Başkanlık zor iş!

Oysaki Onursal Başkan Süleyman seba döneminde kazanılan şampiyonluklar ve başarılar tarihe damgasını vurmuştu. Serdar Bilgili 100'ncü yılda, Hüsnü Güreli, Haşmet Kürüm, Hüseyin Mican gibi yürekten çalışan insanlar gurubunun yanında Yıldırım Demirören'in futbol Şube sorumluluğunda önemli şampiyonluğa imza atmıştı. Seba dahil son 28 yılda kulüp için seferber olanlar ve kulübü en iyi şekilde yönetmeye çalışanlar kimseyi memnun edemedi. Onursal Başkan Süleyman Seba, Serdar Bilgili ve Yıldırım Demirören küfürü hak etti mi. Öncelikle buna kongre üyeleri ve taraftarları karşı çıkmalıydı. Eğer ortada haksız bir durum varsa idi bununda hesabı kongrede sorulmalıydı.

Beşiktaş kulübünde 8 yıllık başkanlık döneminde kulüp başarısı için elinden gelen tüm gayreti sarf eden Yıldırım Demirören'in arkasından inanılmaz küfürler sarfeden ve yüzünü gördüğünde koşa koşa elini öpenleri görünce gülüyorum.

Beşiktaş'ta son yıllarda Guti, Fernandes, Simao, Quaresma ve Almeida alındığında İnönü Stadı inliyordu. Portekiz milli takımının omurgası transfer edilmişti. "Yetmez Demirören" dedikçe yıldızlar yağıyordu. Iverson, Deron Michael William gibi önemli starlar kazanılmıştı.

Başkan ve yönetim başarı için tüm imkanlarını seferber ederken taraftarlar ne yaptı. Koca bir hiç. Sadece protesto!.Ürün satışına katkıda bulunmadılar, kombine bileti almadılar ve ardından "Yeter Demirören" demeye başladılar. Eleştirinin sonu yoktu.

Kulüp tarihi boyunca herkesin konuştuğu fakat yaptırmaya cesaret edemediği Beşiktaş Fulya Süleyman Seba Fulya Projesinin mimarının Yıldırım Demirören olduğunu haykırmadı.

Yapılan iyi işlerde yöneticiler ön planda oldular. İşler kötü gittiğinde ise Demirören'i hedef tahtası yaptılar..

Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören yönetimlerinde yen alan yöneticiler orda konu mankenimiydi. Demirören kanatları altında çalışan yöneticiler çıksın şimdi birbir konuşsun. Ama kimse konuşmuyor. Del Bosque, Ferrari önemli hata peki hiç mi yöneticilerin suçu yok. Amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Ayıptır. Yazıktır.

Eğer ortada hata varsa hesabı da kongrede sorulmalı. Kamuoyunda değil. Harcadığı tüm kuruş SPK'ya bildirilen kulübü kimsenin zan altında bırakma hakkı yok

Taraftarlar için söyleyecek o kadar çok şey var ki neyse!... Süleyman Seba dahil bu kulüpleri yönetenler bu kadar mı suçlu da siz haklısınız. Sahi siz kulüp için bugüne kadar ne yaptınız!

FEDERASYON İYİ YOLDA

Gazetemizin yazarlarından Erman Toroğlu geçen gün Yıldırım Demirören ile ilgili ilginç bir köşe yazmış "Başkanın parmak izi ile girilen odası" diye!..

Toroğlu'da sanırım yanlış istihbarat almış. Çünkü Demirören'in katında parmak izi yok. Tüm parmak izi cihazları personelin çalıştığı katlarda ve odalarda var! Toroğlu hoca isterse İstinye'deki Federasyon binasına gidebilir ve gezebilir. Ben yardımcı olabilirim!..

Aynı çatı altında çalıştığımız Toroğlu daha önceki federasyonlar hakkında neden kalem oynatmadı hala merak ediyorum

1- Geçmiş Federasyonlar döneminde astronomik aylıklarla işe alınan personel neden yazılmadı da işten çıkartılanlar yazılıyor

2- Türk Milli takımı sapır sapır dökülüyor evet. Başkanlığa Demirören dün geldi ondan önce yıllık 8 milyon euroya anlaşma yapılan Hiddink için neden kalem oynatılmadı.Kimsenin sesi çıkmadı

3- Hakemlerin maaşlarında yapılan indirimler kulüplere verilen topların indirim yapılan istatistiklerden sonra yapıldı. Demirören haklı değil mi!

