Paylaş
DTP, son haftaların en hareketli partisi. Başta Hüsamettin Cindoruk olmak üzere, İsmet Sezgin, Necdet Menzir, Mehmet Batallı ve Rıfat Serdaroğlu'nun gözlerinden umut fışkırıyor. Menzir, ‘‘Görmeyenler inanmaz arkadaş, ülkede önemli şeyler oluyor. Medyanın buna gözlerini kapaması ülke gündeminden uzak kaldığını ispat eder’’ diyor.
Serdaroğlu, deneyimli politikacı kimliğini ortaya koyuyor: ‘‘Ben rençber çocuğuyum abi, biz şu anda tarlaya tohum saçıyoruz. Yarın bu tohum çıkacak, yeşerip tane tutacak; kongreden sonra hasat...’’ Hadi bakalım, kolay gelsin.
Cumhurbaşkanı'na bile hakaret edebilen, Başbakan'a ‘Deccal’ diyebilen, uçan kuşun namus çizgisine şahit olduğu Ecevit'le kendi kamburunu kıyaslama cesareti gösterebilen Tansu Çiller'e de kolay gelsin. Hakkından Cindoruk geliyor. Giresun kongresinde delegeler, ‘‘Vur vur inlesin Tansu Çiller dinlesin’’ diye slogan atarken, Cindoruk yanıt veriyor: ‘‘Vurulacak yeri kalmamış ki, neresine vurayım!’’
Cindoruk, ABD'ye kaçırılan mal varlığını, Kuşadası'nda tapusu saklanan çiftliği, marinaya yatını çekip masrafları devlete yüklemesini, devletin jet-ski'sini kendi malıymış gibi kullanmasını, yastık altından çıkan dolar ve mark hikâyelerini kastettiğini söyledi. Herhalde yani... Koca Cindoruk, başka bir şey mi kastedecekti?
Necdet Menzir, bu dönem halka en çok mal olan politikacı. Halk Menzir'i seviyor. Açık sözlü olmasını, dobra dobra konuşmasını, devleti adam gibi temsil etmesini seviyor. Menzir de, sevdiğini tam seviyor. Örneğin, Gülçin Telci ile ilgili bir olay anlattı, çok duygulandım:
‘‘Bayramda Amerika'ya gittik.. Bizim Cavit Çağlar, Gülçin onuruna özel bir yemek verdi. Gülçin çok mutluydu...’’
Yorum yapmadı... Yoruma ne hacet! Bir yanda, kanserle boğuşan Gülçin'in yüzüne, ‘‘Ben Babıali'deyim ama asıl sen gidiyorsun’’ diyen bir terbiye fukarası.. Beri yanda, ‘‘Seni en kısa zamanda aramızda o güzel, o sevecen halinle görmek istiyoruz’’ diyen Cavit Çağlar. Olay bu!
* * *
Dün sabah Cumhurbaşkanı ile Bakü'ye gittik. Gelişmenin ulaştığı noktayı belki kendi bile bilmiyor. Demirel'in iki yıl önce diktiği fidanın dalları Bakü'ye uzandı. Dünya Diyabet Günü'nde, ‘‘Türkiye artık diyabet konusunda bölge lideri olmalıdır’’ demişti. O gün verdiği talimatlar, bizde şeker hastalarının bedava insülün ve kan ölçme çubuğu almasını sağladı. Çorbada benim de tuzum vardı.
Şimdi İstanbul Üniversitesi DETAM Diyabet Merkezi atılımda. DETAM, Azerbaycan, KKTC ve diğer Türk Cumhuriyetleri'nden gelecek diyabet ekiplerinin eğitim merkezi oluyor. İki gün önce, üniversite Senato Salonu'nda heyecan verici bir toplantı vardı. Azerbaycan'dan gelen doktor Ali İbrahimov ve dokuz kişilik ekibi ile Detam Başkanı Prof. Temel Yılmaz, DETAM öğretim üyeleri Prof. İlhan Satman, Doç. Nevin Dinççağ ve Doç. Kubilay Karşıdağ ile ilaç endüstrisi temsilcisi Dr. Savaş Ertugan, Dr. Göksel Şahiner ve Dr. Abdülkadir Ömer toplantıya birlikte katıldılar.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Kemal Alemdaroğlu laiklik ilkesinden ödün vermeyen onurlu kimliği ile tanınıyor, ama bilimsel kimliği burada öne geçti. Olaya sahip çıktı. Kardeş ülke uzmanlarını bilimin yüce şemsiyesi altında topladı. Bunun anlamı açık; Türkiye artık bilgi ihraç ediyor...
Türkiye, ‘‘Tutmayın beni’’ diye haykırıyor. Bazıları hâlâ duymuyor.
Paylaş