Paylaş
Taksim Sıreselviler’de Arif Keskiner’in film yapım şirketinin ofisinden Sinema Sevenler Derneği Lokali’ne dönüşen mekan, yaygın bilinen adıyla Çiçek Bar uzun yıllar sinema, tiyatro, edebiyat, müzik, plastik sanatlar, basın ve iş dünyasının önemli isimlerinin buluşma yeriydi.
Arif Keskiner ve Azmi Yılmaz’ın işlettikleri barın adı Keskiner’in lakabı nedeniyle zamanla ‘Çiçek Bar’a dönmüştü.
Daha önce anılarını ‘Çiçek Gibi’, ‘Yine mi Çiçek’, ‘Elbette Çiçek’, ‘Bin Bir Renk Bin Bir Çiçek’ gibi kitaplarında bir araya getiren Keskiner bu kez 20 yıl önce hayalini kurduğu ve başlattığı projesini hayata geçirdi.
ADINI ZEKİ ÖKTEN KOYDU
2004’te Çiçek Bar’ın kuruluşunun 20’inci yılı için bir kitap yapmaya karar verir Arif Keskiner. Bara gelen efsane isimlerin kendi Çiçek Bar’ına ve Çiçek Bar’lı anılarına yer verilecek ortak bir kitap fikri.
“Sevgili dostlar, yaşamak biraz da yaşadıklarımızı anımsamak değil midir” diye başlayan bir mektup yazarak müdavimleri kitaba katılmaya davet eder. Bir de kitap için isim önerileri alınır herkesten ve liste barın duvarında oylamaya açılır. Hangi isim daha çok oy alırsa kitaba o konacaktır.
Çiçek Bar’ın 20’nci yılı 20 Kasım 2004’te ozel bir davetle kutlanır ama söz verilen yazıların çoğunun gelmemesi nedeniyle kitap bir türlü tamamlanamaz.
Tarık Akan, Mustafa Alabora, Bülent Kayabaş, Tuncer Cücenoğlu, Nur Sürer ve Menderes Samancılar gibi sanatçıların yazıları kalır geriye. Bir de kitabın adı için düzenlenen yarışmaya katılmayan ama Arif Keskiner’in kulağına ‘Akşam Çiçekleri’ni fısıldayan Zeki Ökten’in önerisi.
Yaklaşık 20 yıl sonra o hayal gerçekleşti ve ‘Akşam Çiçekleri’ Literatür Yayınları tarafından okura ulaştırıldı.
‘Sohbet Tadında Çiçek Bar Hikâyeleri’ alt başlığı ile yayımlanan kitapta Hümeyra Erdoğan’ın soruların yanıtlayan Arif Keskiner hem yarım kalan o projeyi tamamlıyor hem de anılarına yenilerini ekliyor.
TARIK AKAN’I SÖRFLE KOS’A KAÇIYOR DİYE ŞİKAYET ETTİLER
Çiçek Bar’la ilgili yazı yazan isimlerin başında Tarık Akan geliyor. Barın en ünlü müdavimlerinden Tarık Akan’ın Arif Keskiner’in hayatında da önemli bir yeri var. Yapımcısı olduğu pek çok filmde rol almış, ortak iş yapmış, eylemlere birlikte katıldığı dostu Tarık Akan’ın hastalığı ve vefatı da Bodrum Akyarlar’daki yazlığında sanatçı dostlarıyla yaşadıkları da var kitapta.
Bir gün Bodrum Bitez’de sahilde oturdukları restorandan sörf yapan gençleri gören Tarık Akan “Bu işi ben yapabilir miyim acaba” diye sorunca Keskiner, “Senin boyun çok uzun, küçücük tahtanın üzerinde durman zordur” diye cevap vermiş. Tarık Akan gidip gençlerden denemek için sörflerini rica etmiş ve bir iki denemeden sonra başarılı da olmuş. Sonra bir tutkuya dönüşmüş sörf ünlü oyuncuda. Akyarlar’daki yazlığının bulunduğu bölgede sık sık sörf yapmaya başlamış. Hatta bir gün Akyarlar açıklarında sörf yaparken ispiyoncu bir vatandaş jandarmaya gidip “Tarık Akan sörfle Kos adasına kaçıyor” diye şikayet etmiş ve jandarma gidip Tarık Akan’ı geri getirmiş.
YILMAZ GÜNEY’İN DEVETÜYÜ PALTOSU
Uzun süre birlikte çalıştığı Yılmaz Güney de önemli bir yer tutuyor Arif Keskiner’in anılarında. Sinema tarihine damga vuran çalışmaları kadar eğlenceleri ve kavgaları da var anlattıkları arasında.
Henüz Atıf Yılmaz’ın asistanlığını yapan Yılmaz Güney, Süreyya Duru’nun asistanı Remzi Cöntürk, oyuncu Oktar Durukan ve Arif Keskiner dönemin ünlü mekanlarından Kulüp 27’ye giderler. Eğlencenin sonlarına doğru ortaya pavyona gidilme fikri atılır ortaya. Yılmaz Güney, paramız yok o kadar deyince herkes cebindekini ortaya koyar. Toplam 45 liraları vardır. Hadi birer bira içip çıkarız diye gittikleri mekanda hesap 180 lira gelince ne yapacaklarını şaşırırlar. Çare düşünürken Oktay Durukan paralı bir tanıdığını bulup masaya getirir. Biraz daha yenip içilir. Mekân kapanmaya yakın paralı olduğunu düşündükleri kişi ‘Hadi hesabı ödeyin de çıkalım” deyince ortada kalırlar. Yılmaz Güney deve tüyü paltosunu rehin bırakınca çıkabilirler dışarıya. Ertesi gün para toplanır ve Yılmaz Güney’in paltosu geri alınır.
AYDEMİR AKBAŞ’A BIYIĞINI KESTİREN ŞAKA
Ressamlara duvarlarını açan, şiir köşeleri hazırlanan, sinema dernekleri kurulan bir kültürel iklim olduğu kadar sanatçıların eğlendikleri bir mekandır Çiçek Bar.
Beşinci yılında yapılan yılbaşı çekilişinde Murat 124 marka araba vermiştir örneğin. Talihli ise ünlü oyuncu Aydemir Akbaş’tır.
Aydemir Akbaş’ın bir de bıyık kesme hikayesi var kitapta.
Bir gün Akbaş’ın Galatasaray Lisesi’nden arkadaşı Yavuz Demir yanında iki kız arkadaşıyla bara gelir. Arkadaşları Canan Göknil ve Zeynep Tunuslu’dur. Yavuz arkadaşlarına “Hiç bozuntuya vermeyin, Şimdi Aydemir’i masaya çağıracağım. Biraz eğlenelim. İkiniz de İngilizce konuşacaksınız. Turisti oynayacaksınız” der.
Aydemir Akbaş masaya gelince kızları tanıştırır ve İngilizce sohbete başlarlar. Kızlar böyle bir Türk aktörle tanışmaktan mutlu olduklarını söylerler. Sohbet koyulaştıkça Aydemir Akbaş, Zeynep Tunuslu’dan hoşlandığını ima eder hareketler yapmaya başlar. Arkadaşı Yavuz Demir, Zeyrep’in de ona ilgi duyduğunu ama bıyıklı erkeklerden hoşlanmadığını söylediğini çevirir İngilizce’den. 20 dakika sonra lavaboya giden Çiçek Arif elinde bıçakla bıyıklarını kesmeye çalışan Aydemir Akbaş’la karşılaşır. Olay bir anda mekanda duyulur ve büyük bir kahkaha sesi yükselir Çiçek Bar’dan.
Paylaş