Paylaş
Yapıtları dünyanın önde gelen müze ve sanat kurumlarının koleksiyonunda sergilenen Tony Cragg, ‘Runner’ adlı heykelini İstanbul Modern’e uzun süreli ödünç verdi. Tony Cragg’in ‘İnsan Doğası’ adlı sergisi 2018 yılında İstanbul Modern’in Beyoğlu’ndaki geçici mekânında açılmıştı.
SİMGE OLACAK
İstanbul Modern’in yeni müze binası, dünyanın dört bir yanındaki kentlerde simgeleşmiş müze ve kültür-sanat kurumlarının mimarisinde imzası olan Renzo Piano tarafından tasarlandı. İstanbul Modern’in 2004’te Karaköy’de kapılarını açtığı 4 no’lu Antrepo ile aynı konumda inşa edilen yeni müze binası, 10 bin 500 metrekarelik kullanım alanına sahip.
İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, “Müzemizin yeni binasının açılışı öncesinde Tony Cragg’in uzun süreli olarak İstanbul Modern’e ödünç verdiği bu heykel bizleri gururlandırdı. Üretimleri her kuşağın merak ve ilgisiyle karşılanan Cragg’in bu yapıtının İstanbul Modern’in yeni müze binasının simgelerinden biri olacağına inanıyorum” diyor.
MÜZELİK KOLEKSİYON
Portakal Sanat Evi, yazar Radi Dikici’nin ağırlıklı olarak klasik dönem Türk ressamların eserlerinden oluşan koleksiyonu için özel bir satış sergisi düzenledi.
Bir müze koleksiyonunu oluşturabilecek zenginlikte ve önemde satışa sunulan eserler.
Düşünsenize; Mahmut Cuda, Nazmi Ziye, Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Namık İsmail, Fausto Zonaro, Mihri Müşfik, Müfide Kadri, İbrahim Çallı, Zeki Kocamemi, Ali Karsan, İlhami Demirci, Ayetullah Sümer, Hasan Vecihi Bereketoğlu, Nuri İyem, Ali Avni Çelebi, Ferruh Başağa, Fikret Mualla ve Şeref Akdik’i bir arada kaç koleksiyonda görebiliriz?
Daha çok yazar olarak biliniyordu ve özel ilgi alanlarına ait kitaplar kaleme almıştı Radi Dikici. Türk müziğinin iki büyük ismini anlattığı ‘Müzeyyen Senar Efsanesi’, ‘Aşkın Kavurduğu Güneş-Zeki Müren’ biyografileri ile Bizans üzerine bir dizi kitap çalışması oldu. ‘İmparator Heraklius’, ‘Theodora’, ‘Bizans İmparatoru Büyük Theodosius’, ‘Bizans’ı Anlamak’, ‘Bizans İmparatorluğu Tarihi’ ve ‘Dört İstanbul’ gibi.
HER ŞEY EŞREF ÜREN’İN DAVETİYLE BAŞLADI
Radi Dikici’nin koleksiyon tutkusunun başlangıcı oldukça ilginç. 1957 yılında Mülkiye’de eğitim gördüğü dönemde hayli soğuk bir kış sabahı, Ankara’da ayakkabısını tamir ettirmek için gittiği kunduracının camiden dönmesini beklerken, bitişik dükkândan davet almasıyla başlıyor her şey. Üşümesin diye genç adamı içeriye davet eden, dükkânı atölye olarak kullanan ressam Eşref Üren’den başkası değildir. Üren, kunduracının açılmasını ayakta ve soğukta bekleyen Dikici’yi atölyesine konuk eder, izzet ikramda bulunur. Genç öğrenci, sanatçıyı sıklıkla ziyaret etmeye başlar ve zamanla, tanışıklıkları dostluğa ve hatta baba-evlat ilişkisine dönüşür.
İş hayatı boyunca ve sonrasında da sanat dünyasının içinde olur hep. Ümit Yaşar Oğuzcan ve Nahit Kabakçı ile sanat galericiliği yapar.
2021 yılında İstanbul’da yaşama veda eden Radi Dikici’nin büyük bir özen, bilgi, sevgi ve tutkuyla oluşturduğu koleksiyondan 33 eser şimdi başka koleksiyonerlerin tutkusunu alevlendirecek. Eserlerin fiyatları 90 bin ile 2 milyon 750 bin TL arasında değişiyor.
30 YILLIK HAYAL GERÇEK OLUYOR
Bu yıl 25 Ekim’den bu yana yerli ve uluslararası pek çok oyunu izleyiciyle buluşturan İstanbul Tiyatro Festivali, 26 Kasım’da özel bir projeyle kapanıyor: ‘İstanbul Mon Amour’. Festivalin küratörlüğünü üstlenen Işıl Kasapoğlu’nun yaklaşık 30 yıl önce tasarladığı performans serisi yıllar sonra, kurucusu olduğu Semaver Kumpanya tarafından geniş bir sanatçı kadrosuyla nihayet hayata geçiriliyor. Festivale özel olarak, yalnızca bir kez sahnelenecek bu gösteri, 26 Kasım Cumartesi günü saat 11.00’de Süreyya Operası’nda başlayıp Şehir Hatları Vapuru, İMÇ, Kanyon ve Galatasaray Lisesi’ne uğrayıp Salon İKSV’de son bulacak. Vapur da dahil olmak üzere her bir mekânda, dans veya kukla gösterileri, ses performansı, oyun ve konserler izleyecek seyirciler. Etkinliğin çeşitli ayaklarına, Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Nejat Yavaşoğulları, Barabar, Gülinler, Ari Barokas, Okan Kaya, Sarp Aydınoğlu, Ani Haddeler, Sibel Altan, Gökçe Çeçe Gürçay gibi yolu Semaver Kumpanya’dan geçen birçok isim katılacak. 12 saat sürecek ve yalnızca bir kez gerçekleştirilecek ‘İstanbul Mon Amour’ serüveni, hem Semaver Kumpanya’nın kuruluşunun yirminci yıldönümü hem topluluğun kurucusu Işıl Kasapoğlu hem de İstanbullular için eşsiz bir armağan...
Paylaş