Tokat’ta büyüyüp ne kadar ‘bad girl’ olunabilir ki

Onun adını önce, koca koca yazarlarla yarışa girdiği hatta birçoğunu geride bıraktığı D&R’ların “Çok Satanlar” listesinde gördüm. Ardından daha satışa çıktığı ilk günlerde 100 binin üzerinde sattığını okudum. Sonra geçen ay TÜYAP kitap fuarındaki o olaylı imza gününe bizzat şahit oldum.

Haberin Devamı

Yayınevleri arasında dolaşırken önümdeki iki genç kızın “Ya duydun mu Büşra’nın imza gününde kalabalıktan üzerine stant devrilmiş” cümlesini duyduğumda kulaklarıma inanamadım! Evet, binlerce kişi ondan imza almak için sıraya girip birbiriyle yarışmış ve sonunda imza günü aşırı kalabalık nedeniyle sonlandırılmış. Ee hâl böyle olunca rockstar’lara taş çıkaracak ündeki bu genç yazarstar’ın yanında buldum kendim. İşte karşınızda WattPad yıldızı, 4N1K’nın listeleri altüst eden yazarı Büşra Yılmaz...

Tokat’ta büyüyüp ne kadar ‘bad girl’ olunabilir ki

* 21 yaşında 100 bin satan bir kitaba imza atmak nasıl bir duygu?

- Çok müthiş bir his. Ama bana yüklediği sorumluluk da var. Kafama eseni yapamıyorum. Ben yine eski benim ama beni bu kadar takip eden insanları görünce biraz daha yaptıklarıma dikkat etmem gerektiğine inanıyorum.

Haberin Devamı


* Vay, desene WattPad’in marjinal kızı Büşra’nın o eski halinden eser yok şimdi!

- Marjinal mi, nerem marjinal? 94-95 yıllarında doğan her üç kişiden birinin adı Büşra neredeyse. Bir de soyadım Yılmaz... Büşra Yılmaz ismiyle ne kadar marjinal olunabilinir ki! Hoş anneme sorarsan ismim çok marjinalmiş, hatta bana koyduğunda kimselerde yokmuş, herkes benden görmüş (kahkahalar).


* Demek ki bu kadar insan ismine değil, cismine gelmiş...

- Valla yıllarca öyle değildi (gülüyor). Tokat gibi küçücük bir yerdeydim ve hiçbir zaman popüler olmadım. Benim için hep “Ay ne kadar tuhaf hareketleri var” falan diyorlardı. Ama ben bir gün o tuhaflığımın satacağından emindim. Bana deli diyenler şimdi “Canım Büşracığım nasılsın?” diye mesaj atıyorlar (kahkahalar).


* Yoksa millete “Şimdi gel de gör beni, bambaşka biri” demek için mi yazdın bu kitabı?

- Yok, o kadar da intikamcı değilim. Ama yine de “Sen bana zamanında bunları söylemiştin” diye cevap vermek hoşuma gidiyor (gülüyor). Zaten küçük yaştan beri yazmaya hep bir hevesim vardı. Bunda annemle babamın ben ufakken boşanmasının da etkisi büyük. Problemli ailelerin çocuklarının hayal gücünün daha geniş olduğuna inanıyorum. Mesela kocaman bir yemek masamız vardı. Onlar kavga ettiğinde ben altına saklanır, masalsı dünyamda başka karakterlere bürünürdüm.

Haberin Devamı


* Nasıl yani Casper gibi hayalet arkadaşların mı vardı?

- Hayali arkadaş boyutuna hiçbir zaman ulaşamadım, daha çok farklı kişiliklere bürünürdüm (kahkahalar). Mesela bir ara Beba Jordan’dım. Bir sürü albümüm, milyonlarca hayranım vardı.


* Sokağa çıkınca Tokat’ın gerçekleri yüzüne bir tokat gibi mi çarptı?

- Sorma (kahkahalar). Öyle olunca hoooppp başka karaktere geçiyordum ben de... Sonra liseye girince, derslerin yoğunluğundan yazmaya ara verdim. Mühendis olacağım diye bir buhran dönemi yaşadım. Neyse ki bunu çabuk atlatıp, dizi film senaryosu yazma fikrine sabitlendim.


* “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” sorusuna “Senarist” diye mi cevap veriyordun?

Haberin Devamı

- Yok ya en büyük hayalim kriminolojist olmaktı! Suç bilimine, polisiyeye acayip merakım var. Mesela geçmişten birini bugüne getirme şansım olsa, o dünyanın en büyük seri katili Albert Fish olurdu! Bir sürü insanla empati kurabiliyorum ama asla onun gibi düşünemiyorum. Sohbet edip, bana insanları nasıl öldürdüğünü anlatmasını isteyerek ondan tekrar nefret ederdim (kahkahalar).


* Hayaller kriminoloji, gerçekler sosyal hizmetler!

- Evet, üniversitede sosyal hizmetler okuyorum, ne var ki bunda (gülüyor).


