İsmet Solak: Bir Karaf akşamı...

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Mehmet Arif Demirer ile dostluğumuz eskiye dayanır. Bir panelde tanıştık. Frekansımız tuttu. Bir daha irtibatı koparmadık.

Geçen gün, Köroğlu Sokak'taki Karaf Restaurant'ta, akşam yemeğinde yine buluştuk. Kapıda, Mehmet Arif'in oğlu Kaya Mehmet bizi karşılamaz mı?

- Çok şükür İsmet abi, nihayet sizleri restoranımda görebildim!

Hoş bir sürprizdi. Kaya Mehmet'i, yurtdışında turizm eğitimi aldığı öğrencilik yıllarından tanıyorum. Bodrum'a gittikçe, Gümüşlük'teki balık lokantısına mutlaka uğrarım. Meğer Karaf'ı da Kaya Mehmet açmış!

Kavaklıdere'nin Narince beyazını ikram etti. Damak tadım Kavaklıdere Çankaya... Tokat'ın narince üzümünden yapılan şarabın aroması da harika!

Karaf'ın hünerleri masamıza yansıdı. Deniz ürünü mezeler, cızbız balık şiş, kömürde kerevitli börek, karidesli ve ıspanaklı mantar dolma, kimyonlu karides, tuzda baked in roksalt. Kaya Mehmet'e takılmadan edemedim:

- Burada aldığımız kolesterol, lipid ve kalori miktarını káğıda döküver!

Mehmet Arif Bey, çarpıcı bir konuyu gündeme getirdi:

- Süryani olayını inceliyorum. Bu toplumu dışarı kaçırmamız kötü oldu!

Öteden beri merak ederdim. Demirer, Süryani tarihini anlattı. Urfa'da oturan Süryani Kralı Abgar, Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesinden kısa süre önce kendisine bir mektup yazıyor:

‘‘Sen Ya Tanrı'sın, ya Tanrı'nın oğlusun. Yahudiler sana zulmediyor. Ben sana inanıyorum. Küçük, ama güzel bir krallığım var. Gel, burada yaşa.’’

Yüzünde çıkan cüzzamı, İsa'nın bir mucizeyle iyileştireceğini de umuyor. İsa'nın resmini yapması için ressam da yolluyor. İsa da bir mektup yazıyor:

‘‘Beni buradakiler inkár ederken, sen uzaktan bana inanıyorsun. Gerçek Hıristiyan sensin. Ben, dünyadaki işimi bitirdim, yukarı çıkacağım.’’

İsa, resim için poz verecek zaman da bulamıyor. Ressam, ‘‘Resminizi çizmeden nasıl giderim?’’ deyince, yüzünü yıkıyor ve mendili ile siliyor. Mendile, İsa'nın portresi çıkıyor. Bu Hagion Mendilyon, yani kutsal mendil, MS 800 yılına dek Urfa'da korunuyor. Bizanslılar mektubu alıp İstanbul'a götürüyor. Orada, adı belli olan bir kilisede kalıyor. 1200'lerde Haçlılar Bizans'ı talan edince kayboluyor. Tüm İsa ikonları bu mendile dayanıyor.

- Bu krallık, Hıristiyanlığı ilk kabul eden devletçik. Antakya'da ilk kilise kuruluyor, ilk Hıristiyanlar da Süryani Klasik Kilisesi mensupları.

İsa, Urfa'ya bir aziz yolluyor. Bu aziz, Hindistan'a yürüyerek gidiyor. Hindistan'dan Urfa'ya da isot'u, yani ünlü biberi getiriyor! Şu güzelim topraklarda oluşan kültür zenginliğine bakın! PKK terörü Süryani toplumunu da evlerinden, yurtlarından etti. Terörü savunan ve destekleyenler utansın!

Kaya Mehmet, Karaf'ın şefi Cemil Savaş'ı tanıştırdı. Cemil'in tüm aile birikimi, tam 17 milyar, devletin el koyduğu Yurtbank'ta imiş.

- Üstelik off-shore... Abi biz, off shore'u yeni öğrendik. Üstelik, banka yetkilileri bizleri yönlendirdi. Yurtbank'ta bu hesaptan 5138 kişi var. Ve devlet bizi ortada bıraktı. Güvence altına almıyor. Devlet bu mu?

Gazetelerde okuyordum. Ama pek üstünde durmuyordum. Cemil anlattıkça, insanlar üzerinde oynanan bu parasal oyununun terörden farklı olmadığını düşündüm. Yakında çok kötü olaylarla ve haberlerle karşılaşırsak şaşmam!

Ali Balkaner'e gitmişler, ‘‘Malıma devlet el koydu, çözsünler, varlığımı satıp sizin paranızı ödeyecek gücüm var’’ demiş. Merkez Bankası yetkilileri ise, ‘‘Banka artık bizde, size para veremeyiz’’ diye duvar örmüşler. Devlet Bakanı Recap Önal, bizim Çiğdem Toker'e, ‘‘Off-shore'zedeler biraz sabırlı olsun’’ derken, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, ‘‘Bu paraların nereye gittiğini araştırıyoruz’’ diye konuşmuş. Sırf çene, çözüm gösteren yok.

Benim bildiğim; her kafadan bir ses çıkınca, iş yokuşa sürülür. Yazık.

Yazarın Tüm Yazıları