‘Bayer Monsanto’yu aldı, bize ne bundan’ demeyin

TÜRKİYE, tarım alanında çok önemli bir değişimin eşiğinde duruyor.

Haberin Devamı


Buradan nereye doğru evrileceğimizi büyük ölçüde bu yıllarda alacağımız kararlarla kendimiz belirleyeceğiz. Çok iyi bir yere de gidebiliriz; bulunduğumuz yerden çok gerilere de düşebiliriz.

 

Bize bu değişim imkânını sağlayan şey, tarımdan geçinmekte olan nüfusun toplam nüfus içindeki payının çok ama çok azalması. TÜİK’e göre Türkiye’de nüfusun yüzde 92’den fazlası şehir ve ilçe merkezlerinde yaşıyor.

 

Zaten batıdan doğuya Anadolu’nun dört bir yanında yapılacak basit bir gözlem bu gerçeği doğruluyor: Köyler boşalmış durumda, pek çok köyde artık neredeyse yaşayan kalmamış.

 

Oysa, ülkemizin ekilebilir toprakları (bir miktar azalsa da) hâlâ çok büyük ve artık bu toprak üzerinde yaşayan insanları besleyebilir, hatta onların Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinde ilk defa tarımdan sermaye biriktirmesine bile yardımcı olabilir.

 

Haberin Devamı

İşte yapacağımız tercihler bunu sağlayacak mı, sağlamayacak mı; önümüzdeki dönemin önemli sınav alanlarından biri bu.

 

Öte yandan tarım alanında dünyada, başta da dünyanın en büyük üreticilerinden Amerika’da büyük değişimler yaşanıyor.

 

Son birkaç yıldır ABD’de özellikle mısır ve soya üretiminde ciddi fazlalık var, bu da bu ürünlerin fiyatını düşürüyor. Fiyatlar düşerken, bu ürünler için tohum fiyatları ise ciddi biçimde artıyor.

 

O yüzden önce büyük tohum üreticileri Dow ve DuPont birleşme kararı aldılar. Merkezi İsviçre’de olan dünyanın en büyük tarım kimyasalları üreticilerinden biri olan Syngenta, Çinli bir devlet şirketi tarafından satın alındı. Ve son olarak dün, dünyanın en büyük tarım ilacı üreticilerinden olan Bayer, tohum alanında dünyanın en büyüklerinden meşhur Monsanto’yu 56 milyar dolara satın aldı. (Bayer ayrıca Monsanto’nun piyasaya borcu olan 10 milyar doları da ödeyecek, yani bu alım Alman şirketine 66 milyar dolara gelecek toplamda.)

 

Haberin Devamı

Gördüğünüz gibi tohum ve tarım ilacı konusunda zaten oligopol konumunda olan büyük şirketler birbirlerini satın alarak daha da büyük oligopoller, hatta monopoller oluşturuyor dünyada. Rekabeti zaten düşük olan tohum ve gübre/tarım ilacı piyasasında fiyatların düşmeyeceğini, daha da artacağını şimdiden varsayabiliriz.

 

Türkiye, tarımda yaşayan nüfusu büyük bir hızla azalırken tarımsal üretimini arttırmayı başardı. Tarım ürünleri ihracatımız 2002’deki 4 milyar dolarlık seviyesinden bugün 15 milyar dolara geldi. Ama aynı dönemde ithalatımız da, 3.9 milyar dolardan 17.6 milyar dolara yükseldi.

 

Tarımda dışa bağımlılıktan, ithalattan tamamen kurtulmak mümkün de değil, doğru da değil ama yine de kendi kendine yeterlik ve hatta fazla üretme konusunda ciddi çaba içinde olmalıyız.

 

Haberin Devamı

Ancak tarımın temel girdisini oluşturan unsurların başlıcaları, tohum, gübre ve tarım ilacı konusunda Türkiye’nin bir şeyler yapması gerek; özellikle tohum ve gübre ithalatımızı azaltıp bu dev şirketlere bağımlılığımızı düşürmeliyiz.

 

Öte yandan tarım arazilerinin insansızlaşması, bir bölümü yurtdışı kaynaklı büyük sermayenin bu arazilerde üretime talip olması anlamına gelebilir, bu konuda da bir stratejimiz olmalı. Kendi toprağımızda başkasının işçisi olmak hoş bir durum değil.

 

MEŞHUR GDO KONUSU...

 

BAYER tarafından göz kamaştırıcı bir rakama satın alınan Monsanto, genetiği değiştirilmiş tohumlar konusunda Amerikan menşeli Dow ve DuPont’la birlikte en büyük üretici ve patent sahibi şirketlerden biri.

 

Haberin Devamı

Mevcut komplo teorisi, Bayer ve onun gibi birkaç kimya şirketinin tarım ilacı piyasasını kaptırmamak için uzun yıllardır GDO karşıtı kampanyalara destek verdiğini söyler.

 

Şimdi Bayer, dünyanın en büyük GDO şirketlerinden birini aldığına göre acaba Avrupa’nın (ve bu arada Türkiye’nin de) GDO konusundaki tutumu yumuşar mı?

 

Yaşarsak hep birlikte göreceğiz...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları