Paylaş
Genelde sadece birkaç ünlü ve cemiyet hayatının tanınmış simasından oluşan “elitist” davetli listeleriyle, kapatılan bir mekanda geçirilen sıkıcı iki saatten ibarettir bu dernek yemekleri.
Fakat geçen gün “İstanbul’da neler oluyor?” tribine girip, bilet satış sitelerinde turlarken karşıma “Yıldızların Şarkıları Çocukların Yarınları” diye ilginç bir prodüksiyon çıktı.
TOÇEV yararına organize edilen bu geceden elde edilecek gelirin çocuklara bir eğitim merkezi inşa edilmesi amacıyla kullanılacağını okuyunca daha da heyecanlandım.
PROJENİN FİKİR MİMARI İKİ YILDIZ FUTBOLCU
We are the World’ün yerlisini yapmışlar
Projeye dahil olan isimlere bir göz gezdireyim dedim ve o da ne! Liste resmen yıldızlar karması gibiydi... Nükhet Duru’dan Ayşegül Aldinç’e, Zara’dan Candan Erçetin’e, Selami Şahin’den Murat Dalkılıç’a, Ümit Besen’den Feridun Düzağaç’a kadar onlarca sanatçının yanında spor dünyasından Emre Belözoğlu, Volkan Demirel, Rıdvan Dilmen, Gökhan Töre, Burak Yılmaz, Kerem Tunçeri gibi pek çok tanıdığımız ismin sahne alacağını ve gecenin sunuculuğunu da Selçuk Yöntem’in yapacağını öğrendim.
Efendim anlayacağınız yerli bir “We are the world, we are the children” formatıyla yola çıkmış organizasyonu yapan kadro...
Araştırınca öğrendim ki bu hayalin ilk mimarları Fenerbahçeli Mehmet Topal ve Mersin İdman Yurdulu Serkan Balcı’ymış.
EMRE BELÖZOĞLU’NDAN DİDO’YU DİNLEYECEĞİZ
Her başarılı erkeğin arkasındaki kadın misali, bu iki ünlü futbolcunun eşleri Selda Topal ve Berfin Balcı da ilk günden beri organizasyon için koşuşturup durmuşlar.
Metin Özülkü’nün yönetimindeki gecede, sanatçılar ve sporcular yapacakları düetler için aylardır stüdyoda hummalı bir hazırlık içindelermiş. Eminim ki çıkan sonuç çok güzel olacak.
Serkan Balcı ve Zara’nın sesinden Yalan Dünya’yı, Emre Belözoğlu’ndan Dido’yu, Gökhan Saki’den Unutmamalı’yı dinlemek nasıl olur diye merak ediyorsanız, 9 Şubat gecesi siz de Maslak TİM’de olun! Ben de oradayım efendim...
Turist Ömer seyyah İzzet’in Paris maceraları:
Dünya yıldızları Mert’in peşinde
Son günlerde bir değil, birden fazla leyleği havada görmüş olacağım ki geçen hafta soluğu Paris’te aldım. Giyim tarzı kot ve kareli gömlekten ibaret olan bendeniz, kendimi moda haftasının göbeğinde buluverdim. Bu dönemlerde şehrin kalbi Hotel Costes’ta attığı için de, “Ee haydi biz de gidip piyasa yapalım biraz” diye ergen bir düşünceyle arşınlamaya başladım St. Honore kaldırımlarını...
Otelin restoranı tıklım tıklımdı. Personel analarına küfür etmişiz gibi bakışlar atarak, bizi en köşedeki masaya oturttu.
İçerideki herkes iki dirhem bir çekirdek ve tahmin edebileceğiniz gibi kasım kasım kasılıyordu. Fakat bir büyük masa vardı ki, belki de tek eğlenen grup onlardı.
MADONNA’DAN KARDASHIAN’A HERKES PEŞİNDE
Tam içlerinden bir tanesini gözüm ısırıyor diyecektim ki yanımdaki “O Mert Alaş değil mi?” diye sordu. Bingo!
Masada herkesin ilgi odağı halindeki genç adam Madonna’dan Kim Kardashian’a, Miley Cyrus’tan Jennifer Lopez’e kadar pek çok dünya starının peşinden koştuğu, ünlü Türk moda fotoğrafçısı Mert Alaş’tı.
Paris’te yaşayan arkadaşım moda haftasının gerçek yıldızının Mert olduğunu ballandıra ballandıra anlattı. Tüm büyük isimler defilelerinde, after party’lerinde Alaş’ı görmek ve mümkünse bir şekilde onunla çalışmak için binbir takla atıyormuş.
DİŞLERİ 100 METREDEN PIRIL PIRIL PARLIYOR
Ne yalan söyleyeyim bunları duyunca, insanın göğsü ister istemez kabarıyor. Dünyanın peşinden koştuğu ünlüler, bizim Mert’in yörüngesine girebilmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar.
Asıl dikkatimi çeken Mert’in fitliği ve pırıl pırıl dişleriydi. Yanlış anlamayın dişleri beyazlıktan ziyade taktığı altın “tellerden” dolayı parlıyordu. Tabii bunlara tel demek ne kadar doğru olur bilemiyorum... Çoğu hiphop’çının ve zaman zaman Madonna’nın da takıp çıkardığı “grills” denen diş “aksesuvarı” vardı başarılı fotoğrafçının ağzında.
Meğer Mert’e bu “telleri” yakın arkadaşı Kim Kardashian’ın kocası Kanye West hediye etmiş. Dünyanın batısından bu tarafa esen pek çok rüzgara alkış tutarım ama umarım bu akım bize hiç uğramaz!
Tek günlük Paris seyahatinden çıkarabildiğim haberler bu kadar ama Turist Ömer seyyah İzzet’in maceraları devam edecek, merak etmeyin!
3 Adam’ı izlerken neden fenalık geçiriyorum
- BİR Hâl, tavır ve esprileriyle 3 Adam’dan çok 3 ergene benzeyip, Ekşiciler’in “Bizim televizyon kapalıyken bile bunlardan daha komik” ifadesini yüzde yüz haklı çıkardıkları için...
- İKİ Eser “Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur” havasına girip de programı “1 Şah 2 Piyon” formatına soktuğu için...
- ÜÇ İnsan ister istemez 3 Adam hakkında “yoksa bunlar halkı kötü mizahla zehirlemeye çalışan ‘misyonerler’ mi” diye düşünmeden edemiyor. Özellikle İbrahim 90 dakika boyunca Barcelona’nın gol girişiminden daha çok espri yapmaya çalışarak devamlı patinaj çektiği için...
- DÖRT Bir yerden sonra sadece kendilerinin bildikleri anıları anlata anlata geyik muhabbetine “boyut atlattıkları” için...
- BEŞ Sordukları sorunun asla cevabını beklemeden, espri üstüne espri yaparak talk show değil de daha çok “konuk öğütücü” bir program haline geldikleri için...
- ALTI Yoldan çevireceğiniz herhangi üç kişinin yapacağı geyik bile 3 Adam’ınkinden daha komik olacağı için...
- YEDİ Her seferinde izleyenlere “Ulan bunlar da yanlışlıkla ünlü oldu herhalde” dedirtmeyi başardıkları için...
Not: Her ne kadar son zamanlarda hiç komik bulmasam da, üçünüzü de seviyorum ve gözlerinizden öpüyorum.
İmza: İzzet
Paylaş