Paylaş
Ben şarkının bu ‘talihsiz halini’ geç dinledim ve “Hülya böyle bir cover yapma ‘cüretini’ niye göstermiş ki?” diye sormaktan da kendimi alamadım.
Tartışılmaz oyunculuğu, yıllardır sahne şovları, TV programları, jüri üyelikleri ile başarıyı yakalamış profesyonel bir sanatçının bu kadar amatörce bir işe imza atmasını aklım almadı açıkçası.
Klibine gelince, en inandırıcı sahne bu şarkıyı onun sesinden duyan koca adaylarının Hülya’dan kaçması olmuş.
Merak ediyorum sesinin şarkıya yakışmadığını, yorumunun vasatın bile altında olduğunu söyleyecek tek bir dostu yok mu Avşar’ın yanında? Yoksa Hülya kimseyi dinlemeyerek kendini mi sabote ediyor?
Yapmış olmak için işler yapmak, kendi kendisinin karikatürü haline gelmek Hülya Avşar gibi bir sanatçıya yakışmıyor.
Bence sana koca değil, doğru yolu gösterecek bir hoca lazım sevgili Hülya...
iPhone’unu satan reklamcılar
Son günlerde sık sık adını duyduğum ‘esrarengiz’ bir mekan açılmış Beyoğlu’nda...
“İki reklamcı gencin kurduğu Pilavhane” diye adı geçiyor sosyal medyada.
Kimmiş bunlar diye merak ettim, “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” dedim, tuttum Pilavhane’nin yolunu...
Şirin, minicik bir esnaf lokantası Pilavhane. Bir köşede kara tahta üzerinde tebeşirle yazılmış menüsü yer alıyor.
Hemen tanıştım o iki ‘esrarengiz’ gençle. Kadir ve Aris uzun süre Güzel Sanatlar reklam ajansında birlikte çalıştıktan sonra reklamcılıktan sıkılıp; “Ferrari’sini satan bilge” misali iPhone’larını satıp burayı açmışlar.
Kadir’in kız arkadaşının annesini de mutfağa sokmuşlar.
Mekanı açtıkları zaman Kadir kendini dükkanın reklamını yaparken bulmuş ve Aris’e “Ulan biz bu yüzden bırakmamış mıydık bu işi?” demiş, reklam işini fısıltı gazetesine bırakmışlar.
Pilavhane’de tavuklusundan kuru fasulyelisine, nohutlusundan domateslisine kadar envai çeşit pilav var.
Anne mutfağından çıkmış gibi hepsi de. Ben domatesli pilava yumuldum, arkasından da nefis bir işkembe çorbası içtim.
Benim yemek sıralamam da böyle şahsıma münhasır işte.
Fiyatlar da son derece makul... Porsiyonlar 4 ile 7 lira arasında değişiyor.
Siz siz olun fırsat bulunca uğrayın Pilavhane’ye; pişman olmayacaksınız. Zaten yakında Mehmet Yaşin ile Vedat Milor da keşfederler burayı...
Artık ben bir döneğim...
Babam Beşiktaşlı futbolcu Bedii’ydi. Yıllarca siyah beyazlı forma için ter döktü.
Üstüne üstlük oturduğumuz semt Beşiktaş olduğu için mahalle arkadaşlarım da Kara Kartal’a sevdalıydı.
Babamın bütün ısrarlarına rağmen, bir tek ben ailenin ayrık otu gibi Galatasaraylı oldum.
Elimde Cimbom bayraklarıyla yağmur çamur demeden stat kapılarını aşındırdım, tribünlerde sesim kısılıncaya kadar bağırdım; galibiyetlerde havalara zıpladım, yenilince karalar bağladım.
Ama artık beni bağlamıyor sarı-kırmızı renkler, çünkü Galatasaraylılıktan istifa ediyorum sevgili hanımlar ve beyler!
Bu ‘istifa’ Galatarasay camiasının umurunda olur mu? Hiç sanmam. Koskoca İmparator gönderilmiş kulüpten, gariban İzzet’i mi sallayacaklar?
Ama en nihayetinde artık ben bir döneğim! Babamın ve çocukluk arkadaşlarımın zorla yaptıramadığını bunca yıl sonra Ünal Başgan başardı. Artık ben Beşiktaşlıyım!
Her yerinden enerji fışkıran Çarşı’sıyla, sosyalist hocası Biliç’iyle Beşiktaş’a gönül verdim.
Sözüm Ünal Aysal’a; futbolun sadece gollerden, ‘çileklerden’ ibaret olmadığını, vefasız topraklarda sevginin filizlenmediğini geç de olsa öğrettiğiniz için teşekkürler Sayın Başgan.
İnşallah yeşil sahalar da bir gün size aynısını öğretmez!
Haftamı güzelleştiren beş şey:
Bir
Düğün Dernek:
Salondan bir an önce çıkmak geldi içimden, gülmekten öleceğim diye korktum. Sorsanız ‘en komik sahnesi hangisi’ diye oturur baştan sona filmi anlatırım. O kadar komikti!
İki
Ahmet Kural:
Onun bedeni üzerindeki hakimiyetini ayakta alkışlamak lazım, kaşı gözü ayrı oynuyor. Hem oyunculuğuyla hem de mimikleriyle mizah yaptığını zannedenlere ders veriyor.
Üç
Duman’ın Yürek’i:
Berkun Oya’nın çektiği Duman’ın Yürek klibi, sanki şarkının klibi değil kısa filmi. Bu klip popçularımıza örnek olsun. Demek ki neymiş şarkıcının her klibinde oynamasına gerek yokmuş, hatta bazen oynamayınca daha da iyi oluyormuş.
Dört
Apple’ın saygısı:
Apple, Mandela’nın ölümünü websitesinin ana sayfasından duyurdu. Şirket tarihinde George Harrison, Gregory Hines, Rosa Parks, Jerry Jork ve Steve Jobs gibi isimlerden sonra ilk kez bir dünya lideri bu şekilde anıldı.
Beş
Nastassja Kinksi:
Gençliğimin ‘Kedi Kızı’ Kinksi, Los Angeles’ta Belçim Erdoğan’a “Kelebeğin Rüyası”nı çok beğendim, tekrar izleyeceğim” demiş. Umarım Akademi üyeleri de aynı şey düşünür de bizim Kelebek, Oscar’ı kapıp geri uçar ülkesine...
Paylaş