Her sezon başında belirli, belirsiz, orta yaşlı oyuncuları almak için çuval dolu para harcıyorlar...
Hemen bugünü kurtaralım sevdaları onları yarı yolda bırakıyor.
Ara transfer döneminde de “Şans topu” gibi oyuncu arayıp duruyorlar, yine gereksiz paralar dağıtılıyor.
Şimdi bakıyoruz Fenerbahçe’de futbolcu yaşları tavan yapmaya başladı.
Yolun ortasında Ersun Yanal, kadro var ama yaşlı.
Ersun hoca süper lig yolunda Kondisyon yetmezliğinden şikayet ediyor. Çünkü yükleme yapmaya korkuyor, bir çok oyuncuda ağır bir idman sonrasında sakatlığın ortaya çıkacağını biliyor. Yani yukarı tükürse bıyık, aşağı tükür sakal.Transfer politikasında yıllar sonra uykudan ilk uyanan Galatasaray oldu. Bunun mimarı da gelecek için hiçbir kuşkusu olmayan, takımı hedefe gitmezse yolcu olurum korkusu düşünmeyen Mancini, tam 9 genç oyuncuyu kadrosuna kattı…
Her sezon başında belirli, belirsiz, orta yaşlı oyuncuları almak için çuval dolu para harcıyorlar...
Hürriyet'in deneyimli spor yazarı İlhan Söyler, 50 yıllık futbolculuk ve gazetecilik kariyeri boyunca yaptığı önemli röportaj ve hatıraları bundan böyle siz değerli okuyucularla paylaşacak.
İşte onlardan bir tanesi...
Galatasaray muhabiri olarak sezon başlarında kamplarda görev alıyordum. Tarih 7 Temmuz 2005; Hollanda'da kamp süresi başlamıştı. Günlerimiz haber yazmak ve röportajlarla geçiyordu. O gün de Hakan Şükür ile bir söyleşi yapacaktım. Hakan Şükür’ü futbola bakış açısını, yaşam tarzını her şeyiyle anlatıyordu. O zamanlarda Hakan Şükür’ün, Fethullah Gülen hocaya yakınlığını herkes biliyor ama kimse bunu açığa vuramıyordu.
Hakan Şükür denilince kafaları karıştıran bir soruyu sormak için bekledim ve Nur Tarikatı’nın lider Fetullah Gülen ile olan yakınlığını sordum.
Trabzonspor beklemediği darbeyi Akhisar karşısında aldı. Rize’de Razı Çalımbay takımına veda etti. Lig'de 'olmaz olmaz' diyenler olurla karşılaştılar.
Bazı takımlar vitrine çıkarken Kasımpaşa düşüşe geçti. Kimileri takım olarak sahada görünmediler. Bazı oyuncular da kendilerini göstermeye başladılar.
Bakalım bu hafta futbolun renklileri ve renksizleri kimler?
RENKLİLERGöhan Töre (Beşiktaş): Hızlı bir çıkışa geçti. Futbol topuna daha fazla hükmetmeye başladı, rakip defansların korkulu rüyası oldu. Gaziantep’te arkadaşlarına gol kapılarını açarak takımını rahatlattı.
Oğuzhan (Beşiktaş): Fernandes ile orta sahayı ortaklaşa kullandıkları zaman istediğini veremeyen Oğuzhan, bu kez partneri olmadığı için o alanda daha rahat ve nefis top kullanımları yaptı. Hatasız oynadı.
Ancak hangi maç olursa olsun her oyunun değişmeyeni bir unsuru vardır, o da pastır... Bu temel verinin dışında şunlara bakılır:
- 1-Oyuncunun tekniği iyi mi?
- 2-Pas kalitesi nasıl?
- 3-Zamanlaması doğru mu?
- 4-Topu saklama mezihiyeti var mı?
Galatasaraylı futbolcular dün akşam bu saydığım temel işlevleri yerine getirdiler mi?
Herkes gol bölgesine 5,10 pas yaparak gider, Galatasaray ise bu işi üç pasla yaptı.
Amatör takım oyuncuları, tek tek gelip kendilerini gösterirdi. Dün Tokat’taki Galatasaray da bana o günleri hatırlattı. Ara transferde kadroya katılan genç yetenekler, vitrine çıkıyordu. Takımda 4 kişi harici kimse birbirini tanımıyordu! Gençler için bu şartlar zorluydu.
Bu gençleri tek tek ele almak gerekirse, öne çıkan isim Veysel Sarı’ydı. Mancini ona libero görevi verdi. Bu oyuncuyu nereye koysanız oynar. Defansın sağında, orta alanda, hücum bölgesinde... Dün de bunu ispatladı.
HAJROVIC ETKiSi
YENİLERİ kısa kısa değerlendirecek olursak...
