İbrahim Edhem Paşa

İbrahim Edhem Paşa, Avrupa’ya ilk giden, gönderilen gençlerden değil, çocuklardandır. Ciddi bir biçimde Fransa’nın yüksek okullarında ve üniversitede bir meslek edinmiştir; maden mühendisliği ve jeoloji. Doğu ve Batı bilgilerini bünyesinde birleştiren, Doğu-Batı dillerini iyi bilen ilginç kişilikli bir sadrazamdır.

Haberin Devamı

Türk Tarih Kurumu’nun son zamanlarda yayın tarama politikasını geliştirdiği bir gerçektir. Son sene çıkan eserler içinde dahi iki kitap var ki Türkiye’deki tarihçi çevrelerin veya tarihi ticaret haline getirenlerin hiçbirinin yayınlamayı düşünemeyeceği tezlerdir.

Bunlardan birincisi Dr. Salih Erol’un “İbrahim Edhem Paşa (19. Yüzyıl Osmanlı Devlet Adamlarından)” başlıklı biyografi çalışmasıdır. İbrahim Edhem Paşa Tanzimat devrinin bütünü boyunca uzun bir yaşama sahiptir. Bu bütünden kastım sadece Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz, Sultan Murad devirleri değil, Sultan II. Abdülhamid’in de bir devrini ele almasıdır. İlginç tesadüf, Avrupa’ya ilk giden, gönderilen gençlerden değil, çocuklardandır. Hepsinin çok muvaffak olduğu söylenemez ama Edhem Paşa zekâsı ve çalışkanlığıyla sivrilmiş. Ciddi bir biçimde Fransa’nın yüksek okullarında (burası önemli) ve üniversitede bir meslek edinmiştir; maden mühendisliği ve jeoloji. Döndüğü an bu genç adamı Tanzimat Fermanı’nın ilanı bekliyor. Derhal hami olan Hüsrev Paşa tarafından devletin önemli hizmetlerine sokuluyor. Fazlasıyla hak ettiği malum.

İbrahim Edhem Paşa

Haberin Devamı

DOĞU-BATI DİLLERİNE HÂKİM

Hüsrev Paşa’yı anlamak için Halil İnalcık Hoca’nın ansiklopedi maddesini okumak zorundayız. Sakız İsyanı’nın ki Yunan ayaklanmasında Yanya ve diğer bölgelerdeki Müslümanlara karşı yürütülen katliamın çok şiddetli bir rövanşıdır; öksüz-yetim kalan birçok çocuk gibi Edhem’in de Hüsrev Paşa tarafından evlat edinildiği anlaşılıyor. Hayatının ilk döneminde karanlık bir başlangıç, ortasında ve sonunda gördüğü yardım ve edindiği bilgiler sayesinde Doğu ve Batı bilgilerini bünyesinde birleştiren, Doğu-Batı dillerini iyi bilen ilginç kişilikli bir sadrazam.

Yazarın büyük bir titizlikle İbrahim Edhem Paşa’nın aile kaynaklarından, yakınlardan başlayarak biyografiye ve arşivlerimize kadar indiği, dikkatli mukayeseler yaptığı göze çarpmaktadır. Edhem Paşa’nın biyografisi etrafındaki cemiyet ve kendisinin asil tutumu açıkça ortadadır. Sakızlı Rum çocuğu, Osmanlı reform çağının büyük adamlarından biri oldu ve bir önemli müzeci (Osman Hamdi Bey) ve onun kardeşi bilgin, araştırmalarıyla Arkeoloji Müzesi ve Topkapı’nın gerçek kurucusu Halil Edhem Bey de onun çocukları olarak yetişti.

Haberin Devamı

OKUNMASI GEREKEN BİR ESER

Bu çalışma için söylenecek tek söz var; İbnülemin Mahmud Kemal İnal gibi eskilerin tabiriyle mütefekkir ve mütebahhir, yani derya kadar bilgili ve o bilgileri edinebilecek konumdaki önemli tarihçimizden sonra Türk biyografi geleneğinde yer almaya layık bir eser. Eski tarihçiler liselerde öğretmendi. İnşallah Salih Erol da bu doktora teziyle başladığı yolda tarihçiler dünyamızda eserler vermeye devam eder.

İkincisi Hikmet Öksüz’ün “Amerikan Belgelerine Göre Fener Rum Patrikhanesi’nde 1. Athenagoras Dönemi (1949-1972)” adlı çalışmasıdır. Bu kitabı gelecek yazılarımızdan birinde ele alacağız.

NEW YORK TÜRKEVİ’NİN AÇILIŞI

Görünen o ki New York’taki Türkevi muhteşem bir yapı. ABD gibi bir yerde Türk lobisinin örgütlenmesi için sivil toplum kuruluşlarının ismi ve ara sıra ortaya çıkması fazla bir şey ifade etmez. Fiziki görünüm kazanmak gerekir. Bu bakımdan böyle bir yerin Manhattan’da yükselmesi takdire şayan.

