Paylaş
Bütçe maratonu biterken dostumuz Taner Demir'i dünyaevine uğurladık. Taner, çok hızlı atletti, rekorları yıllarça egale edilemeyen şampiyondu. Evlilikte çok sabredip, kılı-kırk yardı. Gülcan'ı tanıyınca işler değişti. Hızlı deparlarla nikâh masasına koşup imzayı attı. Kardeşi Timur Demir bile hâlâ inanamıyor ama Taner artık evli...
Cuma akşamı yeni yıl resepsiyonu için Köşk'e çıktık. Cumhurbaşkanı'na 'mutlu yıllar' dileyip kalabalıkta hafif omuz darbeleri ile yol açtık. Eski dostları bu toplantılarda görebiliyoruz. Yiğit Köker ile sohbet edip İsmet Abi'nin yanına ulaşıyoruz. Opera ve Bale Genel Müdürü Hüseyin Akbulut ve eşiyle sanatın sorunlarını tartışıyoruz. Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, ‘Bir haftadır görüşemiyoruz’ diye takılıyor.
BOĞAZIM YANIYOR
Ve Demirel'in iki kez Samsun'a gidip açtığı Tekstil Fabrikası ve Büyük Samsun Oteli sahibi Kurumahmutoğlu, eşi ve kardeşleri ile aile sohbetine dalıyoruz. Murat Sökmenoğlu yaklaşıyor ve göz ucuyla bir işaret yapıyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın bulunduğu bölümü gösteriyor ve oraya yöneliyoruz. Karadayı Paşa, ‘‘Bugün önemli haberler var mı?’’ diye soruyor. DYP lideri Çiller'in RP'nin kapatılma davasının siyasi karar ve bir dayatma olduğu yolundaki iddialarını anlatıyorum. Bunu bildiri ile açıkladığını ve 'sivil muhtıra' diye nitelediğini söylüyorum:
‘‘Bu muhtıra size ulaştı mı Paşam?’’
‘‘Bildiri mi, muhtıra mı?’’
Bu soruya açıklık getiriyorum: ‘‘Paşam, Çiller'in televizyonu olarak bilinen kanalda böyle dendi. Sivil muhtıranın Çiller tarafından Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanlığı ve size iletildiği özellikle vurgulandı.’’
Karadayı Paşa hiç renk vermiyor, susuyor. Gerçekten olgun ve serinkanlı bir kurmay yaklaşımıyla konuyu başka yere taşıyor: ‘‘Ankara'nın havası bugünlerde çok kirli. Yani, o konu için değil, hava çok kirlendi, farkında mısınız?. Nefes alıp verirken boğazım yanıyor.’’
Kaçak gelen ve kirli duman çıkaran kömürlerin RP'li belediye tarafından yakalanıp fakir mahallelerde siyasi amaçla bedava dağıtıldığı söyleniyor. Çevremiz doluyor, ayrılıyoruz. DSP Grup Başkanvekilleri Metin Bostancıoğlu ve Ali Ilıksoy'u yine yan yana görünce, ‘‘Yine el ele mi?’’ diye takılıyorum. Metin Bey, ‘‘Eşim de 'kuşlar dayanışması' diye takılıyor’’ deyip gülüyor.
Orhan Keçeli ile Fener muhabbetimiz başlıyor. Keçeli, ‘‘Ali Şen haklı, kimse adayım diye çıkmıyor. Ali'ye de, takımı şampiyon yap sonra bırak gibi çağrılar yapıyorlar’’ diyor. O grupların, büyük Fener taraftarını nasıl çileden çıkardıklarını bilmediklerini hatırlatıyorum..
Köşke ertesi sabah, Demirel'in yıllık basın toplantısı için gidiyorum. Bir yılın bilançosunu çıkarıyor. 1998'e Girerken Türkiye başlıklı 118 sayfa tutan bir konuşma metni, yanında bir özeti; ayrıca 550 sayfalık Çankaya 1997 ve 650 sayfalık Demirel ve Dünya adlı belgeseller dağıtılıyor.
FAYDALI ESER
Demirel ve Dünya belgeseli EKA Ajansı'ndan Muharrem Özgüven'in emeği ile bize sunuluyor. Çankaya 1997 ise Basın Bürosu'nun geceli gündüzlü çalışarak derlediği bir eser. Kapakta Bülent Hiçyılmaz'ın dünya küresinin önünde bir Demirel portresi var. İçinde İlhan Kuyucu, Muammer Kaptan ve Mustafa Öztartan'ın yıl boyunca çektikleri fotoğraflardan seçmeler. Ve bir yılın etkinliklerinden özet dökümler... Ve burada Demirel Demirel'i anlatıyor...
Paylaş