Paylaş
DUBAI OUT MUMBAI IN!
Yazdığı her harfe ve kelimeye deli gibi özenir... Tek bir kare fotoğraf için bile saatlerce hazırlanır... Sevseniz de sevmeseniz de Türkiye’de röportaj denilince akla gelen ilk isim odur. Zekâsı, azmi ve yaratıcılığıyla, aptal sarışın imajını yerle bir eden kadınların öncülerindendir... Elbette Ayşe Arman’dan söz ediyorum efendim.
Geçtiğimiz çarşamba günü Ayşe, benimle İstanbul Life dergisinin eylül sayısı için bir söyleşi yaptı. Yılların röportajcısı karşımda olunca heyecanlanmadım desem yalan olur. Kolay mıdır Ayşe Arman’ın sorularına cevap vermek! Nice politikacılara, sanatçılara, işadamlarına karşısında ter döktürmüş birisinden bahsediyoruz sonuçta.
Dua ederek Beyoğlu’nda tarif ettiği adresin yolunu tuttum. Baktım bizimki kapıdan iki dirhem bir çekirdek içeri süzüldü. Gerçi her daim öyledir Ayşe. Ama bu kez halinde bambaşka bir aydınlık vardı. “Hayırdır nedir bu gözlerindeki mutluluk? Yeni gelinler gibisin kız” diye takıldım.
“Okumadın mı bugünkü gazeteleri İzzet? Kocam Hindistan Castrol’ün genel müdürlüğüne atandı” dedi.
Daha önce Mısır, Pakistan, Irak, Rusya, Azerbaycan, Norveç, Baltık ve Belarus gibi ülkeleri yönetmişti Ömer. Yedi yıl da Ayşe ile beraber Dubai’de yaşadılar. Ve şimdi sıra Mumbai, yani eski Bombay’da. Anlayacağınız Ayşe ve Ömer için Hindistan günleri başlıyooo...
İnanılmaz heyecanlıydı. Ömer üç senelik bu iş için ekim itibariyle orada olacakmış. Nedendir bilmem ailenin büyüğü edasıyla “Peki ya Alya?” diye soruverdim.
Devam etti anlatmaya...
“Ana kız şimdilik buradayız. Ayın bir haftası ben orada olacağım, bir haftası Ömer burada. Alya da arada birkaç gün gider gelir herhalde. Oğlum, anlamıyor musun hayatımıza büyük bir renk katacak Hindistan.”
Ayşe’cim ben Alya’nın tepkisi ne oldu diye soruyorum. Sen kocanla kendi halet-i ruhiyeni anlatıyorsun ama...
HAYALLER HOLLYWOOD GERÇEKLER BOLLYWOOD
“Dur dur yedi aylık mısın, acele etme de dinle! Alya önceleri bu duruma sinir oldu, hatta küçük bir bunalıma girdi bile diyebilirim. Tepkisini de ‘Ben Hollywood’a gitmeyi hayal ederken siz beni Bollywood’a götürmek istiyorsunuz’ diye dile getirdi.”
Yaşından dolayı okulundan ve arkadaşlarından kopmak istemeyince, Ayşe “Hayatta en kolay olanı hep aynı yerde, aynı insanlarla yaşamak ve aynı şeyleri yapmaktır” sözleriyle yumuşatmaya çalışmış havayı. Bizimki de iyice gıcık olup “Anne bakıyorum da evde en çok sen heyecanlısın, hatta babamdan bile daha çok. O zaman sen git. Biz burada kalalım” diye cevabı yapıştırmış.
