BİR filmi çekmeyi üstlenen, hem oyuncu hem yönetmen olursa ortaya bambaşka bir proje çıkar.
Gençlerbirliği-Galatasaray maçı da böyle bir film gibiydi. Bazı sahneler kötü, bazı sahnelerse alkışlanacak cinstendi. Kimdi bu yönetmen ve oyuncu? Tabii ki Lincoln. Film başta kötüydü, sonra akışı mükemmele dönüştü. Lincoln, bütün hünerini kullanarak soğuk bir havada oynadığı oyunla herkesi ısıttı. Adam futbolcu. İstediği zaman istediği şekilde ritmi ayarlıyor, oyuna düşünce zenginliği katıyor, takım arkadaşlarını harekete geçiriyor.
Lincoln olmayacak yerlerde sahne aldı. Her golde kendi sanatını gösterdi. Kimine "Buyurun" dedi, kimine de "Siz bu rolü yapamazsınız" dedi ve kendi üstlenerek işi bitirdi. Uyuyan seyirciyi uyandırdı. Böyle zihni, futbol topu ile raks eden kişiler enerjisini herkese verir. Lincoln son dönemde bir de kaptanlık sorumluluğu üstlendi. Yükü ağır, ama daha da iyi işler yapmaya başladı.
Michael Skibbe, Galatasaray’ın orta alanda iki Mehmetçiğe (Mehmet Güven ve Mehmet Topal) görev verdi. Onlardan savaşmalarını, top kazanmalarını, rakip hücumları kesmelerini, alanı daraltmalarını istedi. İkisi de görevlerini ellerinden geldiğince yerine getirdi.
İlk yarıda iş bitti
Hücumda Baros ve Nonda’yı ve arkasına da Lincoln’ü serbest bırakıp, "Sen ne istersen yap" diyerek ekibini sahaya sürmüştü Skibbe. Kanatlar kötüydü, ama zaman zaman Arda, sağ kanadın devamlı çalışmamasından rahatsız olmuştu. Dakikalar ilerledikçe ve yenilen golün ardından harekete geçti. Galatasaray bu zayıf tarafını yok edince, oyunun hakimi oldu. G.Birliği öne geçtikten sonra oyunu üstün götürebilirdi. Ama unuttuğu biri vardı; Lincoln. Brezilyalı yıldız yine sahneye çıktı ve hem attı hem de gol atırırıp Ankara’nın köklü kulübünün hayallerini yıktı.
Galatasaray ilk 45 dakikada 3-1’lik skoru yakaladı ve tamam iş bitti dedi. Bu arada Gençlerbirliği sık sık Galatasaray kalesinde oldu, ama kaleci De Sanctis engelini aşamadı.Sahada fazla gözükmeyen Nonda’yı oyundan alan Skibbe, Aydın’ı sahaya sürdü. Biraz rahatladı.
Galatasaray ikinci Ankara seferini de hasarsız geçti. Bunda Başkent’e maçtan iki gün önce gelerek ortama alışmasının da katkısı olduğunu düşünüyorum.