* Bu kadar yaygara koparan bir kitaptan sonra herhalde Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne yatay geçiş yaparsın?

- Hiç böyle düşünmedim, hayatımdan memnunum. Benim edebiyat gibi bir kaygım yok. Bu kız kitap yazar diye kendimi kalıplara da sokmak istemiyorum. Kendimi yazar olarak görmüyorum.

Haberin Devamı


* Ya bırak bu mütevazı kız ayaklarını...

- (Gülüyor) Samimi söylüyorum, kitap benim için ne bir hayaldi, ne de bir gaye... Ben bambaşka şeyler hayal ediyordum, onların hiçbirini gerçekleştiremediğim için bugünlere geldim.


* Nankörlük yapma, bu günler dediğin de bir sürü insanın hayali...

- Biliyorum, ben de bu yüzden son bir aydır bambaşka bir şaşkınlık yaşıyorum. Düzce’de 1+1, okula yakın olsun diye kasabada bir ev tutmuşum, bir sabah uyanıyorum, Fox TV kapımda. Yanımdan inekler geçiyor, Fox Haber’den bilmem ne soru soruyor. Bunları kaldıramıyorum (kahkahalar). Ama bir yandan da iyi oldu, artık mahalledeki bazı kişilere gıcıklık yapabiliyorum. Haberciler gittikten sonra zili çalıp “Size mi gelmişler” diye sorduklarında, “hee” deyip kapıyı suratlarına kapatıyorum (gülüyor).

Haberin Devamı


* Sen de Allah’tan kitap yazmak istemiyormuşsun he...

- İstememek değil, hayalim değildi dedim sana. Ama şu evrede artık zevkli de gelmeye başladı. Hani kitap yazmak isteyenler, “bayıldığım yazarlar vardır” derler ya. Benim ise hayran olduğum bir sürü yönetmen var.


* Çaktırmadan yapımcılara da mesajı gönderirim diyorsun...

- Yok o anlamda söylemedim ama bir senaryoma bir yapımcıdan teklif geldi. Hem de başrolü benim oynamam şartıyla! Çok heyecanlandım. Ancak bunlar için henüz bir karar vermiş değilim. Neyi isteyip neyi istemediğimi iyi değerlendirmem gereken bir süreçteyim. Bu arada yazdığım Ölüme Fısıldayan Adam diye psikodram türünde bir kitap var...


* Sende biraz da psikopatlık da var galiba...

- Böyle 4N1K gibi pembe kapaklı bir kitaptan sonra çıkacak kitabı WattPad’de okuyanlar “Bunu nasıl yazdın?” diye soruyorlar. O psikopatça yanımı yansıttığım kitaplar bana daha yakın geliyor. Kafamda daha önce öldürdüğüm karakterleri yazarak canlandırmayı seviyorum.


* Çok satarım ama aynı zamanda bad girl’üm diyorsun...

- Onu dalga geçmek için söylüyorum! Tokat’ta doğup büyünce istediğin kadar çılgın ol, yine de bad girl olunmuyor! Üstümde de eğreti duruyor zaten ama çok ti’ye alıyorum o halimi... “Bugün de çok bedgörldüm, otobüste yakışıklı bir çocuğu daha kestim” yazıyorum, millet kopuyor (kahkahalar).


* Senin için “Dostoyevski bile okumamış” diyorlar...

- Nereden biliyorlarmış okumadığımı? Ekşi’de o yorumu görünce üzüldüm. Ekşisözlük takip ettiğim bir siteydi ama artık eskisi kadar girmek gelmiyor içimden.


* Niye, bizi eleştirince iyi de seni eleştirince mi kötü oldular?

- Eskiden de sevdiğim kişiler hakkında kötü bir şey yazdıklarında kızardım ama şimdi 1000 kat daha sinirleniyorum. Bir varoşluk yaftasıdır gidiyor. Benim ne varoşluğumu görmüşler? 15 yaşında bir kız beni seviyorsa bu varoş olduğumu mu gösteriyor?


* Bu aydınların da kendinden başka kimseye tahammülü yok galiba...

- Ben onları eleştirebilecek bir konumda olmadığımı düşünüyorum. Ama beni tanımadan eleştirmeleri de saçma geliyor. İmza gününe 7 bin kişinin gelmesi onlar için varoşluk. Haberlerde gördüğün o üç saniyede bu kanıya nasıl vardın? Tutturmuşlar ergen ergen diye... Ergenlerin kitap okumaya hakkı yok mu? Herkes 12 yaşında Suç ve Ceza okumak zorunda mı? Ya da sen hiç ergen olmadan 21 yaşında mı doğdun?



25 YAYINEVİNDEN TEKLİF GELDİ, FIRSATI TEPMEK APTALLIK OLURDU


* Kitabında ne anlattın da bu kadar kısa zamanda en çok satanlar listesine girdi?

- Dört erkek ve bir kızın hikayesini.


* Kız dediğin bildiğin erkek Fatma değil mi?

