Devletin siyasi askeri yapısı

ANNAN planına göre ‘‘Federal Devlet’’in yetkileri sınırlı. Dış ilişkiler, AB ile ilişkiler, Merkez Bankası işlevi, su kaynaklarının yönetimi, ulaştırma, kıta sahanlığı, terör ve organize suçlarla mücadele gibi alanları kapsıyor.

Federal Parlamento, Mebuslar Meclisi'nden ve Senato'dan oluşacak. 48 üyelik Senato'da her ‘‘Kurucu Devlet’’ten (KD) eşit sayıda üye bulunacak. KD'lerin her biri 24 senatör seçecekler. Yine 48 üyeli Mebuslar Meclisi için seçimler nüfus oranına göre yapılacak, ancak Türk Kurucu Devleti'nin (TKD) mebus sayısı toplam sayının dörtte birinden az olmayacak. Karar alınabilmesi için her iki meclisin de olumlu oyu gerekli. Senato'da her iki KD senatörlerinin en aşağı dörtte birinin çoğunluğa katılması şart. Uluslararası antlaşmaların onaylanması, Başkanlık Konseyi seçimleri, hava sahası ve karasuları gibi önemli konularda her KD'den beşte iki oranında katılım lazım.

İSVİÇRE MODELİ

Başkanlık Konseyi'nin yapılandırılmasında İsviçre modeli esas alınmış. Konseyin 6 üyesi parlamento tarafından seçilecek. Her üye bir bakanlığın sorumluluğunu üstlenecek. Başkan ve başkan yardımcılığı 10 ayda bir üyeler arasında rotasyona tabi olacak. Başkan, görevi sürecince devlet başkanlığını temsil edecek. Konseyin en aşağı iki üyesi Türk olacak. Kararlarda oydaşma (fikir birliği) aranacak, oydaşma olmazsa oylama yapılacak. Karar alınabilmesi için çoğunluğa en aşağı bir Türk üyenin katılması gerekecek. Başkan ve başkan yardımcısı aynı KD'den olamayacak.

ADA SİLAHSIZLANACAK

Annan planında güvenlik sorunları birkaç açıdan ele alınıyor. Bir kere Ada silahsızlandırılacak. Kıbrıs'a silah satışı, ihracat ve ithalatı yasaklanacak. Paramiliter kuruluşlara izin verilmeyecek. Askeri eğitim men edilecek. 1960 Garanti Antlaşması yürürlükte kalmaya devam edecek, Antlaşma ‘‘Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’’nin (BKC) toprak bütünlüğü, güvenliği ve anayasası yanında KD'lerin toprak bütünlüğünü, güvenliğini ve anayasalarını teminat altına alacak.

ALTIŞAR BİN ASKER

1960 İttifak Antlaşması da muhafaza ediliyor. Kuzey'de 6 bin Türk, Güney'de eşit sayıda Yunan askeri konuşlandırılacak. Bu kuvvetler Türkiye AB üyesi olunca, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs aralarında aksine bir anlaşmaya varmadıkları takdirde, geri çekilecekler. Bu sonuncu noktaya bildiğim kadarı Türkiye'nin itirazı var. Ankara, Türkiye AB üyesi olduktan sonra dahi kuvvetlerin Ada'da kalmasını istiyor. Her üç ülke de AB üyesi olacağına göre pek anlaşılır bir tutum değil. Kuvvetlerin çekilmesi ile Türkiye'nin AB üyeliği arasında bir bağlantı kurulması aslında küçümsenmeyecek lehte bir politik koz. Kaldı ki, kuvvetler çekilse bile Garanti ve İttifak Antlaşmaları devam edecek. Bir müdahale gerekirse Türkiye kesin bir coğrafi avantajdan yararlanacak.

TATBİKAT BİLE DÜŞÜNÜLDÜ

Türk ve Yunan kuvvetlerinin konumları, hareketleri ve silahları konusunda bazı kısıtlamalar ve kontroller öngörülmesi de KKTC ve Ankara'yı rahatsız ediyor. BM temsilcileri ise bu önlemlerin iki kuvvet arasında çatışma olasılıklarını azaltmak ve kuvvet kaydırmalarının hassas bölgelerde endişe yaratmasına engel olmak amacıyla düşünüldüğünü belirtiyorlar. Güvenlikle ilgili bir noktaya daha işaret etmek gerekir. Türkiye, AB'ye girinceye kadar, her iki kurucu devlet ve Türkiye ile Yunanistan'ın onayı olmadan uluslararası askeri operasyonlar için Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti (BKC) toprakları kullanılamayacak.

YARIN: GENEL DEĞERLENDİRME
Yazarın Tüm Yazıları