Paylaş
Müzayedede yer alan belgelere 27 Şubat Pazar günü saat 20.00’a kadar kurumun internet sitesinden pey verilebiliyor. Aynı gün saat 20.00 itibarıyla, canlı olarak müzayedenin finali yapılacak.
Müzayedede ağırlıklı olarak Milli Mücadele döneminin belge ve fotoğrafları yer alıyor.
Müzayedenin içeriği açıklandıktan sonra sosyal medyada bu tür belgelerin satılmaması, devlet arşivlerinde bulunması gerektiğini savunanlar çıktı. Hatta bu satışların yasaklanması gerektiğini söyleyenler...
Tartışmayı alevlendiren ise müzayedenin 116’ncı lotunu oluşturan 147 adet belge. 30 bin lira başlangıç fiyatıyla satışa çıkan belgelerde Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktasını oluşturan Sakarya Cephesi’ne ait yazışmalar yer alıyor.
İHBAR YERİNE İŞBİRLİĞİ YAPILMALI
Tarihçilerle sahafları karşı karşıya getiren bu satışa tepkiler gelince sahaf Bahtiyar İstekli, Twitter hesabından yaptığı açıklamada belgeleri bir eskicide bulup aldığını ve müzayedeye kendisinin koyduğunu açıkladı. Zamanında orada görev yapmış olan subaydan çıkma, kişiye özel bu belgelerde herhangi bir arşiv veya kurum kaydının, damgasının bulunmadığını belirterek amacının belgelerin ilgilisine ulaşması olduğunu söylüyor.
Bu tür belgelerin satışının yasaklanmasının onların gün yüzüne çıkmasına mani olacağını belirterek şunları yazıyor: “Bunlara el konulsun diye çağrı yapmak yerine resmi kurumların satın alması doğrultusunda hareket etmek gerekir. Tarihçilerimizin, sahafları ihbar etmek yerine onlarla birlikte çalışarak tarihimize çok daha fazla katkıları olacağını düşündüğümü belirtmekle yetineceğim.”
Türkiye’nin önde gelen koleksiyonerlerinden, araştırmacı yazar Prof. Dr. Haluk Oral tam da bu konunun altını çiziyor: “Pek çok belgenin kalorifer kazanında yanmaktan ya da SEKA’ya gönderilmekten sahaflar sayesinde kurtulduğuna şahit oldum. Bu belgeleri mezattan alanlar da hep değerini bilen meraklı ve araştırmacılardır.”
MİLLİ MÜCADELE’NİN GENEL RESMİNİ ORTAYA KOYUYOR
SATIŞA sunulan dosya, Sakarya Savaşı’nda Selahattin Adil Paşa kumandasında olan 2. Grup’ta yer alan 9. Tümen’e bağlı 26. Alay’a ait 100’den fazla muhaberattan oluşuyor. Bunlardan bir kısmı 9. Tümen Komutanı Mehmet Sıtkı Bey’in Alay’a göndermiş olduğu emir ve direktiflerden, geri kalan kısmı da 26. Alay Komutanı Recep Bey’in kumanda ettiği taburlara yazdığı emirlerin yanında bu tabur ve birliklerden alaya gönderilen çeşitli rapor, durum tespiti ve istekleri içeriyor.
Dosyada bulunan dokümanlar 12 Ağustos 1921 ile 16 Eylül 1921 tarihleri arasında Sakarya Savaşı boyunca cereyan eden yazışmalar. Bu belgeler düşmanın faaliyetleri ve teşebbüsleri, hücumları, karşı taarruzlar, asker firarları, taburların mevcut listeleri, verilen kayıplar (şehit, yaralı, esir, kayıp olarak veya mühimmat) askere verilen yiyecek-içecek listeleri, düşmana verdirilen kayıplar, kaybedilen veya kazanılan siperler, mevzi-konum bildirimleri vesaire gibi konularla savaş ortamını canlandırmakta. Dokümanlarda Kurtuluş Savaşı’nın ne gibi şartlarda verildiğini, asker-komutan ilişkilerini ve psikolojisini, sahip olunan imkân ve imkânsızlıkları, hangi saiklerle hareket edildiğini izlemek mümkün. Belgeler, Milli Mücadele’nin önemli bir dönüm noktası olan Sakarya Savaşı boyunca bir alayın hareketlerinde ve faaliyetlerinde Milli Mücadele’nin genel resmini ortaya koyması bakımından önem taşıyor.
PROF. DR. MESUT UYAR (ASKERİ TARİHÇİ): CADI AVINA GEREK YOK
SOSYAL medya üzerinden yürütülen tartışmaya katılan Antalya Bilim Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı, askeri tarih uzmanı Prof. Dr. Mesut Uyar, sahafların önemli bir işlevi yerine getirdiğini belirterek şunları yazdı:
“Öncelikle devlet evrakı genellikle tek suret çıkmaz. Her evrakın dosya sureti olduğu gibi alt kademelere indikçe çoğaltıldığından kopya sayısı artar. Çok gizli evrakların bile tek kopyası olmaz. Ayrıca bazı evrak doğrudan kişilere yazılır ve onlarda kalır. Bir de kullanıcıların alışkanlıkları hesaba katılmalıdır. Osmanlı, son dönemde subaylar yaptıkları ve yapmadıkları konusunda sık sık yargılandıkları için önemli evrak ve kayıtların bir suretini kendilerine ayırmıştır. Aynı âdet yakın zamana kadar ordumuzda devam etmekteydi ve bir de ismi vardı: ‘Sorumluluktan kurtulma dosyası’. Yani devlet evrakı sadece devlet kurumlarında bulunmaz, şahıslarda da bulunur. Şahıslar ölünce bunlar ailelerine kaldı. Bilinçli aileler bunları kendileri yayınladı veya tarihçilere verdi. Bilinçsiz aileler ise ya satar ya da daha kötüsü çöpe atar. İste bu aşamada devreye sahaflar girer ve bu malzemeye sahip çıkarlar. Devletimiz bu konuda genelde ilgisizdir. Ancak iş çok ayyuka çıkacak ki devreye girsin. Ben sahaflardan çok malzeme buldum ve bir kısmını yayımladım. Sahaflar işlerini yapıyor. Cadı avına gerek yok. Eğer yaptıkları kötülenirse mezat dışına atılırsa soruna çözüm bulunmayacak tam tersine işler gizlice yapılacak. Ben kaç kez devlet kuruluşları ile sahaflar arası aracılık yapıp önemli evrakları arşivlere kazandırmaya çalıştım. Çok azında başarılı oldum. Tekrar belirteyim, sahaflar önemli bir işlevi yerine getiriyor.”
CUMHURİYET’İN İLANININ AFİŞİ DE VAR
MÜZAYEDEDE Cumhuriyet’in ilanının afişi de yer alıyor. “Hükümetimiz Cumhuriyet oldu, Münci-i Azam Gazi Paşamız Reisi Cumhur intihap edildi. Vatanımızın her tarafında toplar atılıyor, şenlikler yapılıyor. Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti” ibareleri ile başlayan Sivas Baskısı, kıymeti 100 para olan afiş (Bilinen Tek Örnek) 40x29 santimetre ebadında. Açılış Fiyatı: 1.000 TL
Müzayedede Milli Mücadele döneminde ve sonrasında çekilmiş pek çok fotoğraf da yer alıyor. Silah üretimine katkıda bulunan çocukları gösteren fotoğraf da bunlardan biri ve bin lira açılış fiyatıyla satışa konmuş.
Paylaş