Adaleti bekleyerek geçen 100 yıl...

İKİNCİ Meşrutiyet 1908’de ilan edildiğinde Osmanlı coğrafyasının dört bir yanında büyük sokak gösterileriyle kutlanmıştı.

Haberin Devamı

Sultan Abdülhamid’in istibdadı bitiyor, yerine özgürlük geliyor diye her etnik gruptan Osmanlı sokaklara dökülmüştü.

 

Bu gösteriler sırasında yaygın biçimde taşınan pankartlardan birinde, Fransız devriminin sloganı olan ‘Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik’e Osmanlılar bir de ‘Adalet’i eklemişlerdi.


Evet, özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet...


Adalet ülkemizde 1908’den beri özlenen ve onu gerçekleştirme iddiasında olanları da iktidara taşıyan bir kavram.

 


‘ADALET’Lİ PARTİLER TARİHİMİZ

 


Bakın, adında ‘adalet’ kelimesini barındıran ve bunun için iktidara gelen ikinci parti, Adalet ve Kalkınma Partisi.


İlki Adalet Partisi’ydi, Demokrat Parti’ye 27 Mayıs darbesi sonrası yapılanların bütün bir millete karşı ‘adaletsizlik’ olduğundan hareketle ve adaleti getirme misyonuyla iktidara gelmişti.

Haberin Devamı


Adalet ve Kalkınma Partisi de 28 Şubat örtülü darbesinde ortaya çıkan adaletsizlikleri giderme iddiasıyla kuruldu ve 2002 sonundan beri de iktidarda.


Peki adalet geldi mi?


Aslında, aynen AP’nin yapmaya çalıştığını yaptı AK Parti de: Kendi uğradığı adaletsizliği gidermek dışında diğer adaletsizliklerle yeterince ilgilenmedi.

 


KUTUPLAŞMANIN ARTTIĞI DÖNEMLER

 


AK Parti’yi yöneten kadrolar ve ona gönül verenler bir adım geriye çekilip şu 13 yıllık iktidar dönemine baktıklarında şunu görecekler: AK Parti, herkes için adaleti getirmeye çalıştığı dönemlerde birleştirici, seçilmiş kesimler için adaleti getirmeye yöneldiğinde ise kutuplaştırıcı oldu.


Bugün yeniden bir kutuplaşma sarmalına girilmiş, daha iki ay önce seçim yapılmış olmasına rağmen bazı toplum kesimleri iktidarı gayrimeşru sayan bir söyleme başlama cesaretini almışsa, yurtdışında Türkiye algısı AK Parti iktidarı öncesi zamana dönme eğilimindeyse, burada AK Parti’nin dönüp kendisine de bakması gerekiyor sanırım.

 

Haberin Devamı


DURUMDAN VAZİFE ÇIKARAN SAVCILAR

 


En basit ve temel örnek, son bir-iki haftaya damgasını vuran ifade özgürlüğü tartışmalarımız.


Türkiye’de yargı bağımsızlığı/tarafsızlığı tartışmalarında aslında en önce konuşmamız gereken konu savcıların konumu. Bu ülkede devirler ve iktidarlar değişir ama iktidarlardan esen rüzgârları hemen fırsata çevirip soruşturma açan, dava açan savcıların varlığı hiç değişmez.


Bugünlerde akademisyenlere, sağda solda görüş açıklayanlara yönelik ‘Teröre destek’ ve ‘Terör propagandası’ soruşturmaları bugünkü kadar kolay açılamasın diye AK Parti iktidarları döneminde kaç kez yasalar değişti, kaç kez ‘demokratikleşme reformu’ yapıldı, ben bile hesabını tutamadım.

 

Haberin Devamı

Ama onca yasa değişikliğine, onca ‘reform’a rağmen savcıların hesap verebilirliği sağlanamadığı için, bugün 80’lerde, 90’larda, 2000’lerde yaşadıklarımızın aynısını yaşamaya devam ediyoruz.

 


BERAAT EDECEKLER AMA HÂLÂ TUTUKLULAR

 


AK Parti iktidarları döneminde, tutuklamanın peşin cezalandırmaya dönüşmesini engellemek, yargılamanın tutuksuz yapılmasını sağlamak için kaç kez ‘reform’ yasaları çıkarıldı, hatırlayanınız var mı?


Peki, beraat edecekleri bu kadar belli olduğu halde Can Dündar ve Erdem Gül’ü hâlâ hapiste tutmak aslında işlemedikleri bir suç için onlara peşinen ceza vermek değil mi?


Daha dün denebilecek bir zamana kadar ‘Üniversite yönetimleri ve YÖK’teki ulusalcılar bizim gibileri üniversitede işe almıyor’ diyen kesimlerin bugün kendileri gibi olmayanları üniversite kapısından akademisyen olarak sokmadıkları gibi var olan ‘farklı’ları da üniversiteden atmak için seferber oldukları doğru değil mi?

Haberin Devamı


‘Hain’ veya ‘Terörist’ veya ‘Terör destekçisi’ gibi kavramların her iktidar döneminde farklı farklı insanları hedef alarak kullanıldığını unutuyor muyuz?


Ya AK Parti, adında yer alan ‘adalet’ kavramını herkes için hayata geçirmek üzere kendine çekidüzen verecek ya da günün birinde yeniden adında ‘adalet’ olan bir başka parti kurulup iktidara gelecek.


Türkiye’nin siyasi tarihi bize bunu söylüyor ve maalesef bu ülkede tarih sürekli tekerrür ediyor.

Yazarın Tüm Yazıları