Paylaş
Konserde Fazıl Say’a viyolonseliyle günümüzün en parlak genç yeteneklerinden Jamal Aliyev eşlik etti. Cesar Franck’ın ‘Viyolonsel ve Piyano için Sonat’ıyla başlayan konserde Fazıl Say’ın ‘Dört Şehir Sonatı’ da (Sivas, Hopa, Ankara, Bodrum) seslendirildi.
Say her bölümden önce eserleri hangi duygularla ve nasıl bestelediğini, neyi anlatmak istediğini açıkladı seyircilere.
REFİK ANADOL’UN VERİ HEYKELİ EŞLİK ETTİ
İkinci bölümün sürprizi ise yeni medya sanatının dünya çapında tanınan ismi Refik Anadol’un Fazıl Say’ın ‘Hayat Ağacı’ bestesinden ilhamla yarattığı yapay zekâ veri heykeliydi.
Dünya üzerindeki 65 milyon ağaç ve doğa verisini yapay zekâ ile görselleştirmişti Anadol bu beste için. Beş bölümden oluşan eser için beş veri heykeli oluşturmuştu. Verileri notalarla konser sırasında eşleştirdi sanatçı ve o beş veri heykeli o geceye ait yaratıldı sadece. Başka yerde tekrarlanmayacaktı bir daha. Anadol’un deyimiyle hayat gibi.
Refik Anadol’un bir diğer sürprizi ise yine bu veriler eşliğinde yapay zekâ ile yarattığı bir kokuydu. Sanatın görsellik ve işitsellik boyutuna kokuyu da eklemişti. O gece konsere katılanlarla bir eserin ilk kez kokusunu da duymuş olduk.
‘Umut’, ‘Babam Ahmet Say’, ‘Ece’, ‘Anneme Saygı’ ve ‘Hayat Ağacı’ bölümlerinden oluşan süitini seslendirmeden önce de detaylı bilgi verdi Fazıl Say. Bir prömiyerde belki de dünyada ilk kez bir eser üst üste iki kez çalınacak dedi. Çok yakınlarını anlattığı, en içten, en samimi duygularla yaptığı bestesini önce bir aracı olmadan yorumlamak istediğini söyledi. Belli ki en derininde hissederek yaptığı bestesiydi bu. En özel duygularını dökmüştü notalara. Annesini, babasını, eşini başka nasıl anlatabilir ki bir insan?
Eserin ikinci seslendirilişi Refik Anadol’un sahneye müthiş bir görsellik katan veri heykeli eşliğinde oldu.
PSM’nin 10’uncu yılına yakışan bir açılıştı.
KOONS DA İZLEYİCİLER ARASINDAYDI
O gece Türkiye’nin gurur kaynağı, dünyaca ünlü üç müthiş yetenek vardı sahnede. Salondaki izleyiciler arasında da yine bütün dünyanın tanıdığı bir başka isim vardı onları alkışlayan. Yaşayan en pahalı sanatçı unvanını elinde bulunduran Jeff Koons. BMW M850i xDrive Gran Coupé tasarımıyla Contemporary Istanbul’a katılan Koons bu farklı konser deneyimini kaçırmamıştı.
Popüler kültürü ve günlük yaşama dair objeleri sanatının ana malzemesi yaptığı işleriyle dikkat çeken, balondan ve paslanmaz çelikten ürettiği ikonik hayvan heykelleriyle tanınan Koons’un Türkiye’nin bu canlı sanat ortamından oldukça etkilendiği her halinden belliydi.
Jeff Koons
27 TONLUK HURDA MALZEME SANAT ESERİNE DÖNÜŞTÜ
HALEN devam eden Contemporaray İstanbul’un ilgi çeken bölümlerinden biri Tosyalı Holding ve Contemporary Istanbul Vakfı işbirliği ile hayata geçirilen ‘Artist in Residence’ programına katılan sanatçıların hurda malzemeden yaptıkları heykeller.
Sanatçılar Chiara de Rocchi, Emrullah Örünklü, Koray Tokdemir, Nermin Ülker ve Songül Girgin, mayıs ayında Tosyalı Holding’in Osmaniye’deki tesislerini ziyaret ederek, üretim alanlarında hurdaya ayrılan 27 tonluk hurda içinden atık materyalleri seçerek İstanbul Maslak’ta programa özel kurulan stüdyoda ileri dönüşüm temasıyla eser üretmek üzere çalışmalarına başladılar. Doğaya saygılı, sürdürülebilir bir yaşam için bir araya gelen 5 sanatçı ileri dönüşüm pratikleriyle tüketildikten sonra kullanılmayan ve amaçsızlaşan malzemelere hayat verdiler.
Geçen yıl Contemporary Istanbul’da 100’üncü yaşını kutlayan efsanevi heykeltıraş İlhan Koman sergisinin partnerliğini üstlenerek sanatta ileri dönüşümü desteklemek üzere ilk adımı atan Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı hurda malzemelerin, birer sanat eserine dönüşmüş olmasının sürdürülebilir bir gelecek adına oldukça heyecan verici olduğunu söylüyor.
Önceki gün fuarda düzenlenen bir panele katılan Tosyalı, sanatçıların üretimlerinin sergilenmesini ve uluslararası boyuta taşımayı hedeflediklerini belitti.
Sanat ve sürdürülebilirlik adına atılmış önemli bir adım. Devamı da gelecek.
Paylaş