Paylaş
Ayşe de çok güzel ve akıllı bir genç kız. Bütün erkekler peşinde ama onun gözü de Ali’de.
Ayşe’nin bir küçük ‘arıza’sı var: Eğer Ali gelip ona çıkma teklif ederse hayır diyecek, çünkü bu işi kendisi yapmak istiyor.
İşte bu sebeple, ışık hızının çok üstünde hızda yolculuk yapan bir ‘takyon’ aracılığıyla Ali’ye haber gönderiyor, ‘Seni çok beğeniyorum’ diyor.
Diyelim ki Ayşe bu haberi tam saat 12.00’de gönderiyor. Ve ‘takyon’ ışıktan hızlı hareket ettiği için zamanda geriye yolculuk yapıyor ve varacağı yere daha yola çıkmazdan önce, diyelim saat 11.00’de varıyor.
Yani Ali, henüz Ayşe mesajını göndermemişken ondan ‘Seni çok beğeniyorum’ diye mesaj alıyor. Elbette çok seviniyor ve anında Ayşe’yi cevaplıyor: ‘Ben de seni çok beğeniyorum, bizim birlikte olmamız lazım.’
Ayşe ışıktan hızlı giden ‘takyon’la mesaj gönderir de Ali onu kullanmaz mı, o da cevabi mesajını ‘takyon’la gönderiyor. Diyelim saat 11.01’de. Ve Ayşe, henüz göndermediği aşk mesajının cevabını saat 10.01’de alıyor.
İlk girişimin Ali’den geldiğini görünce de Ali’nin teklifini reddediyor!
* * *
Zamanda yolculuk fikriyle ilgili olarak kullanılan yaygın örneklerden birini Türkçeye uyarladım, umarım fizikçiler bana kızmaz.
Işıktan hızlı nötrinolarla ilgili deneyin duyulmasından sonra, ışık hızının aşılıyor olmasının ne gibi sorunlara yol açacağı konusu çok konuşuluyor, yazılıp çiziliyor.
Ali ile Ayşe’nin başına gelen veya gelecek olan bu teorik durum da söylenenler arasında. Ama aslında bu örnek yanlış bir örnek.
İsviçre’de CERN’den ateşlenen bir nötrinonun 732 kiloömetre ötede Grand Sasso’daki bir dedektöre kendisiyle aynı anda ateşlenecek ışıktan 60 nanosaniye kadar erken varması, tam olarak zamanda geriye yolculuk sayılmaz.
Ali ile Ayşe arasında geçen senaryo teorik düzlemde bile çelişkiler içeriyor ve gerçekleşemez bir şey. Buna termodinamiğin kanunları engel çünkü. Termodinamiğin üçüncü kanunu, enerji harcandıkça evrende entropinin, yani düzensizliğin arttığını söyler.
Zaten zamanın okunu bize gösteren yegane şey de budur: Yani geçmişte enerji harcanır, bugünde entropi artar. Tersi olmaz. Masadan düşüp kırılan bardak parçaları geriye sıçrayıp yeniden bardak halini almazlar.
Bu sebeple geçmiş hep geçmiştir. Ali ile Ayşe’nin başına gelenlerin sadece birinci bölümü, yani Ayşe’nin Ali’ye mesajı gönderilebilir. Ali’nin cevabı teorik olarak bile olsa Ayşe’nin sorusundan önce varamaz.
Yani Einstein’ın kanunları Ali ile Ayşe’nin aşkını da kurtarır, onu bozmaz.
Nötrinonun ışıktan hızlı gitmesi de görelilik teorisini o anlamda ihlal etmez.
Nötrinolarla ilgili yeni bir teori
DİYELİM ki CERN’de ve OPERA deneyinde çalışanların bütün hesapları tekrar ve tekrar doğrulandı, yani deney doğru çıktı.
Bir teoriye göre bu durumda bile bir açıklama var. O açıklama şöyle bir benzetmeyle başlıyor:
Okyanustaki dalgaları düşünün. Devasa dalgalar zaman zaman birbirlerine çarpar ve bazı su damlacıkları bu çarpışma sonucu okyanus yüzeyinden çok yükseğe kadar sıçrayabilir, yani kendi dalgasından kopabilir. Bu kopma hali, onların okyanus dalgası hız sınırını her zaman aşabilecekleri anlamına gelmez, bu geçici bir durumdur.
İşte bu benzetmeden hareketle, CERN’de nötrinoların ilk ateşlendiği anda üzerindeki ekstra enerji nedeniyle aynen okyanustan kopan su damlaları gibi kısa bir süre ve mesafe için Einstein evreninin kurallarından kopup çok hızlandığı ama hemen sonra yerçekim gücü sayesinde yeniden geriye dönüp normal hızı olan ışık hızında yoluna devam etmiş olabileceğini söylüyor bu teori.
Aslında meşhur ‘sicim teorisi’nden hareketle söyleniyor bu ama illa sicim teorisine bağlanmak zorunda da değil. Konu evrenin geometrisiyle ilgili.
Işık hızı aşıldı mı yoksa ışık hızı diye bir sabitimiz artık yok mu
BU iki soru arasında çok önemli farklar var. Einstein’ın, ‘ışık hızı aşılamaz’ dediği söyleniyor ama bu tam böyle değil. Işık hızı bir bariyer Einstein’ın görelilik teorilerinde.
Işıktan hızlı şeyler olduğunu biliyoruz. Mesela evrende kara delikler var. Buradaki çekim gücü o kadar kuvvetli ki, kara deliğin içinden ışık bile dışarı çıkamıyor.
Ama bu özel bir durum. Aynı özel durum o nötrinolar için de geçerli olabilir, yani ışıktan hızlı nötrinolar sadece ışık hızının aşıldığı anlamına gelebilir. Fizik ve hayat eskisi gibi devam eder.
Oysa ışık hızı diye bir sabitin olmadığının kanıtlanması çok farklı sonuçlar doğurur.
En basitinden, herkesin bildiği E=MC2 formülündeki C ışık hızıdır. Bu denklem, kütlenin enerjiye dönüşebilirliğini gösterir.
Bu denklemdeki C sabit değilse, denklemi çözmek mümkün olmaz; kütlenin ne kadar enerjiye denk olduğunu bilemeyiz.
Din ile bilimin farkı
SON nötrino deneyi bilim ile din arasındaki bir farkı ortaya koyması bakımından da önemliydi; dünyanın dört bir yanında pek çok yorumcu bunu hatırlattı.
Bilim, sürekli kendisini sorgular ve yeni bilgiler/bulgular ışığında en büyük ‘tabu’larını bile değiştirmeye her zaman hazırdır. Oysa aynı şeyi, doğası gereği din için söyleyemeyiz.
Zaman zaman din ile bilimi karşı karşıya getirmeye, onları çatıştırmaya çalışıyorlar ama bu yanlış ve tehlikeli bir kıyaslama. Az önce de yazdım, böyle bir kıyaslama esasen mümkün değil.
Din ile bilimin iki farklı şey olduğunu ve birbirlerine rakip olmadıklarını hatırlayalım yeter.
Paylaş