İsmet Solak: Samimiyet ölçülebilse!

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Gazetecilik Enstitüsü'nde okurken, Kırklareli'ndeki Atayolu Gazetesi'nde yazıyordum. Öğretmen Fedai Can, sahibi ve başyazarıydı. Ben, Cafer Demiral ve Ahmet Bulur da gencecik köşe yazarlarıydık.

Yörede, müthiş ses getiriyorduk. Malum kesimlerin de hışmına uğruyorduk. Öğretmenler Derneği kongresinde genç ekibi desteklemiştik. Bu yüzden en çok biz eleştirilmiştik. Rahmetli Fedai Can, zorunlu olarak söz istemişti:

- İsterdim ki, bir alet icat edilsin. Kürsüye gelen hatibin dili altına konsun. Ağzından çıkan sözlerin, beyin ile yürek arasındaki köprüde yer alan gerçek düşünceye uygun olup olmadığını ölçebilsin.

Bu aletin icadını hálá bekliyoruz. Gerçeği ve samimiyeti ölçecek aleti!

Seçimi rahmetli Haydar Sonçağ ve genç ekibi kazanmıştı. 1964 yılıydı.

* * *

Erbakan'ın mahkûmiyet kararından sonra 'demokrasi havarisi' kesilenleri görünce bu olayı hatırladım: ‘‘FP, 5+5 ve 312 birlikte gündeme getirecek.’’

Hani pazarlık yoktu? Ödün söz konusu değildi? Nerde kaldı samimiyet?

312 durduk yerde mi yasaya girdi? Ülkeyi bölmek isteyen terör örgütünü destekleyenlerle demokrasiyi 'amaç değil araç' olarak görenler koro halinde, 'laik cumhuriyet' aleyhine propaganda yapıyorlardı. Erbakan coştukça coşuyordu:

- Bu memleketin çocukları asırlardır okula besmele çekerek başlardı. Siz gelip besmeleyi kaldırdınız, 'Türküm, doğruyum, çalışkanım' koydunuz. Sen bunu söyledin. Öbürü de Kürt kökenli bir Müslüman evladı, 'Ya öyle mi? Ben de Kürdüm, daha doğruyum, daha çalışkanım' deme hakkını kazandı.''

Bu, 'bölücülük' değil de nedir? Bunun demokrasi ve demokratlıkla ilgisi var mı? Erbakan, ‘‘FP iktidara kanlı mı gelecek kansız mı, göreceksiniz’’ derken asıl niyetini itiraf etmedi mi? Ne yani, rejim elini kolunu bağlayıp yıkılacağı günü mü bekleyecek?

Bu zihniyetin her attığı adımda takıyye var. Samimi değiller. Cuma günü ziyaretime gelen bir arkadaşım, masama bazı belgeler serdi:

- FP Etimegsut İlçe Başkanı Ali Uslu ve ilçe sekreteri Yusuf Erdelibaş, son seçimde il genel ve belediye meclisi üyeleri adaylarından para yerine alınan senetleri, adlarını yazarak muameleye koymuşlar. İşte belgeler!

Hiç şaşırmadım. Halk bunlara, 'Allah korkuları var, pis işler yapmazlar' diye oy vermişti. Ne Mercümek skandalı kaldı, ne yurtdışından toplanan paraların hortumlanması:

- FP İl Genel Meclisi üyeleri Ziya Tiftik, Aslan Kocamanoğlu ve Faik Memiş suç duyurusunda bulundular. Ticaret Mahkemesi'nin 2000/18662 sayılı dosyasında kayıtlı. FP Genel Merkezi'nden Abdülkadir Aksu'ya da iletildi.

* * *

Bir örnek de MÜSİAD'dan. Onlar da dürüstlük mesajları veriyor. Ama, samimiyetlerine inanmıyorum. Çünkü, Denizli'de gerçeği görüp yaşadım.

Ege-Koop semineri vardı. Hasan Korkmazcan, bir akşam Polat Otel'e kahve sohbetine davet etti. Hasan Bey, eşi, ünlü sanatçımız Metin Akpınar, ben ve yazar arkadaşım Rüştü Bozkurt gittik. MÜSİAD'ın da yemeği vardı. Otel sahibi Halit Polat, iki masa hazırlatarak bizimle oturdu. Metin'le Rüştü'nün müthiş beyin fırtınasını izlerken muhasebecisi Polat'a yaklaştı:

- Efendim, MÜSİAD yöneticileri bizimle anlaştıkları yemek ücretini yüzde 60 fazla tahsil etmemizi, artan kısmı yöneticilere vermemizi istiyor.

Halit Polat şaşırmıştı. Üstelik çok kızmıştı:

- Olmaz öyle şey, müessesemiz bu tür dolambaçlı işlere girmez.

Sinek de küçüktür, ama mide bulandırır! Bu işlerde samimiyet önemlidir.

O alet icat edilseydi, samimiyetlerini de ölçerdik!

Yazarın Tüm Yazıları