Mehmed Âkif’in yanmaktan kurtulan Kuran-ı Kerim meali

MİLLİ şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’un 1936’da yaklaşık 10 yıl kaldığı Mısır’dan hastalığı nedeniyle Türkiye’ye dönerken dostu ve sırdaşı Müderris İhsan Efendi’ye eğer vefat ederse yakılması vasiyetiyle bıraktığı Kuran Tercümesinin yer aldığı defterlerin imhası yeniden gündeme geldi.

Haberin Devamı

Bu vasiyeti henüz 17 yaşında bir üniversite talebesiyken babasının öğrencileri ve dostları ile birlikte yerine getiren Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Âkif’ten kalan diğer evrakı derleyip kitaplaştırdı.

Dr. Fatma M. Şen ile birlikte hazırladıkları ‘Âkif’ten Emanetler’ kitabında diğer malzemelerin arasına karıştığı için yıllardır fark edilmeyen Mehmed Âkif’in Kuran-ı Kerim mealinin ilk müsvedde defteri de yer alıyor.

Kitapta ayrıca Âkif’e yazılmış ve şimdiye kadar hiç yayımlanmamış mektuplar, kendi el yazısıyla İstiklal Marşı’nın bir kopyası, Safahat’ın yedinci kitabı olan ‘Gölgeler’in Mehmed Âkif’in el yazısıyla yazdığı defterler ile müsveddeleri de ilk kez gün ışığına çıkıyor.

Mehmed Âkif’in yanmaktan kurtulan Kuran-ı Kerim meali

Haberin Devamı

İHSAN EFENDİ’NİN KİTAPLARININ ARASINDAN ÇIKTI

‘Âkif’ten Emanetler’ kitabında ilk kez yayımlanan Mehmed Âkif’in Kuran-ı Kerim meali defteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Yozgat Bozok Üniversitesi’ne bağışladığı babasına ait kitapların arasından çıkmış. İhsanoğlu defterin yıllar sonra keşfini ve özelliklerini şöyle anlatıyor:

Kahire’den İstanbul’a, oradan Ankara’ya, tekrar İstanbul’a taşındıktan, yurtdışında Exeter, Münih ve Cidde’de yıllarca vatandan uzak kaldıktan sonra Yozgat Bozok Üniversitesi’ne bağışladığım babama ve bana ait kitapları düzenlerken beklenmedik yerden çıkan Âkif’e ait bu tarihî yadigâr, inşallah bu konudaki yanlış değerlendirmelerin düzeltilmesine ve tartışmaların doğru bir mecrada yürütülmesine yol açar. İhlas ve takva ile Allah rızasına nail olma dışında emeli olmayanların adları, herhangi bir istismar şaibesinin dışında ilelebet muazzez ve mükerrem kalır.

Mehmed Âkif’in yanmaktan kurtulan Kuran-ı Kerim meali

Mehmed Âkif’in Mısır’dan ayrılmadan önce Yozgatlı İhsan Efendi’ye emanet ettiği evrak arasında bulunan bu müsvedde defterin solmuş eflatun renkli karton kapağına yapıştırılmış etiketine biri siyah mürekkeple diğeri kurşun kalemle şunlar yazılmıştır:

Haberin Devamı

Müsvedde Defteridir (2 defa)/1

1-1-120-Mehmed Emin (2 defa)

Çizgisiz açık kahverengi yapraklı defterin boyutları 234x144 mm’dir.

İkinci sayfadan itibaren sayfa numaraları verilmeye başlanmış olup defterde numara verilmiş toplam yetmiş üç sayfa vardır. Sayfalardan bazıları yıpranmış olup bazılarında son satırlar silinmiştir. Metin siyah mürekkeple ve rik’a ile yazılmıştır. Âkif Bey’in el yazısıdır ve baş kısımda daha çok fakat sonra azalan tashihler mevcuttur. İki türlü tashih vardır: Birincisi metnin yazıldığı kalemle ve ibarelerin üzeri çizilip yenisinin yazılması suretiyle yapılmıştır. İkincisi ise kurşun kalemle taslak hâlinde satırın üzerine kaydedilmiştir. Defterin iç kapağına meal çalışmasının başlangıç tarihi not edilmiştir.”

Haberin Devamı

Mehmed Âkif’in yanmaktan kurtulan Kuran-ı Kerim meali

VÜCUDUNUZDA BİR GIDIKLANMA HİSSEDERSENİZ...

Kitapta, Mehmed Âkif’e gönderilmiş 28 adet mektup da ilk kez yayımlanıyor. Mehmed Âkif Mısır’a ilk gittiğinde hamiliğini üstlenen Abbas Halim Paşa ve kızı Prenses Emine Halim Hanım, Şerif Muhiddin (Targan), Ali Rifat Çağatay, Mithat Cemal Kuntay, Prenses Tevhide Hanım, Hasan Basri Çantay gibi isimlerden gelen mektuplar bunlar.

Bir dönem Amerika’da yaşayan ünlü besteci Şerif Muhiddin Targan sık sık Âkif’e mektup yazan isimlerden. Büyük buhranın hayatı nasıl zorlaştırdığını, Türkiye’ye dönmeyi ve konservatuvara kabul edilmeyi beklediğini dile getiriyor mektuplarında.

Targan, İstanbul’a döndükten sonra da hakkındaki malumatı bir diğer dostu besteci Ali Rifat Çağatay’dan alıyor.

Haberin Devamı

Mehmed Âkif’in yanmaktan kurtulan Kuran-ı Kerim meali

1832 tarihinde Âkif’e yazdığı mektubunda Targan’ın onun fotoğrafını nasıl sakladığını renkli bir anekdotla anlatıyor:

Mademki latifeyi sırasına getirdik, size hoşunuza gidecek bir haber vereyim. Malum ya birkaç seneden beri bizde de güzellik kraliçeleri intihap ediliyor ve Avrupa’daki müsabakalara iştirak ediyoruz. Maşallahımız var geçen sene müsabakayı biz kazandık ve Keriman Halis Hanım namında bir Türk kızı dünya güzeli intihap edildi. Fakat nedense bu hanımın resmini görenler kendisini birinci derece güzel bulmuyorlar ve herkes güzeller serisinden diğer birini tercih ediyor.

Muhiddin Beyefendi de müsabakada ikinci çıkan Alman güzelini pek beğendi ve resmini gazeteden kesip cüzdanının içine koydu. Birkaç gün sonra taraf-ı âlînizden mevrud mektubun içinden fotoğrafınız çıktı. Resminizi öpüp okşadıktan sonra cüzdanını çıkarıp onu da leffetti. Fakat nasıl bilir misiniz? Alman güzeliyle sine be sine! Şimdi iki resim mülasık bir şekilde Muhiddin Beyefendi’nin cebinde mahfuzdur. Eğer ara sıra vücudunuzda bir gıdıklanma hissederseniz sebebini başka şeyde aramayınız!” 

Yazarın Tüm Yazıları