Paylaş
Guardian’da yayınlanan mektupta, Rusya’da ifade özgürlüğüne darbe vuran yasalar kınanmış ve kaldırılması istenmiş.
Haberi okuyunca aklım iki konuya takıldı...
Önce ilkinden başlayalım...
Yıl 1936... Faşizmin dünyaya dalga dalga yayılmaya başladığı dönem.
Hitler’in Berlin’i Olimpiyatlara ev sahipliği yapıyor.
Ari ırkı dünyaya yaymaya çalışan diktatörün gözleri önünde Jesse Owens adlı siyah bir atlet üç altın madalya kazanıp, bir de dünya rekoru kırıyor.
Hitler öfkeyle stadyumu terk ederken, Owens 25 yıl daha kırılamayacak bu rekorla tarihe geçiyor...
Ancak Jesse’nin öyküsünün inanılmaz yanı Amerika’da yaşanıyor.
Dünyayı sarsan atlet, kendi ülkesinde, Başkan Roosevelt tarafından onuruna verilen bir davete Waldrof Astoria otelinin servis asansörüyle çıkmak zorunda kalıyor. Çünkü orası Amerika’dır ve Owens da bir siyah...
Aradan geçen 78 yılda bazılarının bakış açısı hiç değişmemiş...
2014 yılında Putin de eşcinsellere ‘zenci’ muamelesi yapıyor...
Bu yüzden Elif Şafak ve Orhan Pamuk’un de imzaları bulunan o mektubu çok önemsiyorum ama...
İşin bir de aması var tabii...
17 Aralık sürecinden bugüne uzanan bütün o kabus gibi olayların üzerine tuz biber eken internet yasası hakkında neden tek kelime etmez bu iki medeharı iftiharımız... O internet yasağı ki, ‘Uygunsuz içerik’ gibi muğlak bir kavramla sayfaları, siteleri kapatabilecek...
Her kullanıcının internetteki faaliyeti kayda alınarak bir-iki yıl saklanacak.
Bilgisayar ve akıllı telefonlardan internete bağlanan 34 milyon kullanıcı tek tek fişlenebilecek...
Kısaca ‘özel hayatın gizliliği’, ‘kişisel hakların korunması‘ filan derken sonunda kantarın topuzu kaçacak ve ifade özgürlüğü denen o kutsal kavrama hep beraber ‘sizlere ömür’ demek zorunda kalacağız...
Orwell’in 1984 romanın kahramanı ‘Big Brother’, yıllar sonra geri mi döndü diye korkuyorum zaman zaman.
Bütün bunları bendeniz bile düşünebilirken dünyaya takla attıran Orhan Bey ve Elif Hanım niye düşünmez acaba...
Düşünürler tabii de, bazı şeylere karşı çıkmanın, Putin’e mektup yazmaktan daha riskli olabileceğini de hesap ederler.
Üstelik aynı Orhan Pamuk 530 yazar ile birlikte, “Dijital çağda bir demokrasi savunması” başlıklı kitlesel gözetlemeye karşı ortak manifesto yayınlamamış mıydı?
“Kitlesel gözetlemelerin son aylarda arttığı bilinen bir gerçek. Devletler, birkaç tık ile cep telefonunuza, e-mailinize, sosyal ağlarınıza ve internette yaptığınız aramalara ulaşabiliyor” cümlesinin altına imza atan kendisi değil miydi?
Buralarda neler olduğunun farkındalar mı bilemiyorum ama uluslararası şemsiyenin altına sığınınca aslan kesilen Pamuk ve onun gibiler, iş kendi milletinin sorunlarına gelince neden süt dökmüş kediye benziyor acaba?
Cevabını ben tahmin ediyorum ama bir de kendileri açıklasa bari...
Cem Yılmaz ve Ata Demirer arasındaki 7 fark
-Cem Gora’lı, Ata Trakyalı
-Cem zekasıyla, Ata taklitleriyle güldürür.
-Cem ‘Güdük Necmi’dir, Ata ise ‘Domdom Ali’.
-Cem dul, mutlu, çocuklu; Ata evli, mutlu, çocuksuz.
-Cem ‘cool’ görünmek için siyah giyer, Ata zayıf görünmek için.
-Cem’e merhaba demeye çekinirsin, Ata’nın yanağından makas almak istersin.
