyim yaşamak isteyen balon uçuşu yapmak istiyor.
REKABET SORUŞTURMASI VAR
Ancak Türkiye turizminin gözbebeği bu bölgede bir süredir balon kavgası yaşanıyor.
Teknik adı sıcak hava balon işletmeciliği olan balon uçuşlarından o kadar çok şikayet gelmeye başladı ki bölgede turizmcilik yapan yatırımcılarla konuştum. Aslında balon turları konusunda uzun yıllardır bir karmaşa yaşanıyordu. Geçen yıllarda uçuş gerçekleştiren çok sayıda firma olduğu için fiyat rekabeti ve organizasyonlarda büyük sorunlar yaşanıyordu.
Geçen yıl ise 19 Aralık 2018’de Rekabet Kurulu’nun soruşturma açmasına neden olan bir gelişme yaşandı.
GALATAPORT Projesi İstanbul’un gündemini yıllardır meşgul eden mega projelerden biri. Yapılır, yapılamaz tartışmaları artık geride kaldı ve proje bugünlerde ete kemiğe bürünür noktaya geldi. Geçen günlerde Karaköy Kemankeş Caddesi’ne yolum düştü. İnşaatın önünden geçerken Galataport Tanıtım Ofisi ile karşılaştım. Önünde bulunan görevlilerle konuştum. Projenin yatırımcılara tanıtımı başlamış, ofis ve yeme içme alanlarının kiralanması için görüşmeler yapılıyor, yatırımcılara projenin detayları anlatılıyor.
Projenin yeme-içme ve perakende alanları, Karaköy tarafında restore edilecek. Projede planlanan perakende ve yeme-içme noktası toplamı yaklaşık 250 adet. Alışveriş ve yeme-içme birimleri için ayrılan kiralanabilir alan toplamı yaklaşık 52 bin metrekare. Ofis alanları ise, tarih boyunca finans, sigorta ve bankacılık merkezi olmuş Salıpazarı bölümünde yer alıyor ve yaklaşık 43 bin metrekarelik kiralanabilir alana sahip.
Dünyanın en önemli markalarından Peninsula Otel’in ismi de asılmış, dört binasının inşaatı hızla sürüyor. Yıllardır bir gazeteci olarak yakından izlediğim projenin adı kamuoyunda Galataport olarak bilinse de Salı Pazarı Kruvaziyer Limanı Projesi.
1994’TE TURİZM BÖLGESİ
Projenin Türkiye’nin gündemine giriş tarihi 1994. Kentsel sit alanı olarak belirlenen Karaköy-Tophane-Salıpazarı çevresi 15 Aralık 1994’te Tansu Çiller Hükümeti sırasında Bakanlar Kurulu tarafından turizm merkezi ilan ediliyor. Planlanan projeye göre alandaki tüm binalar turistik ve ticari amaçlarla onarılacak ya da yıkılarak yeni binalar, terminaller, oteller yapılacak. Karar yıllarca tartışılıyor, ihaleler yapılıyor iptal ediliyor… Son olarak 2013’te yapılan ihaleyi Doğuş Grubu 702 milyon dolar teklif ederek kazanıyor. Karaköy Rıhtımı’ndan Tophane’ye kadar uzanan 1.2 kilometrelik liman sahasının 30 yıllık işletmesi daha sonra 2014’te Serdar Bilgili’nin de dahil olduğu Doğuş ve Bilgili ortaklığıyla 2016’da başlıyor.
