Paylaş
Soruların bazılarına varsayımsal cevaplar vererek geleceği görmeye çalışalım:
1. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan mı, yoksa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül mü olacak?
2. Varsayalım ki Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanı adayı oldu, seçilecek mi?
3. Yine varsayalım ki seçildi, ondan sonra ne olacak?
*
Takvimlerimiz 28 Ağustos 2014’ü gösterdiğinde öğleden önce saatlerinde son birkaç gündür ‘Seçilmiş Cumhurbaşkanı’ sıfatını taşımakta olan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde önce Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten cumhurbaşkanı seçildiğine dair mazbatayı alacak, sonra da yemin etmek üzere Genel Kurul salonuna geçecek.
Yemin töreninden sonra cumhurbaşkanı sıfatını kazanacak olan Erdoğan eşiyle birlikte, Cumhurbaşkanlığı başyaverinin kapısını tuttuğu arabaya binerek Çankaya Köşkü’ne çıkacak. Burada onları görev süresi o sabah dolmuş olan Abdullah ve Hayrünnisa Gül çifti karşılayacak, birlikte yukarı çıkacaklar.
İki cumhurbaşkanı kısa bir görüşme yapacak, sonra birlikte tören salonuna geçecekler ve burada devir teslim töreni gerçekleşecek. Törenin ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, kapıya kadar inip Gül çiftini Çankaya’dan uğurlayacaklar.
O andan itibaren Abdullah Gül, ‘11. Cumhurbaşkanı’ sıfatıyla anılan sivil, sade bir vatandaş olacak.
*
28 Ağustos’ta Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı olarak yemin etmesiyle birlikte onun başbakanlık, milletvekilliği ve en önemlisi Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı sıfatları sona erecek.
AK Parti tüzüğüne göre parti MKYK’sı en geç on gün içinde toplanıp bir MKYK üyesini ‘Vekil genel başkan’ seçecek ve partiyi de en çok 45 gün içinde yeni genel başkanı seçmek üzere olağanüstü kongreye götürecek.
Her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan aynı 28 Ağustos günü cumhurbaşkanı olarak bir AK Parti milletvekilini başbakan olarak atayacaksa da, parti bu 45 gün içinde gideceği kongre ile kendisini geleceğe taşıyacak liderini seçeceği için esas başbakan kongrede seçilecek. Ve AK Parti tüzüğünün 78. maddesine göre o kongre en geç 12 Ekim Pazar günü yapılmalı.
İşte bugünlerde üzerinde bitmez tükenmez lafazanlıklar yapılan bütün mesele, Erdoğan’ın kimi ne amaçla başbakan atayacağı üzerinde düğümleniyor.
Erdoğan, Mehmet Ali Şahin’in dediği gibi bir başbakan yardımcısını kongre sonuçlanana kadar ülkeyi yönetmek üzere (ve doğası gereği geçici olarak) başbakan atayabilir veya partiye liderlik yapmasını arzuladığı (ama Abdullah Gül olmayan) bir veliaht belirleyip onu kalıcı olmak üzere başbakan atayabilir.
Gül’ün ‘mevcut şartları’
Geçen cuma Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘Mevcut şartlarda bir siyasi hesabım yok’ demesi hakkında sayfalarca köşe yazısı yazıldı, onlarca TV tartışması yapıldı.
Oysa Gül’ün ‘mevcut şartları’ zaten onun kendi kendine siyasi hesaplar yapmasına engel. Onun açısından oyun, eğer olacaksa, 28 Ağustos akşamı başlayacak, daha önce değil.
Ve eğer siyaset yapacaksa Gül’ün gidebileceği tek bir yol var: AK Parti kongresi.
İster AK Parti Gül’ü davet etsin, ister Gül kendisi ‘Ben geliyorum’ desin fark etmez: Gül’ün siyasete başbakanlık gibi yüksek bir makamda devam etmek için o kongreyi kazanıp partiye genel başkan olması gerek.
Tabii Gül aktif siyasetten emekli olmayı, bundan sonraki hayatını ‘Eski Cumhurbaşkanı’ olarak geçirmeyi arzuluyor da olabilir; bu seçimine de saygı duymak gerekir.
AK Parti’de yarışma olur mu?
AK Parti’nin en geç 12 Ekim 2014’te yapacağı kongrede birden çok aday yarışır mı, bir yarışma olur mu?
Hiç sanmıyorum ama buna tamamen ihtimal dışı da denemez.
Bütün mesele, önümüzdeki bir-iki hafta içinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan arasında yapılacak görüşmede çözülecek.
Bu görüşmede Gül, ‘Ben cumhurbaşkanlığında ikinci dönem için ısrarcı olmayarak sana kolaylık yapıyorum, sen de partiyi özgür bırak, kendine bir veliaht belirleme’ diyebilir Erdoğan’a.
Paylaş