İbrahim Edhem Paşa

Haberin Devamı

Lakin kurucu ve yapıcı şirketler “İçtaş İnşaat” ve Amerikalı inşaat şirketi, ortağı “Tishman”ın açılış için gazetelerdeki “Teşekkür” ilanına (26 Eylül Pazar) baktığınız zaman bazı şeylerin değişmediğini görüyorsunuz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve refikaları, Kıbrıs Cumhurbaşkanı, kabine üyelerimiz, Diyanet İşleri Başkanı, bakan yardımcıları, Birleşmiş Milletler nezdindeki büyükelçimiz ve Washington Büyükelçisi’ne teşekkürler sunuluyor. Açılış törenine protokolde katıldığı için Yunanistan lobisinin hücumlarına uğrayan, New York’taki Başpiskopos Elpidoforos cenablarına ise bu teşekkür listesinde yer yok.

Zihniyetler iki tarafta da değişmedikçe, hiç değilse görünüşteki tavırlara bir değişiklik getirilmedikçe bazı sorunların çözümü mümkün görünmüyor.

Haberin Devamı

KNİDOS

MUĞLA
ilinin, yani eski Menteşe sancağı ve beyliğinin antik dönemde Karya diye bildiğimiz bölgenin en önemli limanı. Karyalılar, Pers Harpleri sırasında önemli başkent olan Halikarnassos’un (Bodrum) etrafında bölgeyi idare eden Perslere yardım ettikleri için Helen koalisyonu tarafından lanetlendi ve genç kızlarının yeniden inşa edilen partenonda alınlıkların hamalı olması ve taşınması gibi alçaltıcı bir görevle aşağılandılar. İnsan figürlü sütunlara mimaride onun için karyatik deniyor.

Datça Yarımadası, Bodrum Yarımadası’nın güneyinde yer alır. Bizim gençliğimizde ikisinin arasını gün boyu dolaşman gerekirdi. Şimdi feribot bağlantısı kuruldu. Knidos, Datça’nın ucunda yer alan eski çağların ünlü limanı. Çatal şeklindeki burnun ucu iki liman yarattı. Bir tarafında Ege’nin serin sularında, öbür tarafında Akdeniz’in ılıman sularındasınız. Atlantik Okyanusu ile Akdeniz suyunun Cebelitarık’ta karışmaması gibi.

İbrahim Edhem Paşa

Haberin Devamı

Tarihte Stratos şehrinin geometrik planlamasının mucitlerinden ve ünlü Knidos Feneri’nin mimarı, Knidos Afroditi’ni yontan Praksiteles gibi adamların hepsi Knidos şehrindendir. Knidos, komşu Kos’ta (İstanköy) Hipokrat’ın ünlü tıp okulu yanında ona rakip bir bölümdü. Antik Dedekos, eski çağlarda Knidos, Kos, Prodos ve Halikarnassos ile birlikte “Hexapolis (Altı Şehir)” denen federasyonu oluşturuyordu.

NÜFUSU 40 BİNİ BULMUŞ

Bugün şehre gittiğinizde surların içinden girmeden evvel beş kilometre devam eden nekropolle (mezarla) karşılaşırsınız. Sadece mezar hırsızlarının değil, bilim dünyasının da ilgisini çekmiştir. 19. asırdan beri buradan bahsetmeyen bir seyahatname bulamazsınız. Çok önemli buluntular ortaya çıkıyor ve kazılar ilerledikçe de çıkmaya devam edecek. Limandan baktığınız zaman küçük tiyatroyu görürsünüz. Büyüğünden anlaşılan odur ki nüfus bir zamanlar 30-40 bini bulmuş. Eski dünyada tiyatronun oturak yeri nüfusu belirleyen en doğru kaynaktır. Bu 25 bin kişilik bir tiyatrodur. Yakın zamanlara kadar Iris Cornelia Love’ın kazdığı bu şehir arkeoloji dünyasına verimli bilgiler sunamadı. Artık kazı Türkiye arkeolojisine devredilmiştir.

Yarımadanın en ucundaki kum zambakları, tertemiz deniz ve batan güneşin yarattığı kızıllık ziyaretçileri davet ediyor. Kazılar Konya Üniversitesi Arkeolojisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ertekin M. Doksanaltı, Prof. Dr. Ramazan Özgen, Dr. İbrahim Karaoğlan ve ekiplerinin çalışmasıyla devam ediyor. Türkiye’de 12 ay devam eden kazılardan birisidir. Bir hayli ilginç şeyler bulundu ve çıkıyor. Tabiatı, Datça Yarımadası’nın en önemli yeri. Ziyaret bol ama bu gibi kazılara bakanlık desteği az. Kazı yerleri yurttaşlarımızın kurumlaşmış desteğini bekliyor. Ekim ayına girdiğimiz bu günlerde bir ay boyu nefis ılıman bir havada gezilecek yer.

Yazarın Tüm Yazıları