Paylaş
EGE Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli, geçtiğimiz günlerde, bir basın toplantısı yaparak özellikle zeytinyağında ‘tağşiş’ konusuna dikkati çekti. Uzun yıllardan beri sektörde tartışılan bu önemli sorunu Zeytindostu Derneği’nin yeni başkanı Mustafa Alhat ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı Metin Ölken ile görüştük.
Mustafa Alhat, ‘tağşiş nedir?’ sorumuza “Pahalı ürüne benzer ucuz ürünlerin karıştırılması ve bunu gizleyip haksız kazanç sağlanması” diye cevap veriyor... “Bilindiği gibi zeytinyağı yemeklik bitkisel yağlar grubunun en pahalı ürünü. Sadece zeytinyağı değil, tüm gıda ürünlerinin tağşişe maruz kalması mümkün. Mesela en bilinen tağşiş yöntemi süte su katılmasıdır” diyen Alhat, şöyle devam ediyor;
“Tağşiş genel olarak gıda güvenliğini tehdit eden ya da insanları zehirleyecek bir şey değil. Daha çok bir kandırmaca, aldatma ve bir haksız kazanç yöntemi olduğunu söyleyebiliriz. Bu sebeple tüketicileri paniğe sokacak ‘zeytinyağında dehşet, terör v.s..’ gibi başlıkların maksadı aştığını düşünüyorum.”
Anlaşılması kolay değil
Alhat, tağşiş yöntemlerinin ev şartlarında anlaşılabilmesinin pek mümkün olmadığını söylüyor. Öyleyse tüketici bu durumda ne yapmalı? Mustafa Alhat, “Tüketicilerin evine alacağı her ürünün kalitesini ölçmeye yönelik bilgi ve teknik teçhizata sahip olması beklenemez. Bu kandırmacalara aldanmamak, ancak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kontrollerine tabi markalı ve üretim izinli ürünlerin kullanılması ile mümkün olabilir” diyor. Alhat’a göre, 2012 tağşiş çabasının en az görüleceği bir yıl olacak. Çünkü tağşişe teşebbüs etmek için hile yapmaya değecek bir fiyat aralığının olması gerekiyor. “Oysa zeytinyağı bu yıl ülkemizde hem bol, hem de yüksek kaliteli” diyen Alhat, “Fiyat arz ve taleple oluşur. Bu bolluk fiyatları baskıladığı için toptan zeytinyağı borsasında fiyatlar, tağşişte kullanılan yağların fiyatına yaklaştı. Ayrıca sektör uzun zamandır bu konuyu mercek altında tuttuğu için Bakanlık zeytinyağı denetimlerinde artık daha etkin olacak” değerlendirmesinde bulunuyor.
KODEKSE UYMAYANLAR
Ege Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı Metin Ölken, sektörün yıllardır zeytinyağına yapılan tağşiş yüzünden sıkıntılı bir süreç yaşadığını ifade ediyor. Ölken, “Son zamanlarda yoğun bir şekilde yapılan kanola yağı karışımı ve ardından kolon zeytinyağı tağşişi dediğimiz yüksek asitli zeytinyağlarının deoderize edilip asitliğinin düşürülerek sızma zeytinyağı ile karıştırılıp satışa sunulması sektörde haksız rekabet yaratıyor. Ayrıca bu şekilde hileli ve de Türk Gıda Kodeksine (TGK) uymayan yağlar tüketicinin damak tadını bozduğu gibi zeytinyağı tüketiminin artmasını da önlüyor” açıklamasını yapıyor.
EŞSİZ LEZZET
Ölken, “Hakiki zeytinyağlarımızın doyumsuz lezzeti var. Ancak tüketiciye gerçek kalitede zeytinyağını ulaştırarak aldatılmasının önüne geçmek istiyoruz. Ayrıca sektörde yaşanan haksız rekabeti önlemek amacıyla tağşişe karşı istikrarlı bir mücadele başlatmış durumdayız. Bu çerçevede yıllardır süregelen bu sorunu çözebilmek maksadıyla raflarda yer alan ürünlerin kontrolü için marketlere işbirliği öneriyoruz” dedi.
TÜKETİCİYE 3 UYARI
Metin Ölken’in değerlendirmesi şöyle; “Türkiye son 10 yıllık süreçte zeytin ağacı varlığını iki katına çıkardı. Bu ağaçlar önümüzdeki yıllarda ürün vermeye başladığında zeytinyağı rekoltesi bugünkünün 2-3 katına çıkacak. Dolayısıyla hem ihracatımızı, hem de iç tüketimi artırmamız şart. Tüketiciye mutlaka uyulması gereken üç önemli uyarımız var; birincisi zeytinyağını mutlaka gıda üretim izin belgesi olan işletmelerden temin etsinler. İkincisi, mutlaka markalı (bildiğiniz marka olması şart değil), ambalajlı ürünleri tercih etmeliler. Üçüncüsü ise ucuzluğuna aldanıp özellikleri, kökeni belli olmayan ‘beyaz teneke’ tabir edilen ürünleri almasınlar.”
Paylaş