4- TFF çalışanları tasarruf yaparken veya tasarruf yaptırılırken Yıldırım Demirören, yardımcısı Cengiz Zülfikaroğlu için özel oda yaptırılması normal değil mi!

5- Evet işin ilginci Futbol Federasyonu binasına uçan kuş girse parmak izi alınıyor. Nedeni ise açık. Geçmişte Futbol Federasyonuna uğramadan maaş alanların canı yandı. Özellikle Ankara'da çalışanlar. Artık tam gün mesaiye başlayacaklar. Eski lale devri bitti. Evet sayın Toroğlu biz nasıl kendi şirketimize girerken kart basıyorsak onlar daha ileri teknoloji parmakla girmeleri kadar normal ne olabilir. Parmak işini size bırakıyorum, Çünkü artık Federasyona gelmen maaş alımına son verildiğinden mi bazıları rahatsız oldu

6- Haluk Ulusoy, Levent Bıçakçı, Mahmut Özgener, Hasan Doğan ve M.Ali Aydınlar göreve geldiklerinde kendi sekreterlerini ve çalışanlarını getirmediler mi. Yıldırım Demirören'de yıllardır beraber olduğu asistanı ve çalışanlarını getirme hakkı yok mu!

7- Futbol Federasyonu bünyesinde medyaya geçmişte ki başkanlar tarafından ülkemin bir çok illerinden getirilen torpilli çok sayıda çalışanlar getirildiğinde neden kimsenin sesi çıkmadı. 600 kadar personelden 150'si atılınca mı Demirören suçlu oluyor!

8- Baş hukuk müşaviri Faruk Baştürk varken Yıldırım Demirören, Kemal Kapulluoğlu’nu 30 bin lira maaşla işe aldı. Kapulluoğlu, kendi avukatlık şirketinden 3 kişiyi yüksek maaşlarla işe yerleştirdi. Bunlardan biri de, gazeteci Zeki Çol’un kızı. Kulüpler Birliği’nin de, futbolcuların da, teknik direktörlerin de, kulüplerin de, avukatı olan Kapulluoğlu, ayrıca başkanlık için alınan Mercedes 350 S aracını, makam aracı olarak kullanıyor. Bunlardan daha normal ne olabilir. Burda haksız bir durum yada sorun varsa onu yazmanız daha elzem değilmi. Burda suç olan nedir. Herkes kendi ekibi ile çalışır.

9-Demirören’le birlikte yeni işe alınanlardan sonra TFF çalışanları, İstanbul ve Ankaralılar olmak üzere ikiye bölündü. İstanbullular her istediğini yaptırırken, Ankaralılar kovulma korkusuyla yaşıyorlar. Bu kovulma korkusu tamamen kurumlara yerleştirilen parmak izin. Çünkü artık işe giden ve gelen belli olacak. İşini iyi yapan ve işe gelenin korkması gereksiz.

KIZMA HOCAM

BİLİYORUM, Erman toroğlu bana çok kızacak. İsmail neden böyle yazdı diye. Çünkü ben 24 saat Beşiktaş ve Ftubol Federasyonunu takip eden medya mensubu olarak gerçekleri yazmak zorundayım. Toroğlu  bana çok kızacak, sinirlenecek. Hiç de umrumda değil. Benim güzel insanım, futbol federasyonunun içini dışını biraz öğrensin istedim. Orada ne haltlar yapılıyor. Geçmiş yıllarda nasıl zarara uğratılmış ama sesleri çıkmamış hatırlatmak isterim. Perdelerin önü ve arkasını daha iyi görsünler istedim. Hiçbir şey gizli kapaklı kalmasın istedim. Bu sütunlar, Erman hocama ve verilecek cevaplara da açıktır. Sağına-soluna dokunmadan, aynen yayınlarım.