Beni unutma derim ben ama belki de sen unutulmak istersin

Geçen hafta vizyona giren ‘Beni Unutma’ filmi soruyor: En fazla ne kadar sevebilirsin? Filmi sevdim hem de çok; işte hem benim sevgimin hem de oyuncu Açelya Devrim Yılhan’a sette duyulan tepkinin sebebi

Haberin Devamı

Bir film, kitap ya da şarkı tavsiye etmeyi çok doğru bulmam. Çünkü o kadar kişisel ki bu tür zevkler...
Bir film mesela, sen nefret edersin, sıkılırsın ama ben bayılırım. Çünkü sen kendine ait hiçbir şey bulamazken ben belki bir bakış ya da bir sözcük yakalarım kendime dair. Sana çok uzaktır ama ben içselleştirebilirim hemen o sahneyi, cümleyi. Kitapta da böyle, müzikte de...
Herhangi birinin söylediği bir şarkının belki sadece bir cümlesi benim yüreğimi oyarken, sen o şarkıyı abartılı ya da anlamsız hatta belki sığ bulabilirsin...
Oysa o bir tek cümlede benim hayatımın anlamı, aşkı, acısı, hikâyesi gizlidir; bilemezsin...
Geçen hafta vizyona girdi ‘Beni Unutma’.
Bazı arkadaşlarım çok beğendi benim gibi, içselleştirdi, üzerine düşündü; kimi de hiç hoşlanmadı filmden.
Mesela ben, başrol oyuncusu Açelya Devrim Yılhan’ın (Olcay) Mert Fırat’tan (Sinan) özür dilediği sahnede bıraktım kendimi...
“En fazla ne kadar sevebilirsin?” diye soruyor ya film; benim gözümden izleyince de “En fazla ne kadar kıymet bilebilirsin, en fazla ne kadar bağlanabilirsin ve en fazla ne kadar hazırlanabilirsin hayatın sana verdiği role” filmiydi bu...

Haberin Devamı

DENGESİZ OYUNCU

Rol demişken, Açelya Devrim Yılhan ilk sinema filmi için çok emek vermiş. Örneğin bir düğün sahnesi var. O sahnenin çekimleri için Ağva’ya giderken menajeriyle trafik kazası geçirmişti. Üç takla atan ve hurdaya dönen araçtan sağ salim çıkan Açelya önce hastaneye ardından da dinlenmek yerine ekibi bekletmemek için sete koşmuştu. İşine bu kadar bağlı Yılhan’ı set ekibi başlarda pek sevmemiş. Tavırlarında bir rahatsız edicilik, bir dengesizlik varmış. Bazı günler son derece sıcak bazı günler de selam sabahsız davranıyormuş etrafındakilere. “Ne tuhaf, ne dengesiz, ne acayip kız bu” diye dedikodusu yapılmış bir süre. Ama sonra... Anlamışlar ki Açelya o ‘buz’ günlerinde uykusundan rolüne konsantre kalkıyormuş. Canlandıracağı karakterin kimliğine bürünüyor ve tüm gün ‘Olcay’ gibi davranıyormuş. (Filmi izleyenler ne demek istediğimi anlamıştır...)
Günlük hayatta meğer pek çekingen, pek şeker biriymiş.

Haberin Devamı

Ne uğraşayım orayla burayla yazayım Twitter’a firma gelsin ayağıma

Twitter’a sosyal medya diyoruz, güç diyoruz, etkili ses diyoruz. Kafamızdan geçen her şeyi 140 harfte anlatıyoruz, derdimize derman, sıkıntımıza çare, dedikodumuza alkışçı, mutluluğumuza ortak buluyor; başka hayatlara da röntgenci oluyoruz. İşin özü, canımızın istediğini yazıyor çiziyoruz... Peki hakikaten bunların bir faydasını görüyor muyuz?
Zaman zaman evet.
Van depremindeki örgütlenme mesela... Hızlı yardımlaşma, şirketleri atağa geçirme açısından çok etkili oldu Twitter.
Önceki gün gazetede gördüm ki sunucu Vatan Şaşmaz sayfasına, “Sevgili operatörüm sizi defalarca aramama rağmen, sorunum ne giderildi ne de geri dönüldü. Artık evimin banyosunda değil oturma odasında konuşmak istiyorum!” yazmış. Hemen mevzuya konu olan telekomünikasyon şirketi Şaşmaz’ın Acarkent’teki evinin yanına bir baz istasyonu kurulması için harekete geçmiş.
Merak ettim, Şaşmaz’ın ‘ünlü’ kontenjanından böyle bir ayrıcalığı mı var yoksa herkes büyük firmalarla sıkıntısını tüketici şikayet mercileri yerine Twitter’da hızlıca çözümleyebiliyor mu?
Twitter’ıma, “Hiç büyük bir firma şikâyetini buradan duyurup sonuç alan oldu mu” yazdım, yağmur gibi cevap yağdı.  Evet, olmuş hem de pek çok kişiye. Büyük firmalar isimlerinin geçtiği tweet’leri takip ettiriyor, sorunu hemen çözüyormuş. Başı çeken firmalar da Turkcell, Digitürk, Akbank, Garanti, Vestel, TT NET...  (Gerçi haklarında çok şikâyet var Digitürk ve TT Net’in, ne kadarını çözebiliyorlar onu bilmiyorum.)

Haberin Devamı

BENİ BOŞVERİN ŞİMDİ ASIL SİZİN DERDİNİZ NE

Pek tabii tüketici hakları dernekleri var başvuruda bulunabileceğiniz. Bir ara şikâyet hatları vardı, onlar kaldırıldı. Bilinmeyen numaralar servisininin verdiği tüketici şikayet hattının (212) 461 42 00 No’lu telefonunu kimse açmadı, mesaj kutusuna düştü sonra da “Mesaj kutumuz doludur” deyip görüşme kendini imha etti. Tüketiciler Derneği’nin Bakırköy Şubesi’ni aradım. O kadar tatsız geliyordu ki telefona yanıt veren hanımın sesi, tüketici şikâyeti için aramış olsam, “Aman beni bırakın şimdi, sizin ne sıkıntınız var” diye sorardım! Kendimi tanıttım, bir sorunum olsa beni gerekli yere yönlendireceğini söyledi. Ne bu numaralar tutulur akılda ne de prosedürler!
O yüzden anladım ki, büyük firmalara sesinizi duyurmanın en hızlı ve etkili yeri Twitter.sikayetvar.com gibi bazı adresler de sizi bilgilendiriyor haberiniz olsun...

Yazarın Tüm Yazıları