Paylaş
Politika kazanı kaynıyor. Ama iki gün önce, 'Demokrasimize musallat olanlar' başlığı ile alıntı yaptığım kitaptan yeni bölümler aktaracağım. O yüzden kazanı karıştırmıyorum. Pazartesi günü, DTP kurucusu Sezar Aygen'in telefonları kilitlendi. Arayanlar, müthiş kitaptan istiyordu. Kitabı Aygen yazmadı ki! Bugün, misyon ile ilgili sayfalardan alıntı yapıyorum:
‘‘Bizim misyonumuzda karanlığın yeri yok. Bizim misyonumuzda riyanın yeri yok. Bizim misyonumuzda ikiyüzlülük, yalan, dolan, halk dalkavukluğu yok. Biz dümdüz ve apaçağız. Biz başta inancımız, ibadetimiz, dinimiz olmak üzere her konuda samimi, içten, dürüst ve açığız. Herkesi bu çizgiye, bu doğrultuların etrafında birleşmeye çağırıyoruz.’’
ULUSUMUZ LAİKTİR
Bu çizgide birleşmeyenin gözü kör olsun. Yazar, devam ediyor:
‘‘Ulusumuz hem milliyetçi, hem de dindar ulustur. Bu dindarlık toplumsal karakterimize nakşetmiş, yani işlenmiştir. Fakat hemen arkasından eklemek zorundayım; ulusumuz mutaassıp değildir. Hatta taassuptan nefret eder. (..) Ulusumuz ‘laik bir karaktere' sahiptir. Kimse kimsenin dinine, inancına, ibadetine karışmaz. Karışana hoş gözle bakmaz.’’
Dahası da var. ‘‘Bizim inanç ve ibadet özgürlüğü anlayışımız, milletimiz için güvence ve teminattır’’ diyerek sözü laiklik çizgisine getiriyor:
‘‘...bu teminatın altına bir başka ilkeyi, bir başka güvenceyi koyuyoruz; Laiklik. Cumhuriyetimizin temel ve vazgeçilmez ilkelerinden olan laiklik, doğrudan ulusal karakterimizde bulunan bir özelliğin kâğıda dökülmüş, yasalaşmış şeklinden başka bir şey değildir. Nedir karakterimizin belirgin niteliği? Mutaassıp olmadan dindar, kimsenin inancına müdahale etmeden inanç sahibi olmak... Kimsenin ibadetine karışmadan ibadet etmek. Kimsenin üzerinde tahakküm tesis etmeden hür olmak, hür yaşamak.’’
Yerimiz olsa, kitabın tamamını bile tefrika ederdim:
‘‘Bugün Türkiye'de, çok partili demokratik rejimin ve bizim sağladığımız sınırsız özgürlük ortamının meydana getirdiği zeminde, din istismarına dayalı siyaset yapılabilmektedir. Yapanlar vardır. Biz siyasi ikbal uğruna, din siyaseti yapmayız ve yapanlara da aramızda yer vermeyiz.(...) Bizim içimiz dışımız birdir. Özellikle din konusunda, inançlarımız konusunda hiç bir art niyetimiz, ikiyüzlülüğümüz yoktur. Buna karşılık bizim gibi görünüp, bizimle birlikte aynı özgürlük ve demokrasi ortamından yararlanıp başka amaç ve maksatlar güdenler gibi, milletimizin tertemiz dinsel duygularını kirli amaçlar uğruna istismar etmek isteyenler bulunmaktadır.’’
Lanet ve melanet örnekleri sıralanıyor:
‘‘Din istismarı yaparak siyasal ikbal peşinde koşan, buradan lanetli kazanç elde etmeyi amaçlayan bu kişiler, hürriyetlere düşmandır. Milletin birliğine, bütünlüğüne, refahına, huzuruna düşmandır.. Milletin dirliğine, zenginliğine düşmandır. Bunlar dini tekellerine aldıklarını sanır ve her melaneti işleyerek mensubu bulundukları yüce dine leke sürerler.’’
VATANDAŞA ÇAĞRI
Vatandaşlara çağrısı da şöyle:
‘‘Gelin bu oyunu bozalım. Gelin yüce dinimizi bunların tasallutundan ayıklayalım. Gelin bunlarla el ele hareket eden bölücülere, ayrılıkçılara, ayırımcılara, millete nifak sokanlara engel olalım.’’
Bu misyon ve çağrıyla huzur bulmadınız mı? Sanırım yazarını çok merak ediyorsunuz! Sıkı durun.
Kitabın adı: TÜRKİYEM.
Yazarı: Tansu ÇİLLER.
Kendilerini kutlarım. Nasıl kutlarsınız bilmem ama siz de kutlayın!
Paylaş