Paylaş
ANAP İstanbul milletvekili Yılmaz Karakoyunlu'nun tanımı müthişti: ‘‘Osmanlı tarihinde en büyük irtica olayı, Kabakçı Mustafa hareketiyle yaşanmıştı. Şimdi de Kavakçı Merve hareketini yaşıyoruz. Ne acı!’’
Karakayonlu, Meclis'in en renkli entelektüeli. Siyasi tarih doktoru, iktisatçı; romanları ve tiyatro eserleri ile edebiyat aleminde ünlü bir yazar, planlama uzmanı, araştırmacı, müzisyen ve bestekár. Dini bilgisi ve İslam kültürüne olan tutkusu, değme FP'liden fersah fersah üstündür.
Merve Hanım'ın eylemi, Cumhurbaşkanı Demirel'in deyimiyle, ‘bölücülük’ aşamasına vardı. Baba, ölçüp biçmeden, düşünüp tartmadan konuşmaz. Merve Kavakçı için ‘Ajan pravakatör’ demişse, bu söze mim koyun.
Merve'nin tavrı gösteriş çizgisini de aştı. Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, startejinin, ‘Meclis’te mevzi kazanıp üniversitelere, oradan kamu kurum ve kuruluşlarına yayılmak' olduğunu vurguladı. Haksız mı?
- Bunlar, laik cumhuriyeti yıkıp Atatürk'ten intikam almak istiyor.
* * *
Prof. Necip Bilge, ‘Laik Düzen ve İslamda Örtünme Sorunu’ adlı bir yazı yolladı. Laik cumhuriyeti canı kadar aziz bilen bir kuşağın temsilcisi olan Prof. Bilge anlatıyor:
‘‘Türkiye Cumhuriyeti laiklik temeline dayanır. Bu uğurda önce halifelik kaldırıldı, sonra eğitim kurumlarında öğretim birliği sağlanarak medreseler kapatıldı. Tüzel kişi olan devletin bir dini olmayacağı, tüm dinlere karşı yansız olacağı belirtilerek laik niteliği Anayasa'ya girdi.’’
Necip Hocam devam ediyor:
‘‘Bu niteliğe uygun olarak, kişilerin dini inanç ve kanaat özgürlüğü anayasal güvenceye bağlanmıştır. Devletin tüm dinler karşısında yansız kalmasını sağlamak üzere, toplumun sosyal, siyasal ve hukuksal düzeninin dinsel temellere dayandırılmaması ilkesi de benimsenmiştir.’’
Bilge, işin püf noktasını açıklıyor:
‘‘Toplumun bazı kesimleri, Anayasa'nın 24. maddesinin, dinsel inanç ve kanaat özgürlüklerine ilişkin ilk fıkrasını benimsiyor. Devlet düzeninin dinsel temellere dayandırılmayacağına ilişkin son fıkrasını ise gözardı ediyorlar. Oysa, bu madde tüm fıkralarıyla bir bütündür.’’
* * *
İki hüküm birbirinden koparılınca ne oluyor?
‘‘Son fıkra dikkate alınmazsa, laik devlet ilkesinin anlam ve önemi kalmaz. Oysa Anayasa, cumhuriyetin laik niteliğini korumak amacıyla laiklik kavramını da içeren Anayasa'nın 2'nci maddesinin değiştirilemeyeceğini vurgulamakta, ayrıca bazı devrim yasalarını güvence altına almaktadır.’’
Hangi devrim yasaları bunlar? Bilge sıralıyor:
‘‘Bu yasalardan ikisi şapka giyilmesine ilişkin 671 sayılı yasa ile bazı kisvelerin giyilemeyeceğine ilişkin 2596 sayılı yasadır. Üzülerek belirtmek isterim ki, siyasi iktidarların oy kazanma kaygısıyla akıl almaz şekilde gevşek davranışları yüzünden ödünler verildi, yasalar uygulanmaz oldu.’’
Prof. Necip Bilge, bu yasalara göre yapılması gerekeni şöyle anlatıyor:
‘‘Bu yasalar uyarınca, kız öğrenciler tüm öğretim kurumlarında, kadın memurlar kamu kurum ve kuruluşlarında baş açık bulunurlar.’’
Danıştay kararları ortada. 1984 yılında çıkarılan türban yasası, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmedi mi? Neden? Anayasa'nın laiklik ilkesine aykırı idi. Türbanlı kızlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de gittiler. Bu davalar reddedildi. Şimdi neyin insan haklarından bahsediyorlar?
Prof. Bilge, İslami açıdan da, türban inadının boş iş olduğunu, Kuran surelerine ve tarihi belgelere dayanarak kanıtlıyor. FP'nin türban dışında başka politikası yok ki! Toplumun huzurunu bozmaktan başka şey yapmıyorlar.
Türban, yasalara da aykırı, teamüllere de.
Paylaş