Paylaş
Bu açıklama yapıldığından beri de spekülasyonlar havada uçuşuyor.
Başlıca üç ayrı spekülasyon var:
1. Başbakanı dinlemeyi hedefleyen bu ‘böcek’i Fethullah Gülen cemaatine mensup ‘yeni derin devlet’ koydu.
2. Ne malum ofisten böcek çıktığı? MİT, aslında olmayan böceği varmış gibi göstererek Başbakanı manipüle ediyor, Başbakanın Fethullah Gülen grubu ile çatışmasını sağlıyor.
3. Yabancı istihbarat örgütleri koydu.
Bu üç spekülasyondan birini ama en çok da birincisini anlatan onlarca yazı okudum. Hatta haber bile okudum son on gün içinde. Televizyonlarımızdaki lafazanlıkları saymaya imkan yok zaten.
Oysa, gerçek şu ki, başbakanın ofisinde çıkan dinleme cihazı konusundaki bilgimiz, başbakanın yaptığı açıklamalardan ve ona ilaveten bir iki bilgi kırıntısı veren Adalet Bakanı’nın sözlerinden ibaret.
İlk açıklamanın yapılmasıyla bugün arasında geçen sürede, gazetelerimizden etraflı bir bilgi, o ana kadar bilmediğimiz veya kolayca tahmin edemeyeceğimiz yeni bir şey öğrenemedik.
Tabii haberler çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Mesela dün HaberTürk gazetesinin iç sayfalarında etekte kendine yer bulabilmiş bir haberde, ‘böcek’ vakasıyla ilgili olarak MİT tarafından yürütülen araştırmalarda, Başbakanlık koruma ekibinden ‘üst düzey bir polis’in eşinin bir yabancı istihbarat teşkilatı adına çalıştığının ortaya çıktığı öne sürülüyordu.
Bu haber, eğer doğruysa, manşetlerde yer alması gereken önemde ve büyüklükte bir haber. Ama haber, gazetenin bırakın manşetinde yer almayı birinci sayfasında bile değildi, hatta iç sayfadaki haberin başlığı bile bu ‘casus’ meselesinden verilmemişti.
Yani, yayınlayanların bile tam olarak güvenemedikleri bir haber!
* * *
Her zaman mı böyle bir ülkeydik, yakın zamanda mı böyle olduk, ben ipin ucunu kaçırdım.
Ne zamandan beri ‘bilgi’yi ve ‘gerçek’i değil de spekülasyonu bu kadar çok önemsiyoruz? Ne zamandan beri, gerçekte bildiğimiz şey tek bir cümleyken, o tek cümleden hareketle bunca gevezelik ediyor, o gevezeliklere onca primi veriyoruz?
Gerçekte hiçbir şeyi bilmeden bu kadar çok şey biliyormuş gibi yapan insanlar ülkesinde yaşıyoruz.
Hassas telefonlar ne kadar güvenli?
BAŞBAKANIN odasında çıkan dinleme cihazını şimdilik bir kenara koyun, acaba aynı Başbakanın, Dışişleri Bakanı’nın, Milli Savunma Bakanı’nın,
Genelkurmay Başkanı’nın konuştukları telefonlar ne kadar güvenli?
Bildiğim şudur: İnternet üzerinden yapacağınız basit bir sorgulamayla dahi, GSM şebekelerini dinlemenize yardımcı olan çok sayıda alet edevatın serbestçe satıldığını görebilisiniz. Benim ‘alet edevat’ dediğime de bakmayın, satılan şey esasen bir dizüstü bilgisayarı.
Telefon dinleme işleri eskiden devletlerin tekelinde konulardı, artık değil. Özel kişiler, şirketler, gruplar birkaç bin dolara satılan aletlerle telefonları dinleyebilir.
Cep telefonunda durum bu, peki klasik telli telefonda durum ne?
Onları dinlemek başından beri çok basitti, yeni teknoloji sayesinde daha da basit oldu. Başbakanın odasındaki üçlü prize böcek yerleştiren, binaya giren telefon kutusuna neler yerleştirir...
Gerçekten merak ediyorum, Başbakanın konuştuğu cep telefonu veya telli telefonu şifreli midir diye.
Başbakanın masasında şifre cihazlı bir telefon var ama bu eski usul şifrenin günümüzde pek fazla geçerliği yok.
Başbakanın ve diğer üst düzey hükümet/devlet yöneticilerinin haberleşmelerinin güvenliği aynı zamanda bir ulusal güvenlik meselesi.
Bu işler spekülasyona gelmez. Bu konularda spekülasyonlara da izin verilmemesi gerekir.
Paylaş