BURDISSO: Kademe yapmayı çok iyi biliyor. Kanat oyuncularını da taç çizgisinde sıkıştırıp hareket alanlarını daraltıyor.
Telles: Takımda sol ayaklı oyuncular fazlalaştı. Telles de bunlardan biri. Emre Çolak’ın topu bu oyuncunun koşu yoluna atması Telles’in güzel ortalar yapmasını sağladı.
Lucas: Boyu kısa ama fiziği sapasağlam. Oyunun birinci bölümünde hemen göze battı. Daha sonra yorulduğunu gözledim. Ayağına kramp girmiş olacak ki oyuna devam edemedi.
Beşiktaş, maçın ilk bölümünde rüzgarı arkasına aldı tek farkla devreyi kapattı. Kartal ikinci yarıda bulduğu gollerle farkı 3'e çıkardı. Tecrübeli hoca Bilic nasıl olsa iş tamam dedi, takımda değişikliğe gitti fakat, rüzgar ters etmeye başladı. Biraz daha zaman olsaydı, açık farkla götürdüğü maçı hiç yoktan tehlikeye atacaktı.
Haftanın heyecan verenleri, vermeyenlerini sizin için derledim...
İşte haftanın renklileri
Sneijder(G.Saray): Futbol topuna öyle güzel hükmetti ki, top bile mutlu oldu. Vuruş şekli, gidiş şekli, uzmanlık alanına girmişti. Her futbolcu zaman ayarını kolay kolay tespit edemez. Sneijder bunların hepsini yaptı, almak istediğini de aldı.
Melo(G.Saray): Hani otobanlarda bir oraya, bir buraya raks edip duran bazı kullanıcılar olur ya, Melo’da sahanın içinde öyleydi. Heyecan var, hırs var, kazanma duygusu var... Bana göre saha Melo'ya küçük geldi.
Sabri(G.Saray): Bir şarkı varya "Ufacıksın, tefeciksin sen de bir başkalık vardır" sözleri gibi sol kanatta oynar mı oynarım diyen bir oyuncu oldu çıktı Sabri. Şarap gibi eskidikçe daha tatlı oluyor.
Gökhan (Beşiktaş): Futbol topuna sevgili gibi sarılmayı bilen bir oyuncu. Sürekli onunla olmak istediği zaman sevgiliye ihanet ediyor. Baktı ki böyle gitmiyor, biraz uzak kalınca daha iyi oynamaya çalışıyor. Erciyesspor karşısında oynadığı futbolla işte buyum dedi. Hünerini rakip alanın içlerinde kullandığı zaman, doğru yolda. Uzak kaldığı süre içinde arkadaşları ile paylaşmayı öğrenmiş. Attığı gol, Fernandes’e verdiği gollük pas bunun kanıtı.
Oğuzhan (Beşiktaş):
Zirvedeki puan farkı, 6 golle 7’ye indirildi. Arena’da diri bir Bursaspor bekleyen Aslan bile, Timsah’ı bu kadar rahat avlayacağını düşleyemezdi herhalde... Taraftarının da desteğini arkasına alan zirve takipçisi, Seyrantepe’de Daum’un öğrencilerinin üzerine şimşek gibi gidiyordu. Gol attıkça, daha fazlasını istiyor, durmak bilmiyordu.
Peki Galatasaray, ligin etkili ekiplerinden Bursaspor’u nasıl çökertti? Şu üç etken farklı skora zemin hazırladı;
1- Mancini’nin talebelerinin Fenerbahçe’yi yakalama arzusu...
2- Zihinsel olarak kendilerini tamamen sahaya vermeleri, rakibin zaaflarını bilmeleri...
3- Özgüven ve yüksek konsantrasyonla Bursa’yı psikolojik açıdan da çökertme istekleri...
ÜÇ AKTÖR ZİRVE YAPTI
Yabancı da olsa, yerli olsa bir çok teknik adam, önce günleri kazanmak istedi.
Ellerine verilen malzemelerin en iyisini kullanmak istedi.
Şampiyon, da yaptılar, ama gelecek için hiçbir ışık yakmadılar.
Şimdi bir çok takımda yerli malı oyuncu bulmak cımbızla çekmek gibi oldu.
Galatasaray UEFA kupasını kazanırken, takımın üçte ikisi yerli malı idi. Suat, Arif, Bülent, Okan, iki Hakan’lar Emre, Uğur gibi oyuncuların hepsi temelden çıkmıştı.
Ama hepsinin de rolleri üst düzeyde olmuştu. Ondan sonra birçok çalıştırıcı, oyuncu olsun da nasıl olursa olsun felsefe içinde oldular…
Ne paralar harcandı
Galatasaray geçtiğimiz sezonda flaş isimleri aldı, meyvesini de yiyorlar...