Paylaş
Bu yazım üzerine sitem dolu bazı mesajlar aldım; bu mesajlardan üçü, sürücü destek sistemlerinden otonom arabaya kadar pek çok alanda çalışan şirketlerdendi.
Geçen hafta boyunca bu şirketleri tek tek ziyaret ettim; sağ olsunlar şirket sahip ve yöneticileri bana zaman ayırdılar, yapmakta oldukları işleri uzun uzun anlattılar.
‘ÖTEKİ TÜRKİYE’ ÇOK İÇ AÇICI
Bu ziyaretlerin sonunda, bir grup yakın arkadaşımla da paylaştığım ilk izlenimim, içimin açıldığı, ruhumun aydınlandığı oldu.
Her üç şirkette de, kendi işine odaklanmış, gece gündüz çalışan, son derece parlak ve bir o kadar da mütevazı pırıl pırıl insanlarla karşılaştım.
Bizler siyasetten, karamsar gündemden ve açıkçası laf üretmekten başka pek de bir şey yapmazken bu insanlar gözlerini geleceğe dikmişler, kurdukları hayalleri gerçek kılmaya çalışıyorlardı.
Dünyayı, özellikle kendi çalıştıkları alanda dünyada çalışan öteki şirketleri çok yakından takip ediyor, zamanlarının önemli bölümünü yurtdışında yatırımcılara sunum yapmak, yeni işbirlikleri kurmaya çalışmak ve ürünlerini daha da geliştirip kendilerine yeni pazarlar yaratmak için harcıyorlardı.
Kendimi bir çeşit ‘paralel evren’de veya ‘paralel Türkiye’de bulmuşum gibi hissettim; bizim bildiğimiz Türkiye’nin bugüne ve düne ait sorunlarının neredeyse hiç konuşulmadığı, sadece geleceğe yönelik konuşmaların yapıldığı, boş lafların yerine içi dolu gerçek hayat tartışmalarının yapıldığı bir ‘öteki Türkiye’.
ARAÇLAR BİRBİRİYLE KONUŞSA...
Ziyaret ettiğim şirketlerden birincisi, çok uzun yıllardır konum bazlı teknolojiler alanında çalışıyordu ve bir süreden beri bu tecrübesini sürücü destek sistemleri üzerinde yoğunlaştırmıştı.
Avrupa Birliği desteğiyle İtalya’da Fiat için araçtan araca ve araçla merkezi sunucu arasında iletişim alanlarında ürünler geliştiriyordu.
Şöyle düşünün: Bütün otomobiller yakın çevrelerindeki diğer otomobillerle konuşsa ve onlara kendi konum bilgisiyle hızını iletse, yollarda iki aracın birbirine çarpma ihtimali hayli azalır.
İşte araçtan araca teknolojisinin bize sağlayacağı şey bu.
Tabii kaza ihtimali azalınca araçlar hafifleyecek, motorları küçülecek ve dolayısıyla yakıt tüketimleri çok azalacak vs.
Bu fikri ilerletin:
Araçlar birbirleriyle konuştukları gibi kendileriyle ilgili bilgileri bir merkeze de iletseler ve o merkezden de sürekli trafik bilgisinden boş otopark yerlerine kadar pek çok bilgiyi alsalar...
O zaman da trafikte geçirdiğimiz süre çok azalabilir, araçlar yolları çok daha optimum hızlarda ve yoğunluklarda kullanabilir.
MİKROİŞLEMCİ TASARLIYORLAR
Ziyaret ettiğim ikinci şirket, kendi alanında dev bir Amerikan şirketinin Türkiye’deki Ar-Ge departmanıydı.
Bu şirket, Mercedes başta olmak üzere otomobiller için mikroişlemciler tasarlıyor ve üretiyor.
Ve bu tasarım ile yazılımın tamamı Türkiye’de Türk mühendisler tarafından yapılıyor.
Mikroişlemci, araçtaki kameralar dahil bazı algılayıcıların (sensor) kontrolünü ve veri iletişimini gerçekleştiriyor.
Bu yıl bu şirketin ürettiği bu kontrol mikroişlemcilerinden 40 milyon tane satıldı; ki bu daha başlangıç.
Toplam pazarın yılda 800 milyon olduğu hesaplanıyor.
Az önce anlattığım otonom araçlar ve giderek daha fazla bilgisayara dönüşen otomobiller için çok temel bir donanımı üretiyor bu şirket.
SÜPER HIZLI ŞARJ
Ziyaret ettiğim üçüncü şirket, aslen Türkiye’nin savunma sanayi alanında en önde gelen özel şirketlerinden biri.
Halen var olan pek çok insansız hava aracı projesinin bazı temel katmanları bu şirket tarafından üretiliyor Aselsan için.
Ama şirket sadece savunma sanayisinde değil sivil alanda da var olmak istiyor.
Şimdiden telekom ve enerji şirketlerine çok ciddi sistemler satmaya başlamışlar, ama yanı sıra şimdi otonom otomobil işine de giriyorlar ve giriş yerleri kendi tecrübelerine de uygun.
Bir yandan bir uluslararası otomobil markası için ‘süper hızlı şarj edici’ geliştirmişler, bir yandan da İHA’larda olduğu gibi iletişim kontrol sistemleri üretiyorlar.
NİHAYET KOORDİNASYON
Bu yüksek teknoloji şirketleri, Türkiye’nin yeni oto yan sanayisi aslında.
Bu yazı boyunca şirket ismi vermekten kaçındım; çünkü bu şirketlerin bu manada bir reklama zaten ihtiyacı yok.
Yaptıkları işte o kadar ‘tek’ ve ‘biricik’ler ki, ürünlerini ortaya koymaları yeterli oluyor çoğu zaman.
Sevindirici olan, nihayet Türkiye’nin İTÜ bünyesinde bir ‘Elektrikli Otomobil Çalışma Grubu’ kurmuş ve bu alanda çalışan şirketleri koordine etme ihtiyacı hissetmiş olması.
Onların gözü gelecekte.
Paylaş