Paylaş
Görüşler muhtelif. Tacizin gölgesi, eserin üzerine bir kez düştü mü kolay kolay silinmeyeceğini savunan da var, ikisini ayrı değerlendirmek gerektiğini söyleyen de.
Böyle bir tartışma en son 2018 yılında Şili’de yaşanmıştı. Üstelik bir ulusal kahraman olarak kabul edilen, Latin Amerikalıların hayat mücadelelerini kaydeden şiirleriyle olduğu kadar, kendi hayatıyla diktatörlüğe karşı bir direniş sembolü olarak da edebiyat tarihinin önemli isimleri arasında sayılan Pablo Neruda için.
Ünlü şairin adı Şili’nin Santiago Havaalanı’na verilmek istenince, insan hakları savunucuları ve aktivistler bu karara itiraz etmişti. İtirazın nedeni de Neruda’nın anılarında bir hizmetçiye tecavüz ettiğini yazmasıydı. Aktivistler Nobel Edebiyat Ödüllü Pablo Neruda’nın itibar ve saygınlığının Şili’de açık açık tartışılmasına neden olmuşlardı.
SANATÇI OLMASI TECAVÜZCÜ OLMAKTAN MUAF TUTAR MI?
Bu durumu, o dönem haber yapan The Guardian “Sanatçı olması onu tecavüzcü olmaktan muaf tutar mı?” sorusunu gündeme getirmişti.
Pablo Neruda anılarında, 1929’da konsolosluk görevinde bulunduğu Seylan’da bir temizlik görevlisine tecavüz ettiğini detaylarıyla anlatmıştı. Kadının kendini ısrarla reddettiğini belirten Neruda, en nihayetinde temizlikçiyi ‘belinden sıkıca kavradığını’ ve yatak odasına sürüklediğini yazıyor. “Münasebetimiz, bir adamla bir heykelin karşılaşması gibiydi. Sonuna kadar gözleri faltaşı gibi açıktı, tamamen tepkisizdi. Beni adam yerine koymuyordu, ki haklıydı.”
Gazetenin haberine göre Neruda’nın anıları 40 yılı aşkın bir süre önce yayımlanmış olsa da tecavüzü anlatan pasaj ancak son yıllarda tartışma konusu olmaya başlamıştı. Konu hakkında görüş bildiren aktivist Karen Vergara Sánchez, şöyle demişti: “Neruda’nın etrafına çekilen gizem perdesini yeni yeni aralamaya başladık, çünkü tecavüz kültürünü daha yeni sorgulamaya başladık.” Sánchez “Şimdi durup dururken havaalanının adını değiştirmek için hiçbir neden yok. Üstelik bunu, kadınlar tacizcileri ifşa etme cesaretini daha yeni göstermeye başlamışken yapıyorlar” diye devam etmişti.
ALLENDE: KİŞİLİĞİNİN BAZI KISIMLARINDAN İĞRENİYORUM
Latin Amerika’nın yaşayan en önemli yazarlarından Isabel Allende ise görüşlerini şöyle açıklıyordu: “Şili’deki pek çok genç feminist gibi, ben de Neruda’nın hayatının ve kişiliğinin bazı kısımlarından iğreniyorum. Ne var ki, edebiyatını yok sayamayız. Çok az insan -hele ki güçlü ve nüfuz sahibi çok az erkek- saygınca davranıyor. Ne yazık ki, Neruda da kusurları olan bir insandı, az çok hepimizin olduğu gibi, ama ‘Canto General’ (Evrensel Şarkı) hâlâ bir başyapıttır.”
Gabriel García Márquez’in “20’nci yüzyılın en büyük şairi” dediği Neruda, şairliğinin yanı sıra önemli bir siyasi aktivistti. İspanya’daki iç savaş sırasında binlerce cumhuriyetçi mültecinin Şili’ye gitmesine yardım etti.
Solcu Salvador Allende hükümeti döneminde Fransa’ya büyükelçi olarak atanan şair, Augusto Pinochet’nin darbesinden kısa süre sonra şüpheli bir şekilde öldü.
ÖDÜLDEN ADINI SİLDİLER
YAZAR Hasan Ali Toptaş’ın hakkındaki taciz ifşalarından hemen sonra “Ben yapmadım, Miki yaptı” anlamına gelebilecek şekilde suçu ‘eril faillik’e yükleme çabası ve daha sonra da karşı saldırıya geçerek ‘kadının beyanını esas almanın’ kendisini nasıl mağdur ettiğini öne sürmesi, kamuoyunu pek tatmin etmedi. Bu açıklamaları yeterli görmeyen kurumlardan biri de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti oldu. TGC dün yaptığı bir açıklama ile Hasan Ali Toptaş’a 2013 yılında verilen Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nün iptal edildiğini duyurdu.
İptal gerekçesi de şöyle açıklandı: “Kadınlar çalışma yaşamının her kademesinde başarıyla yer almaktadır. Karşılarındaki en önemli engellerden birinin işin zorluğu değil, iş hayatında karşılaştıkları cinsel tacizler olduğu ortadadır ve bunun her gün birçok örneği kamuoyuna yansımaktadır.
Kadınlara, erkeklere, çocuklara yönelik şiddet, cinsel içerikli, bedensel, sözlü saldırı ve bezdiri içeren her türlü davranış taciz ve suçtur.
Günümüzde yasal düzenlemelerle engellenmeye çalışılan cinsel tacize karşı toplumun her bireyi ve kurumu karşı çıkmakla sorumludur.
TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu bu konuda yıllardır bir çalışma yürütmektedir. Hazırlanan Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu ile hem kadın habercilerin yaşadıkları sorunlar gündeme taşınmış, hem de kadın haberlerinin nasıl hazırlanması ve medyada nasıl yer alması gerektiği ile ilgili ilkeler ortaya konulmuştur.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, son günlerde edebiyat alanında gündeme gelen bazı yazarların isimlerinin geçtiği cinsel taciz iddialarını gündemine alarak değerlendirmiştir. Bu yazarlardan biri olan Hasan Ali Toptaş 2013 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü almıştı.
Hasan Ali Toptaş’ın kamuoyuna yaptığı açıklamalar da dikkate alınarak konu değerlendirilmiştir. Yönetim Kurulu TGC internet sitesindeki 2013 TGC Sedat Simavi Ödülleri’ni kazananlar listesinden Hasan Ali Toptaş’ın adının kaldırılarak verilen Edebiyat Ödülü’nün iptal edilmesine karar vermiştir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak her türlü şiddet ve tacizin karşısında olduğumuzu bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunarız.”
Daha önce de Hasan Ali Toptaş’a verileceği duyurulan Mersin Kenti Edebiyat Ödülü de Mersin Ticaret ve Sanayi Odası tarafından iptal edilmişti.
Paylaş