- Ya deme işte, öyle dediklerinde gıcık oluyorum. Bazı şeylerin erkeklere atfedilmesine acayip karşıyım. Ne yani ben de futbolu sevemez miyim kardeşim. Yaprak da aslında kadın hassasiyetlerine sahip ama futbol gibi hobileri olan bir kız.


* Yaprak sen misin yoksa?

- Yok ya! Bir şablon dolduracak olursan benden içinde çok parça bulursun ama çizgileri ben değilim.Tokat’ta büyüyüp ne kadar ‘bad girl’ olunabilir ki


* Twitter da en büyük bağımlılıklarından biri... 140 karakter beni kesmedi diye mi kitap yazıp yayınevi yayınevi dolaştın?

- Kitabım olsun gibi hayaller kurmadığım için yayınevleriyle görüşmedim. Hatta başlangıçta gelen teklifleri reddettim. Ama iki hafta içinde 25 büyük yayınevinden teklif gelince bu fırsatı tepmek de aptallık olurdu. Yoksa ben aklıma gelenleri WattPad’de, Facebook’ta, Twitter’da yazıyordum o kadar...


* Bu WattPad dediğin şey nedir Allah aşkına?

- YouTube’un kitap versiyonu gibi. Nasıl orada bir video patlıyorsa, buraya koyduğun kitap da bir anda popüler olabiliyor. Mesela 4N1K, 25 milyon tık aldı!


* Oy maşallah! Kitap 100 bin sattığına göre artık zenginsindir... Ne yapacaksın o parayla?

- Annem çalışmadığı için geleceğimle ilgili korkuları vardı. O yüzden tüm para gidecek olsa da, önce ona bir ev almak istiyorum.

 

500 KİŞİ GELİR SANIYORDUM BAKTIM 7000 KİŞİ GELMİŞ


* Gelelim TÜYAP’ta kitapların Justin Bieber’ı gibi karşılandığın o meşhur imza gününe...

- Biz maksimum 500 kişi gelir diye düşünüyorduk. Hatta ona göre hazırlanıp, gelenler için küçük sürprizler bile hazırlamıştık. TÜYAP’ın bize verdiği rakam ise 7000 kişi! Tahminimin 10 katından bile fazla! Geçen hafta ikinci imza gününü yaptım, baktım hepsi tekrar gelmişler.


* Peki kitlenin büyük bir kısmı olan 13-17 yaşındakiler ne buldu da bu kadar sevdi seni?

- Ben teenage yazarı değildim, bir gruba da hitap etmiyordum. Kendi yağımda kavruluyordum. Psikodram olarak yazdıklarım taş çatlasa bin tık falan alıyordu. Bir ara kafam dağılsın diye bu tarza geçtim ve fark ettim ki hepsi bir idol arayışında... Bir “rol model”leri olsun, onun izinden gidip bağlansınlar istiyorlar. Çoğunun da aile bağları zayıf ve arkadaşlarıyla problemleri var. Ben de onlara hayalini kurdukları, hiç abartısı olmayan bir arkadaş grubu sundum.


* Gerçekleri yazdığın için mi sevildin yani, bu kadar basit mi?

- Bence evet! Mesela her lisede arka sırada oturup sadece kitap okuyan biri ve ona sataşanlar vardır. Sadece bu karakter bile onların hoşuna gidiyor, ben de bunu yaşadım diyor. 4N1K’da herkesin kendiyle özdeşleştirebileceği karakterler var.


* Hem idolleri olan karakterler yarattın hem de onların idolü oldun!

- Ben genelde evde pijamalarıyla takılan, sıradan bir tipim. Ama samimi bir dünya kurdum onlarla kendi aramda. Saçma sapan bir şey yapınca bile acayip hoşlarına gidiyor. Pandalı pijamam ikon oldu. Galiba tarzımı seviyorlar. Bir de değişik topuzum var, bir baktım TÜYAP’a gelenlerin hepsi ondan yapmış.


* Peki senin idolün kim?

- Birçok alana zıpladığım için net bir idolüm yok ama eskiden ünlü kriminolojist Sevil Atasoy’u örnek alırdım. Ama illa bir isim ver dersen, Gülse Birsel’i tek geçerim. Bir de Agatha Christie...


ŞU ANA KADAR KARŞIMA “İŞTE BU” DİYECEĞİM BİRİ ÇIKMADI

* Sevgilin var mı?

- Yok ya (gülüyor).


* Neden, bunları yazmak için aşktan uzak mı kalıyorsun?
- Sanırım o benden uzak kalıyor (kahkahalar). Şaka bir yana o konular benim için çok zor, biraz da tutucuyum galiba. Görsel anlamda değil ama kafa yapısı olarak “aa evet bu kişi o” diyebileceğim kimse çıkmadı karşıma.


* Peki biri çıkıp “Ben senden hoşlanıyorum” dese...

- Ne diyeceğim, Allah senden razı olsun derim (kahkahalar).

 

 

Yazarın Tüm Yazıları