Kiralamaların başladığını öğrenince biraz araştırma yaptım. Ortaklar bölgeyi “şehrin dönüşüm projesi” olarak niteliyor. 1.2 km sahil şeridi gemilerin gelmediği zamanlarda tamamen halka açık olacak. Dünyada yeni bir teknikle inşaa edilen 6200 yolcu kapasiteli 3 adet yolcu gemisinin yanaşabileceği kruvaziyer limanı, martta açılıyor. Miami’de yapılan fuardaki görüşmelere göre şimdiden rotalar İstanbul’a çevrilmeye başlandı. 50’ye yakın geminin rezervasyon yaptığı belirtiliyor. Yeme içme mekânları, mağazalar gibi ticari alanların ise Mayıs’ta faaliyete geçeceği belirtiliyor. Bu arada klasik bir AVM mantığının olmayacağı, çok özel marka karmalarının belirleneceği de bilgiler arasında. Aldığım bilgilere göre projenin tamamlanmasını takiben, Galataport; yıllık toplam 25 milyon ziyaretçiyi, mürettebat dahil 1.5 milyon kruvaziyer yolcusunu ve tesis toplamında 7 milyon yabancı ziyaretçiyi ağırlayacak
MEYDANLAR HALKA AÇILIYOR
İSTANBUL’74 reklamcı Demet Müftüoğlu Eşeli ve yönetmen, senarist Alphan Eşeli’nin kültür ve sanata katkı yapmak için kurduğu bir platform. Kültürel etkinlikler, festival ve sergiler düzenliyor. Bu etkinliklerde dünyanın dört bir yanından yaratıcı fikir önderlerini ağırlıyor. Bu platformun gelenekselleştirdiği bir de festival var. 2010’da ilki gerçekleşen Uluslararası Sanat ve Kültür Festivali (IST. Festival). 10’uncu yılına yaklaşan festivalin geçen yıllardaki katılımcıları arasında çok önemli sanatçı, mimar, müzisyenler yer almıştı. Bu isimlerden bazıları Gore Vidal, Zaha Hadid, Tilda Swinton, Harvey Keitel, Abel Ferrara, Kirsten Dunst, Daniel Arsham, Stephen Frears, Terry Gilliam, Serra Yılmaz, Courtney Love, Franca Sozzani, Ferzan Özpetek, David Adjaye, Peter Beard, Anton Corbijn, JR, Ryan McGinley, ve Zülfü Livaneli’ydi.
Bu festival artık uluslararası sulara çıkmaya hazırlanıyor. İlk adım ise Roma’ya atılıyor. Roma’da İstanbul Festivali’ne destek verenler arasında çok önemli bir aile var. Dünyaca ünlü giyim markasının sahibi Fendi ailesi. Türk kökenli olan Fendi ailesi, İtalya’da kültür ve sanata katkılarıyla tanınıyor. Festivalin küratörlüğünü de ünlü İtalyan sanatçı Nico Vascellari ile birlikte dördüncü kuşak üye Delfina Delettrez Fendi yapıyor.
Festival 31 Mayıs-2 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek. Bu yılki festival teması ‘Hakikat Sonrası Çağda Sanatsal İfade’ olarak belirlenmiş. Dünyada yaşanmakta olan kaotik ortam düşünüldüğünde oldukça anlamlı bir tema. Dijital gerçeklikle, bilinen dünya arasındaki dönüşüm mücadelesi önemli isimler tarafından tartışılacak. Demet Müftüoğlu Eşeli, performansların festivale ilk yıllardan itibaren destek veren Vakko’nun Nakkaştepe merkezinden canlı olarak yayınlanacağını söylüyor. Festivalin düzenleneceği alanlar arasında Roma’nın önemli sanat kuruluşlarından Zaha Hadid imzalı MAXXI Müzesi ve koleksiyonunda çok önemli Bernini ve Caravaggio eserlerinin yer aldığı tarihi Galleria Borghese var. Demet Müftüoğlu Eşeli, festivalin şu ana kadar açıklanan katılımcıları arasında ünlü piyanistlerimiz Güher ve Süher Pekinel, ressam Enzo Cucchi, Harry Potter filmindeki rolüyle ünlenen Belçikalı oyuncu Clemence Poesy, Oscar ödüllü Alman yönetmen Volker Schlöndorff, çağdaş fotoğraf sanatının en yaratıcı isimlerinden Katerina Jebb, oyuncu Stella Schnabel gibi isimler olacağını söylüyor. Eşeli şu bilgileri veriyor: “IST.FEST.ROME, Türkiye Cumhuriyeti Roma Büyükelçiliği’nde, Roma Büyükelçimiz Murat Salim Esenli ve eşi Evren Esenli ev sahipliğinde açılacak. Gala yemeği için Bodrum’daki Maça Kızı’nın Şefi Aret Sahakyan ve Şef Carlo Bernardini Türk ve İtalyan mutfaklarını harmanladıkları özel menüyle festivalin kültürlerarası diyalog kurma konseptine katkıda bulunacaklar.”
KATKISI BÜYÜK OLACAK
Festivalin İstanbul’un kültür sanat alanında dünyada tanınmasına büyük katkıda bulunacağını söyleyen ve amaçlarının da bu olduğunu ekleyen Eşeli, festivalin Türkiye’nin yanı sıra dünyada farklı şehirlerde yapılacağını söylüyor. Roma’dan sonra sırada büyük ihtimalle Çin’in olacağını belirtiyor. Roma’nın yıllık turist sayısı 9.5 milyon. 4 gün boyunda İstanbul’un bir festivalle ünlü müzelerde, sokaklarda gündemde olması önemli bir tanıtım olacak.
FENDİ’NİN ÇİFTLİĞİNDE KONFERANS