Paylaş
Adı ‘Gezegen Avcıları’. (www.planethunters.org)
Programın amacı, NASA’nın Kepler uzay aracından gelen bilgileri değerlendirmek ve uzak yıldızların etrafındaki gezegenleri bulmaya çalışmak. Bu program sayesinde arada bir gazetelerde okuyorsunuz, şu kadar mesafede Dünya’ya benzeyen bir gezegen bulundu cinsinden haberleri.
Peki nasıl avılıyor gezegenleri ‘Gezegen Avcıları’?
Kepler, Cygnus ve Lyrae takımyıldızlarına doğru bakıyor ve gözlem alanındaki 150 binden fazla yıldızı izliyor. NASA’nın uzay aracı her bölgeye yarım saatliğine objektifini açıyor ve bu sayede yılda 2.5 milyar veri gönderiyor.
YILDIZIN IŞIĞI AZALIYOR MU?
Gezegen Avcıları, bu verilere bakarak anormallikler arıyorlar. Esasen baktıkları şu: Herhangi bir yıldızdan bize doğru gelen ışık kısa süreliğine azalıyor mu? Eğer ışık azalıyorsa, yıldızla bizim aramıza bir şey giriyor demektir. Bu giren şey düzenli aralıklarla girmeye devam ediyorsa, büyük olasılıkla yıldızın yörüngesinde dolanan bir uzay cismidir. İşte o uzay cisimlerinin Dünya’ya benzer gezegenler olup olmadıkları türlü çeşitli yöntemlerle ayırt edilmeye çalışılıyor. Dünya çapında 300 binden fazla ‘Gezegen Avcısı’ (son bir haftadır ben de onlardan biriyim) işte bunu arıyor.
İşte bu ‘Gezegen Avcıları’ KIC 8462852 koduyla bilinen yıldıza ilişkin Kepler verilerine bakarken ilginç bir anormallikle karşılaştılar. Gezegen Avcıları programının başlamasından 800 gün sonra bu yıldızın ışığı yüzde 15 kadar azaldı. Sonra 1500. günde bu kez azalma yüzde 22’yi buldu.
YÜZDE 22 AZALMA ÇOK BÜYÜK
Bir karşılaştırma imkânı olması için yazıyorum: KIC 8462852 bizim Güneşimizden yüzde 50 kadar daha büyük bir yıldız. Bizim Güneş Sistemimiz benzer bir uzaklıktan izlense, bu sistemin en büyük gezegeni olan Jüpiter, Güneş’in önünden her geçişinde Güneş’in ışığını ancak yüzde 1 kadar azaltabilirdi.
Yani KIC 8462852’in ışığının yüzde 15 ve yüzde 22 azalması çok ama çok büyük bir şeyin aradan geçmesi anlamına geliyor.
Peki ama bu ne olabilir? Ve üstelik bu ‘şey’ giderek büyüyor...
Bir sürü teori var. Devasa bir toz bulutu olabilir, çok sayıda kuyrukluyıldız olabilir...
Yale Üniversitesi’nden astronom Tabetha Boyacıyan, amatör bir astronom olan D.M. LaCourse ve 17 başka kişiyle birlikte bu konuda bir bilimsel makale yazdı ve yayınlanmak üzere Britanya’daki Kraliyet Astronomi Derneği’nin saygın dergisine gönderdi. Aynı Boyacıyan, bu verilerin neyi ifade etmiş olabileceğiyle ilgili fikir almak için birkaç kişiye de konuyu açtı. Boyacıyan’ın sorduğu isimlerden biri Penn State Üniversitesi’nden Jason Wright’tı.
YA UZAYLILAR İNŞA EDİYORSA?
Wright, uzayda akıllı bir hayat olabileceğini düşünen, bu amaçla ‘SETI’ (Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması) programının yazılmasına yardımcı olmuş ciddi ve saygın bir astronom. ‘Böyle bir şeyde şüpheye düşersiniz, tam açıklayamazsınız ve oturur muhtemel izahları alt alta yazarsınız. Her zaman dünya dışı akıllı yaşam da bir ihtimaldir ama en son düşüneceğiniz ihtimal’ diyor Wright. Boyacıyan’ın gönderdiği veriler hakkında düşünürken de bunu yapmış Wright ve en alt sıraya uzaylıların inşa ettiği bir mega yapı ihtimalini yazmış.
‘Mega yapı’ da ne diyeceksiniz... Nobel ödüllü ünlü fizikçi Freeman Dyson, yıllar önce bir spekülasyon yapmış ve ‘Uzaydaki akıllı canlılar, inşa edecekleri mega yapılarla yıldızların enerjisini alıp kullanan canlılar olabilir’ demişti.
O günden beri ‘Dyson Küresi’ adı veriliyor bu spekülatif mega yapılara. Kimsenin bunları görmediğini söylememe gerek yok herhalde. Bu küreler bir çeşit hayal ürünü şeyler.
Ama tabii KIC 8462852’nin ışığındaki bu anormal azalmalar Wright başta olmak üzere herkesin aklına ‘Dyson Küresi’ni getirmedi değil.
1481 IŞIK YILI UZAKTAN BAKMAK
Bu yazıyı okuyup sevinmenize veya endişelenmenize pek gerek yok. Çünkü KIC 8462852 bizden 1481 ışık yılı uzakta. Yani şu an gözlediğimiz ve şüpheye kapıldığımız bilgileri bize ileten ışık oradan yola çıktığında Dünyamızda yıl milattan sonra 500’dü.
Eğer Boyacıyan ve arkadaşlarının gözlediği şey sahiden Freeman Dyson’un hayal ettiği ‘Dyson Küresi’ ise ve orada akıllı canlılar varsa, onlar da bu tarafa bakıyor olabilirler ama görecekleri şey, Dünya’nın (ve Güneş Sistemimizin) 1500 yıl önceki hali olacaktır.
Belki orada da ‘Gezegen Avcıları’ vardır ve Dünya’yı şimdiden ‘yaşanabilir gezegenler’ sınıfına sokmuşlardır bile...
Paylaş