-Cem askerlik anılarını anlatmaya başladığında kışladan girer, plajdan çıkar, işi uzaya bağlar; Ata anlattığında komutanı Fatih Terim, çavuşu Müslüm Gürses, karavanacısı Bülent Ersoy’dur.
İşte bu da benim 10 romanım
Edebiyat dergisi Notos, geçen ay 249 isme “Türk edebiyatının klasikleri nelerdir” diye sormuş. ‘Neden 250 değil’ diye düşündüm bir ara ama herhalde bir bildikleri vardır abilerin.
Seçilenlerin arasında benim de başucu kitaplarım var ama huyum kurusun bu konuda yine sürüden ayrılanlardanım.
O nedenle benim alternatif listeme bir göz atın istedim.
Sıkı bir edebiyat düşkünü olmasam da okumanızı can-ı gönülden tavsiye ederim...
1 – Amat (İhsan Oktay Anar)
2 – Tol (Murat Uyurkulak)
3 – Bizim Büyük Çaresizliğimiz (Barış Bıçakçı)
4 – Ruh-i Mücerret (Murat Menteş)
5 – Kılıç Yarası Gibi (Ahmet Altan)
6 – Cevdet Bey ve Oğulları (Orhan Pamuk)
7 – Üç İstanbul (Mithat Cemal Kuntay)
8 – Aganta Burina Burinata (Halikarnas Balıkçısı)
9 – Yalnızlar (Erhan Bener)
10 – Şairin Romanı (Murathan Mungan)
Ortaya karışık
1-Ünlü çiftin imzaladıkları evlilik anlaşmasına göre Beyonce doğurduğu ‘bebek başına’ Jay-Z’den 5 milyon dolar alacakmış. Desenize Jay-Z’nin hem beline hem de cebine kuvvet...
2-Hey gidi günler! Maria Sharapova ‘memleketi’ Soçi’deki Kış Olimpiyatları’na giderken soğuk havadan korunmak için yanında 12 adet palto getirdiğini açıklamış. İnsan merak ediyor, acaba çocukluğunda kaç tane paltosu vardı?
3-Madonna, parfümden sonra kendi adını taşıyan markasıyla cilt bakımına da el attı... Yarın lansmanı yapılacak olan MDNASkin güzellik ve cilt bakım ürünleri şimdilik sadece Japonya’da satılacak. Bakalım kaç kişi Madonna’nın gençliğini estetik operasyonlara değil de piyasaya sürdüğü bu kremlere borçlu olduğuna inanacak.
4-Erkek arkadaşıyla yaşadığı ayrılığın ardından “Mutluyum” mesajı veren Ricky Martin, Miami’de kaldığı otelin balkonunda ‘selfie seansı’ yaparken paparazzilere yakalanmış. Anlayacağınız Ricky artık yalnız, mutlu, çocuklu...
5-Anne biz evlendik! Uzun süredir birlikte olan Ümit Benan ve Ece Sükan, Los Angeles’ta sürpriz bir şekilde evlendi. Hem de öyle bir sürpriz ki, Benan’ın annesi bile çiftin kendisini arayıp “Biz evlendik” demesiyle durumdan haberdar olmuş. Bu arada bir hafta önce Benan, Ece’nin abisi Arslan Sükan’ın fotoğrafını instagramda paylaşıp altına ‘brother in law’ (enişte) yazarak ‘düğün dernek’ sinyallerini vermişti.
Eleştiriye teşekkür medeniyeti...
İki hafta önceki yazımda Londra dönüşü Türk Hava Yolları hakkında bazı şikayetlerimi dile getirmiştim. THY Basın Danışmanı Ali Genç ile buluştuk geçen gün.
Son derece işinin ehli bir beyefendi olan Genç; aynı konuyla ilgili onlara da pek çok şikayet geldiğini, yazının Genel Müdür Temel Kotil tarafından da dikkatle okunduğunu ve en kısa zamanda sorunu çözmeye çalışacaklarını söyledi, bir de eleştirilerime teşekkür etti üstüne üstelik. Filmlerini eleştirdiğim yönetmenler, oyuncular birkaç satıra bile çemkirirken Türk Hava Yolları’nın bu yaklaşımı gerçekten hoştu. Ne demişler; kızım sana söylüyorum gelinim sen anla...
Paylaş