Paylaş
Artık kimse kaygılanmasın. Gelecek, karanlık bir kâbusun esiri olamaz. Kimse endişe etmesin, ürküp korkmasın. Laik cumhuriyete, Ata'ya bağlılık milli şahlanışa döndü; sokaklara, caddelere, alanlara sığmıyor. Ne büyük bir yürüyüş, ne muhteşem bir şahlanıştı!
Kadın erkek, sivil asker demeden; gençler, yaşlılar ve hepimiz çocuklar kadar şendik. Milletçe tek yürek, tek vücut olmuştuk. Ellerimizde bayraklar Atatürk'e koşuyorduk. Gözlerimizde mutluluk seli, coştukça coştuk: ‘‘Bizler cumhuriyetin sahibi, bekçisiyiz/ İşte 65 milyon, Atatürk'ün sesiyiz...’’
* * *
75. Yıl Şöleni, haftalara yayılmıştı. Cumartesi günü, ‘Cumhuriyet ve Aşık Veysel’ paneline gidecektim. Gazi Üniversitesi'nin 1'nci Hacıbektaş Sempozyumu için cuma akşamı Çankaya Köşkü'ne gittim, program değişiverdi. Cumhurbaşkanı, Diyarbakır-Şırnak gezisine çağırınca bize yol göründü. İyi ki gitmişim. Hem yöreyi yeniden gördüm, hem Fikret Bila ile beraber olduk.
Cumhuriyetin 75. yıl coşkusu, bu yörede de heyecanla kutlanıyor. Coşku, biraz da bu dönem çıkarılan teşvik yasasıyla bölgeye akan yatırımlardan kaynaklanıyordu. 55. hükümetin en büyük hizmeti, sanırım bu olacak. Pıtrak gibi yayılan yatırımlar, bana birlik ve kardeşliğin müjdesi gibi geldi.
Diyarbakır'da fuar açıldı. Bu ne demek biliyor musunuz? İzmir Fuarı, 65 yıl önce panayır olarak başlamıştı. Batıda ne varsa artık buraya geliyordu. İnanmayanlar, Diyar Galeria'yı bir görsün! Koşuyolu Parkı'nda biraz gezsin!
İstanbullu bir kadın, Şırnak'ta neler yapıyor öğrensin. Sema Küçüksöz, kurduğu Eğitim ve Üretim Merkezi ile zengin işadamlarımızın kulaklarını çok çınlattı. Hele Sema Küçüksöz Anaokulu... Cumhurbaşkanı müthiş etkilendi. ‘‘Bu çocuklar burda oynamayı, temizliği, resim yapmayı, çalışmayı öğrenecek. Ve sabun kullanmayı, giyimi kuşamı, diş temizliğini, temiz kapta temiz yemek yemeyi öğrenecek’’ dedi. Tümg. Ömer Keçecigil, Gazi ve Sema Cıngıllıoğlu ilköğretim okulları aynı gün açıldı. Şırnak'ta bir günde üç okul açılmasını görüp yaşamadan anlamak mümkün değil!
* * *
Helikopterle Şırnak ve Batman'a giderken, o dik ve hırçın dağlardan geçtik. Kahraman Mehmetçiklerimizin canları kanları pahasına bu toprakları nasıl koruduğunu düşündüm. Bütün bu duyguları aynı gün yaşadım. Batman'dan dönerken Cumhurbaşkanı'na Fikret Bila ile yine sorularımız oldu. Gülerek yanıtladı. Sonra, ‘‘Bırakın günlük tartışmaları da, bana, ‘Cumhuriyet 75'inci yıldan sonra ne yapmalı?' diye sorun’’ dedi. Giderken ‘cumhuriyetin neler yaptığını' anlatmıştı. Dönüşte neler yapması gerektiğini sıraladı:
‘‘Bakın pencereden aşağıya... Nüfusun yüzde 44'ü hâlâ köylerde yaşıyor. 30 yıl sonra bu yüzde 10'a inmeli. 80 milyon dönüm arazinin yarısına su getirdik. Artık tamamı sulanmalı. Ben ne mi arıyorum? Zenginlik... 10 yıl sonra ihracat hacmimiz 200 milyar dolara erişmeli, fert başına gelir 10 bin doları aşmalı. Dört kişiden biri diş macunu kullanıyor. Her sabah kaç kişi yıkanıyor? Devlet, sosyal güvenlik şemsiyesini yüzde 100'e çıkarmalı...’’
* * *
Etimesgut'a indiğimizi fark etmedik. Anıtpark'a geçtim. Zülfü Livaneli konseri başlamıştı. Ünlü türküsünün bir yerinde elini Anıtkabir'e çevirdi. Yüzbinler Ata'ya dönerek, ‘‘Yiğidim aslanım orda yatıyor’’ diye haykırdı. İnanın ağladım. Utandım. Kimse görmesin diye saklandım. Baktım, yanımda duran başörtülü kadın da ağlıyordu, eşi de ağlıyordu:
‘‘Sevinçten yavrum, sevinçten!’’
* * *
Ve pazar; insan seli Anıtkabir'e yürüyor... Yürümüyor, sel gibi akıyor... Yürüyüşe koltuk değnekleri ile katılan ve yüksek bir yerden milyonların sel olup akmasını seyreden Hamdi Bey, ‘‘Ne oluyor Dede, ne var?’’ diye soran torununa yanıt veriyor:
‘‘Hiçbir şey yok yavrucuğum... Milleti ve çocukları Atatürk'ün izinde!’’
Paylaş