Eyvah yandınız işiniz çok zor dedim. “İlk başlarda ben de öyle zannediyordum. Ama Amsterdam’da kahve alırken sırada tanıştığı bir çocuk ‘Dünyanın en sürprizli ülkesi Hindistan! Londra’yı, Paris’i her zaman görebilirsin. Ama Mumbai’de ne zaman yaşayabilirsin ki’ deyince, bir merak sardı Alya’yı da şimdilerde. Ben söyleyince inanmıyor. Starbucks kuyruğunda hiç tanımadığı biri anlatınca inanıyor. (Kahkahalar) Eee malum yaşlardayız İzzet. Yani anneyi beğenmeme yaşları...”
Durur mu zihnimdeki şeytan, yine dürttü beni. “Ayşe orası Aishwarya Rai’nin ülkesi. Dünyanın en güzel esmer hatunları Hindistan’da. Kıskanmayacak mısın kocanı?”
“Bir kere o kocam değil, sevgilim! Hep de öyle kalacak... Son üç-dört sene dünyanın en güzel kadınlarının yaşadığı ülkelerde çalıştı. Hep gitti, geldi, gitti, geldi... Arkadaşlarım sürekli ‘Bu adam Rusya’da. Etrafı birbirinden güzel sarışın fıstıklarla dolu. Aldatıyordur kesin seni’ diye takıldı. Ama kusuruma bakmasınlar ben her anlamda kendime çok güvenen bir kadınım. Aldatmak... Hiç sanmıyorum! Çünkü ilişkimizin biraz da bana bağlı olduğunu düşünüyorum. Ya da kim bilir, belki de kendimi bir yalana inandırıyorum...”
Bari Ömer yurtdışındayken ara da “Otel odası çok sessiz! Şu telefonla göster bakim etrafı! Perdenin arkasını, banyoyu, yatağın altını falan” diye öğüt veriyorum.
Kocaman bir kahkaha patlatıyor Ayşe.
ONE MINUTE NATASHA!
“Sen manyaksın! Bir keresinde telefonda konuşurken ‘One minute Natasha’ dedi. ‘Noluyoruz ya! Natasha da kim?’ diye bağırdım. Meğer çalıştığı şirketten biri varmış o sırada yanında. İnsan kaynakları müdürü mü ne; Rusya’da çok yaygın bir isim biliyorsun. Bizdeki Ayşe, Fatma gibi...
Anlayacağın huylanmama gerek yokmuş.
Zaten biraz kıskanılmak da her erkeğin hoşuna gider.
Ama hem İstanbul’daki eve, hem de Mumbai’de kalacağımız otelin rezidansına kameralar koyacağız.
Hiç değilse sanal olarak sürekli birlikte olalım ama değil mi...”
Peki ya gazetecilik? Terk-i diyar edip seni sevmeyenlerle, rakiplerini mutlu mu edeceksin?
“İzzet sen beni iyi tanırsın. Bu işi bırakabileceğimi nasıl düşünürsün! Ulan yoksa bu temenni mi?” (Yine Ayşe’nin kahkahalarıyla inliyor ortalık.)
ALYA’LA ANA-KIZ YOGİ OLACAĞIZ
“Şaka bir yana daha önce üç-dört kez gittim Hindistan’a; müthiş bir atmosferi var. Orada yogayla uğraşmak istiyorum. Zaten yapıyordum ama şimdi işi bizzat yerinde geliştireceğim. Artık bir sürü Hindistan hikayesi dayarım önünüze. Dediğim gibi Hindistan’ı çok seviyorum, o renkler ve kültür beni büyülüyor.
Alya’yı da ‘Yogi oluruz, anne-kız tüm o bölgeyi gezip, bir seyahat bloğu açarız, kitaplar yazarız’ diye tavladım.”
Velhasıl kimse boş yere heveslenmesin efendim. Ayşe Arman dünyanın hangi köşesine giderse gitsin daha uzun yıllar röportaj kraliçesi olmaya devam edecek.
DİPNOT: Klima mağduru olduğum için dün yazı yazamadım, kusuruma bakmayın. Köşemi göremeyince meydanı boş bıraktığımı zanneden dostların da bilhassa gözlerinden öperim...
Paylaş