Timur’dan Muhteşem göndermeler

Muhteşem Yüzyıl’ın son bölümünü izlerken, kendimi Hababam Sınıfı’nın ünlü şarkısı ‘Neler oluyor hayatta’yı mırıldanırken buldum.

Haberin Devamı

İnsan, dizide Rüstem Paşa kendini öldürmek isteyenlere ‘Çapulcular’ diye hitap edince nasıl olur da şaşırmaz ki?
Hürrem Sultan, Başbakan Erdoğan’ın mitinglerinde kullanılan ‘Dik dur eğilme’ sloganına atfen; “Şimdi eğilmeden bükülmeden bir dağ gibi karşılarına dikilme vaktidir” diyor;
Mahidevran Sultan; “Rabbim de onun can evine cehennem alevleri sarsın. Nefes aldıkça yansın, yandıkça kahrolsun” diyerek Hocaefendinin bedduasına taş çıkartıyordu...
Peki Rüstem Paşa’nın yeniçerilere ‘çapulcu’ diye bağırması, Hürrem’in sloganı, Mahidevran’ın bedduası sadece birer rastlantıdan mı ibaretti?
Bu soruları önce senaristlere, sonra da artık sektörden ayrılmak üzere olan TİMS Production’un sahibi Timur Savcı’ya sormak gerekir...
Acaba Savcı giderayak, Muhteşem Yüzyıl’a söylemediğini bırakmayanlardan inceden inceye intikam mı almaya karar verdi?
Önümüzdeki haftalarda aklı tarihte, kulakları gündemde olan senaristler Kanuni’nin tapelerini de ortaya dökerlerse hiç şaşırmayacağım doğrusu...

Haberin Devamı

Castro: Atatürk kadar cesur olamadım

24 Şubat Pazartesi...
Bundan tam altı yıl önce bugün Fidel Castro, Küba’nın devlet başkanlığını bırakıp emekli oldu. Ama efsanesi hiç ağzından düşürmediği purosunun ucundaki kül gibi sönmüyor.
Buyrun size Fidel hakkında bazı bilinmeyenler, daha doğrusu az bilinenler...
-Babası ‘sadık’ anlamına geldiği için oğluna Fidel adını koymuş. Ama bizimkisi sadakatini babasına değil devrime göstermiş ve daha 12 yaşındayken peder beyin çiftliğinde çalışan köylüleri grev yapmaları için teşvik etmiş.
-Zengin bir toprak sahibinin oğlu olduğunu söylemekten hoşlanmayan Castro bunun yerine “İspanya’dan sürülen fakir bir dedenin torunuyum” dermiş.
-Devrimci Fidel, varlıklı bir ailenin kızı Mirta Diaz Balart’la evlenmesinin ardından onu bir başka ‘sosyetik hatun’ Natalia Revuelta’yla aldattığı için boşanmış. Hapishanede ikisine de mektup yazan ‘Don Juan’ın sevgilisine yazdığı mektup yanlışlıkla karısına gidince foyası ortaya çıkmış.
-Sakal bırakmasının sebebi olarak ‘devrimci imajını’ değil, günde 15 dakika tıraşa harcarsa, bunun senede 5000 dakikalık bir vakit kaybı olacağını söylermiş.
-“Amerikan başkanlık oylaması yapıldığı gün, ben de diğer tüm Amerikalılar gibi plaja gittim”, “İsterse Amerika’ya seçimler için bir gözlemci gönderebiliriz” gibi cümlelerle her fırsatta ABD ile dalgasını geçen bu karizmatik lider henüz 13 yaşındayken dönemin Başkanı Roosevelt’e “Sevgili Başkan lütfen bana 10 dolar gönder. Çünkü hiç yeşil Amerikan doları görmedim” diye bir mektup yazmış. Roosevelt 10 doları göndermemiş ama Castro tam 10 ABD başkanının püsküllü belası olup intikamını almış.
-“Bir daha dünyaya gelirseniz kimin yerinde olmak isterseniz” sorusuna “Gabriel Garcia Marquez” yanıtını vermiş.
-En sevdiği romanlardan biri Amerikan Edebiyatı klasiği olan Ernest Hemingway’in ‘Çanlar Kimin için Çalıyor?’ adlı eseriymiş.
-Castro’nun Mustafa Kemal ile ilgili görüşleri ise şöyle: “Küba’da bu kadar büyük bir devrim yaptım ama Atatürk’ün Türkiye’de yaptıklarını başaramadım.
Atatürk, harf ve kıyafet devrimi öyle büyük reformlar yaptı ki ben böylesi bir düzen değişikliğine cesaret edemezdim.”

