Festival kültürüne neler dahildir

Geçen pazartesi günü sanat sayfasında adliye muhabiri arkadaşımız Ayşegül Usta’nın bir haberine yer verdik. Habere göre 20 Temmuz 2019’da Park Orman’da düzenlenen One Love Festival 15’e katılan avukat Mustafa Gökhan Ahi yaşadığı birtakım aksaklıklar nedeniyle tüketici hakem heyetine başvurmuş ve heyet de kendisini haklı görerek, bilet ücretinin iade edilmesine karar vermiş.

Haberin Devamı

Tartışma sayfalarına yansıyacak kadar farklı tepkiler geldi habere. Pratikte bir festival izleyicisinin tüketici olarak haklarının korunmasıydı, hakem heyetinin aldığı karar.

Ancak söz konusu olan bir gençlik festivali olunca haklar ve gerçekler biraz çakışıyor. Festival kültürü neleri kapsar, tüketici hakları nerede başlar gibi bir karmaşa ortaya çıkıyor.

Aksaklık olarak öne sürülenlerin çok daha fazlası bu tür festivallerin izleyicisi için olmazsa olmaz nitelikte.

Kapıda tabii ki kuyruk beklenir, hatta mavranın en büyüğü orada çevrilir.

Tuvalet kuyruğu sosyalleşmenin en samimisinin, muhabbetin en koyusunun yapıldığı yerlerdir. En büyük jestler orada yapılır, çok sıkışana yol verilir mesela.

Alandaki kalabalık insana kendini iyi hissettirir, doğru zamanda doğru yerde olduğunu düşünürsün. Hatta tarihi bir ana tanıklık ettiğin gibi yüce duygular kaplar içini.

Haberin Devamı

Gece daha uzun sürse de alanda biraz daha fazla kalsam diye düşünen biri, konserin 20-30 dakika geç başlamasına aldırmaz bile. Beklemek de güzeldir onun için. Aldığı hazzı, coşkuyu kamçılar.

Dünyanın neresine giderseniz gidin bu tür büyük festival organizasyonlarında yaşanacak cinsten şeyler bunlar. Çoğu olur ama inanın azı olmaz.

Bırakın açık hava festivallerini, Covent Garden Royal Opera House’a gitseniz bile büfede ve tuvalette kuyruk beklersiniz.
Bunların her biri için tüketici hakem heyetine gitseniz ne konser düzenlenir ne de festival organize edilebilir.

Tek bir itiraza karşı değilim bu konuda. O da ilan edilen sanatçının konsere çıkmamasına. Bilet ücreti iadesinin tek gerekçesi ancak bu olabilir.

ANNEM KIRMIZI HALIDA AMA ALTINDA

Sabancı Müzesi’ndeki Marina Abramovic sergisinin açılışındaydım geçen hafta. Aralık ayında serginin sponsoru Akbank’ın daveti ile sanatçının memleketi Belgrad’daki retrospektifini görmeye gitmiş ve oradaki izlenimlerimi yazmıştım. Bu tecrübeme güvenerek gittim açılışa. Nasıl olsa işlerin çoğunu biliyorum, beni şaşırtacak bir şey çıkmaz duygusuyla. Bırakın serginin tamamını, daha kapıdan adımımı atar atmaz yedim tokadı.

Haberin Devamı

Kırmızı bir halı serilmiş girişe. Serilmiş ama sağı solu kabarık, öylesine atılmış da birazdan görevli gelip düzeltecekmiş gibi duruyor.
Bir anda halıdaki yükseltinin kıpırdadığını, şık ayakkabılı, kıyafetli bir kadının altında kıvrandığını fark ettim.

Halının üstünde yürümesi gerekirken o, altında ilerliyordu.

Dilek Champs’ın serginin girişindeki performansıydı bu. Marina Abramovic’in eserleri dışında MAI (Marina Abromavic Enstitüsü) tarafından seçilen 16 sanatçının performansları da yer alıyor sergide.

Dilek Champs’ın performansını açılışa özel kılan bir yan daha vardı. Çocuklarının da orada olması.

Küçük kızın halının altındaki annesiyle konuşma çabası başka bir boyut katmıştı performansına...

Yazarın Tüm Yazıları