Yargı bağımsızlığı başka bahara, tarafsızlık Kafdağı’nın ardına

ANAYASA değişikliğinden ümidi kesen hükümet ve AK Parti Meclis Grubu, geçen hafta bir süredir uykuda olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili yasa değişikliği teklifini canlandırdı ve hızla kabul etti.

Haberin Devamı

Şimdi yasa Cumhurbaşkanı’nın önünde. Cumhurbaşkanı büyük ihtimalle bu yasayı yürürlüğe sokacaktır.
Yasanın içeriği hakkında bu gazetede çok sayıda aydınlatıcı yazı çıktı; Taha Akyol ve Sedat Ergin kapsamlı analizler yaptılar; aynı şeyleri bir de benden okumanıza gerek yok.
Türkiye’de ben kendimi bildim bileli yargı bağımsızlığı ve yargının tarafsızlığı konusu siyasetin tartışma konusu.
‘Yargı bağımsızlığı’nı, yargının siyasi otoriteden ve onun siyasi kaygılarından bağımsız olması diye okumak gerekir.
Geçmiş dönemlerde yargının özellikle üst düzey yönetimi fazlasıyla devletçi ve devlet ideolojisi yanlısıydı. Bu anlamda da yargı siyasi otoriteden ‘bağımsız’dı, çünkü ondan farklı bir ideolojiyi temsil ediyordu.
27 Mayıs darbesi sonrası Türkiye’de iktidar olup da yargıyla kavgaya girmemiş az sayıda başbakan, darbe dönemlerinin atanmış başbakanlarıdır.
Kısacası geçmişte yargı belki siyasi otoriteden ‘bağımsız’dı ama aslında başka bir yere, bir ‘otorite’ye bağımlıydı.
Yargının tarafsızlığını ise, yargı kararlarında ve uygulamalarında önceliğin herhangi bir ideolojinin veya diğer subjektif sebeplerin değil, yasaların ve onların temelinde yatması gereken temel insan haklarının öncelik kazanıp kazanmamasında aramak gerekir.
Türkiye’de bu anlamda ‘tarafsız’ bir yargı hiçbir zaman olmadı.
2010 referandumundaki HSYK değişikliği, ‘bağımsızlık’ için önemli bir adımdı ve bu adımın hayata geçmesiyle zaman içinde ‘tarafsızlık’ın da oluşması umuluyordu.
Ama hükümet, 17 Aralık’taki yolsuzluk suçlamalarının ardından yargının bağımsız değil ‘bağımlı’ olduğunu, HSYK’yı oluşturan 22 üyeden 13’ünün ‘paralel yapı’ya bağımlı olduğunu öne sürdü; bu iddiasından hareketle de halen Cumhurbaşkanı’nın masasındaki yasayı Meclis’ten geçirdi.
Hükümetin yasası, yargı için kısaca ‘Başkasına bağımlı olacağına bana bağımlı olsun’ diyor.

Haberin Devamı

‘Paralel yargı’ öyle sıradan bir suçlama değil

Tamam anladık, siyasi kavgalarda yumruk sayılmıyor ama bu yaşanan sıradan bir gündelik siyaset kavgası değil ki...
‘Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz, olağanüstü önlemler normal’ diyen bir görüş var; ben hiç katılmıyorum. Sonuçta Meclis’te hukuk yaratıyoruz, üç-beş ay sonra kendi kendine yürürlükten kalkacak kanunlar çıkarmıyoruz.
Bir ülkenin hükümeti, ‘Yargıda paralel yapılanma var, talimatlarını başka yerden alan savcılar, hâkimler ve HSYK üyeleri var’ dediğinde, bu iddia öyle havada asılı bırakılamaz, ispatlanması ve sonra da gereğinin yapılması istenir.
Hükümetin beğenmeyip Türkiye’nin sağına soluna yolladığı savcı ve hâkimler, biz sıradan vatandaşları soruşturmaya ve yargılamaya devam ediyor, unutmayın.
Bir savcı veya hâkimin yasalar dışında bir otoriteden emir alıp onun arzuları uyarınca soruşturma ve yargılama yaptığını düşünüyorsak, bu iddiamızı ispatlayıp onları yargı sisteminin dışına çıkarabilmeliyiz.
Bu ülkede kimse daha kötüsüne layık değil.

Haberin Devamı

Teftişi ve işe alımları kontrol et, yargı senin olsun

Cumhurbaşkanı’nın masasında Resmi Gazete’de yayımlanmayı bekleyen HSYK yasasıyla yapılan sadece hâkim ve savcıların tayinleriyle terfilerini kontrol etmek değil. Hatta bunun tali bir hedef olduğunu, hükümetin halihazırda bu yasaya ihtiyaç duymadan HSYK’da bu iki alanda istediğini yapma gücüne sahip olduğunu görmemiz lazım.
Yasanın esasen iki hedefi daha var:
1. Hâkim ve savcılara yönelik disiplin işlemlerinde kontrolü ele almak. Halen Adalet Bakanı, hâkimler ve savcılar için soruşturma izni verme yetkisini kullanabiliyor ama bu pasif bir yetki; bir soruşturma açılması istenecek ki bakan yetkisini kullanabilsin, izin versin veya vermesin. Bu yetkinin tam olmasını istiyor hükümet ve bakanın isterse soruşturma açılması için aktif tutum alabilmesinin önünü açıyor bu yasayla.
2. Hâkim ve savcıları kimin işe aldığı ve alacağı konusu, belki de en önemli konu hükümet açısından. O yüzden Adalet Akademisi’ne de müdahale ediliyor; o yüzden mevcut akademi yönetimi hedef oluyor.
Kimin hâkim ve savcı olarak işe alınacağına karar vermek ve sonra da o hâkim ve savcıları soruşturma tehdidi altında çalıştırmak, yargıya tümüyle hâkim olmaya yetecek de artacak bile.
Türkiye her bakımdan yeni bir döneme giriyor bu yasayla.

Yazarın Tüm Yazıları