Haberin Devamı

Ortaya karışık son havadisler

1Oprah Winfrey, Grinin 50 Tonu filmi için “Kitabı okudum. Umarım film kitaptan daha müstehcen ve seksi olur. Az diyalog, bol aksiyon istiyorum” demiş. Oprah abla kendine dikkat bizde 40’ından sonra kuduranı teneşir paklar derler.
2Woody Allen’ın yapımcılığını üstlendiği ‘Bullets Over Broadway’ adlı müzikal önümüzdeki ay perdelerini açmaya hazırlanıyor. 10 milyon dolarlık ‘ön satış’ beklenirken rakam sadece 4 milyonda kalmış. Gerekçe olarak Allen hakkındaki taciz iddiaları gösteriliyormuş. Bu haber hakkında yorum yapmıyorum, sadece bir gün bizim tiyatro oyunlarının bilet satışlarının da milyon dolarlarda olmasını temenni ediyorum.
3New York’un ünlü İtalyan restoranı, şehri ziyaret eden Türklerin buluşma noktası Serafina İstanbul’a geliyor! Mekanın ortakları Metin Şen, Demet Sabancı Çetindoğan, Cenk Önal ve Nedim Keçeli şu sıralar şef Vittorio ile harıl harıl İstanbul’da restoran için uygun yer bakıyorlarmış. Serafina İstanbul açılmasıyla ‘New York Serafina’da yemek yedim’ diye hava atmak da tarihe karışacak.
4Morgans Oteller Grubu New York, Los Angeles ve South Beach’tekilerin ardından Londra, Baha Mar ve Doha’ya açmaya hazırlandıkları Mondrian otelinin yedincisini de İstanbul’da açacak. 2015 başı gibi Sultanahmet’teki Alayköşkü Caddesi’nde açılacak olan Mondrian’da 128 oda olacak. Eski orijinal bir Türk hamamının otelin spası olarak kullanılmasının yanı sıra, özel konseptli restoranlar da hizmet verecek. Özellikle Los Angeles’taki Mondrian’ın lobisi kelimenin tam anlamıyla ‘görmek ve görülmek’ için insanların akın ettiği bir nokta. Bakalım İstanbul’daki lobi de aynı cazibeyi yaratacak mı?
5Doğuş Grubu’nun yeme-içme ve eğlence sektöründe hizmet veren iştiraki D.ream ‘rüyasında’ sıkça et görüyor olmalı ki, Nusret’in ardından geçtiğimiz günlerde Günaydın Et Lokantalarını da satın aldı. Bu ‘protein koalisyonu’, Günaydın bünyesinden ayrılarak kendi yolunda ilerleyen Nusret’le eski patronlarını tekrar aynı çatı altında topladı. Ayrılığın ardından karşılaştıklarında ‘Merhaba’ bile demeyen ‘eski dostlar’ geçtiğimiz hafta Porsche galerisinin açılışında bir yan yana gelmişler. Araya giren ‘büyükler’ Nusret’le, Günaydın’ın sahibi Cüneyt’i barıştırmış. Ne diyelim? Sonuçta artık ikisi de aynı forma için ter dökecekler, iyi olan kazansın.
6Etiler Nispetiye Caddesi’nin girişindeki eski Volvo bayiinin olduğu binaya Borsa Lokantaları ve Masa’nın sahipleri Özkancalar, Güneydoğu mutfağından lezzetlerin ağırlıkta olacağı bir kebapçı açıyor. Adı henüz belli olmayan mekanda Süryani mutfağının spesiyallerinden Antep’in vazgeçilmezlerine pek çok farklı yemek sunulacak. Menüsü oldukça geniş tutulan bu ‘çok kapsamlı kebapçı’ Güneydoğu mutfağını tam teşekküllü bir şekilde İstanbul’a getirmeye hazırlanıyor.

Haberin Devamı

Kenan Kenan olalı hiç görmedi böyle keder

Bir süredir dostlar; “Son zamanlarda memleket meselelerine sardın, senin gibi adam da hiç mi magazin dedikodusu yok” diye serzenişte bulunmaya başladı.
İşte size kulislerden kimselerinin duymadığı taptaze bir dedikodu...
Efendim, Kibariye’nin para almadan televizyon programlarına çıkmadığı herkesin malumu.
E tabii kadın Hilal-i Ahmer’e çalışmıyor. Ama söz konusu Kenan Erçetingöz olunca, Kibariye bu kuralını Yüz Yüze için bozmuş.
Kibariye’nin tam bir Hollywood yıldızı olduğu çekimlerde, birlikte şehri teftiş edecekleri helikopter Çırağan’dan kalkacağı için, saç ve makyajın otelin kuaföründe yapılmasına karar verilmiş.
Ancak ertesi gün kuaförün faturası önlerine gelince, Kenan’ın da, programın yapımcısının da gözleri deyim yerindeyse yerinden fırlamış...
Çünkü bizim Kiboş ‘bi saçını taratıp çıkacağı’ kuaförde saç boyası da dahil komple bakıma girmiş hatta eşi Ali Bey’in manikür ve pedikürünü de araya sıkıştırıvermiş.
Bunun üstüne bir de çiftin otelde beklerken yediği mükellef yemek de eklenince, işin astarı yüzünden pahalıya gelmiş.
Kenan herhalde “Baştan verseydim parayı da keşke bunlar başıma gelmeseydi” diye dövünmüştür.
Yine de Allah vergisi o müthiş sese verilen her kuruşa helal olsun be Kenan...
Bu arada, bence gündüz kuşağında bu programa yazık oluyor. Prime time’a alınırsa reytingleri daha da artar.

Yazarın Tüm Yazıları