Paylaş
Daha az aç vardı etrafımızda.
Topraklar kirletilmemiş, çevre talan edilmemişti.
Ekilen ürünler bire bin veriyor, Türkiye yedi düvele doyuracak gıdası olan ülkeler arasında gösteriliyordu.
Sonra mutluluk tablosuna uzanan eller, dost postu bürünmüş kurt çıktı.
Genetiği oynanmış tohumlarla, “verimi artıracağız” söylemleriyle aramıza girdiler.
Ekilen ekinler kimyasal gübreyle tanıştı önce.
Ardından hastalanmaya başladı ürünlerimiz.
Haşereler, börtü böcek üşüştü ekinlerimize.
Çekirge sürüsü gibi geldi tüm zararlılar tarlalarımıza.
“Çare ne” diye kara kara düşünen köylümün eline, ithal zirai mücadele ilaçlarını tutuşturdular.
Yarım yamalak bilgiyle halkım dayadı ilacı ürünlerine.
İlaç kalıntıları yok olmadan pazara çıktı ürünler.
Sonra... Sonra hastalandı halkım.
Kötü hastalıkların sayısı arttı.
İstatistikler her şeyi söylüyordu ama, yorum yapacak bilim adamları susuyordu. Tıpkı şimdi sustukları gibi...
Birkaç kişi çıkıyor TV ekranına, obeziteyi, beyaz ekmeğin zararlarını konuşuyor şu sıralar.
Sağlıktan, ekolojiden, organik ürünlerden bahsediyor.
Koca koca adamlar, yeni bir şey keşfetmiş gibi otları öneriyor...
Oysa dedemin mis kokulu domatesleri, salatalıkları, kehribar gibi üzümleri vardı.
Buruşmamış yüzü, tuttuğunu kopartan, çelik gibi bilekleri vardı.
Zeytin gözlü ninemin ise kepekli buğday, arpa, mısır ekmeği, ısırgan otuyla yaptığı börekleri vardı.
Işıklar içinde yatsınlar, hiç doktor yüzü görmeden göçüp gittiler bu dünyadan.
* * *
Geçen hafta Aydın Yenipazar’da ‘Tohum Takas Şenliği’ vardı.
Ninelerimizin çeyiz sandıklarında bez torbalarda sakladığı yerli tohumlar Yenipazar’a götürüldü.
Darvin’in teorisinde bahsettiği gibi bulunduğu yere, iklime uyum sağlamış, hastalıklara karşı savunma sistemini oluşturmuş tohumlar hiçbir ücret ödenmeden üreticilerle buluşturuldu. Elinde bölününce burcu burcu kokan yerli domateslerin tohumları, yine bir başkasında kesilince mis gibi kokan salatalık, kavun, karpuz tohumlarıyla değiştirildi. Bunların yaygınlaştırılması için telefonlar alınıp adresler verildi.
Yavaş şehirler arasına katılan Yenipazar’ın Belediye Başkanı M. Yüsran Erden, öncü Seferihisar Belediye Başkanı M. Tunç Soyer’in rehberleri olduğunu belirtti. Başkan Erden, “Dünyada ön plana çıkan Slow Food hareketi bizde de gelişecek. Doğal ürünlerimiz, genetiği oynanmamış tohumlardan üretilen ürünler halkla buluşacak” dedi.
* * *
Türkiye; havası, suyu ve topraklarıyla dünyanın eşsiz ülkelerinden. Adam diksen yeşertecek verimli tarlalarımız var bizim.
Hâlâ kimyasal gübre görmemiş, zirai ilaç değmemiş topraklarımız mevcut.
İngiliz Prensi, Türkiye’ye gelince İzmir Kemalpaşa’da organik üretim çiftliğini ziyaret ediyorsa durup bir düşünelim.
Tohum Takas Şenlikleri’nin babası olan Karaot Tohum Derneği Başkanı Feray Karapınar’ın yaktığı meşaleye biz de organik yağ taşıyalım ve de tohumumuza sahip çıkalım.
Toprak Ana’ya teşekkür
Foça’da; çevreye, insanlara saygılı bir grup, “Toprak Ana’ya Teşekkür” etkinliği düzenledi. Fast-food kültürünün insanların sağlığını bozan bir beslenme türü olduğunun ayırdına varanların tepkisi olarak yayılan Slow Food hareketinin İzmir Foça uzantısı olan ‘Zeytin Dalı Oluşumu’, doğal ürünleri, tüketicilerle buluşturdu. Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ’ın desteklediği etkinlik sırasında, ilçeye 40 kilometreden daha uzak olmayan tarlalarda üretim yapan küçük üreticilerin mahsülleri satıldı, Ege’ye özgü geleneksel ev yapımı yemekler sunuldu. Doğanın insanlığa vermiş olduğu nimetleri istismar etmeden, iyi, temiz ve adil bir şekilde paylaşmak için küçük üreticilerle tüketicileri bir araya getirdiklerini söyleyeyen Zeytin Dalı Oluşumu Başkanı Gül Girişmen, “Tüketicilere, doğadan yıllarca yok olmayan naylon torba kullanma alışkanlığından vazgeçirmek için bez torbalar dağıttık” dedi.
BİR MEKTUP
Yeni Foça’ya yakışmayan görüntü
Sayın Irmak,
Biz hem Yeni Foça’da hem de İzmir’de oturan bir aileyiz. Ne yazık ki her iki evimizin çevresinde sıkıntı yaşıyor, yetkililere sesimizi duyuramıyoruz. Yeni Foça’da maalesef kanalizasyon sistemi yok. Foseptikler vidanjörlerle boşaltılıyor ve bu bir maliyet oluşturuyor. Ama bazıları bu kurallara uymuyor ve fosseptikleri dolup taşıp sokaklara akıyor. Bu çirkin görüntülerden biri maalesef pazarın üst tarafındaki Çağrı Sokak’ta göze çarpıyor. Sokaktan akan ve hastalığa davetiye çıkaran bu foseptik sularına basmamak için üstüne basacak taş, bu sorunu çözecek bir baş arıyoruz. Belediyeye şikayet, zabıtaya dert yanışlarımız sonuçsuz kalıyor. Lütfen bize yardım eder misiniz?
Yücel Dündar
Sayın Dündar, size yardım edemem. Ben ne Büyükşehir Belediye Başkanıyım ne de Foça Belediye Başkanıyım. Elimde de, sokağa foseptik akıtan evin çanına ot tıkayacak, okkalı bir ceza yazıp halkın sağlığını hiçe sayanların gözlerini fal taşı gibi yuvalarından çıkaracak yetki de yok. O nedenle sizin sorununuzu önce Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ’a havale ediyorum. İnanın, Başkan Demirağ’ın bundan haberi yoktur. Olsa, oy aldığı halkın sağlığını hiç tehlikeye atar mı?
ÇEVRECİLERE ÇAĞRI
Çevre konusunda her türlü ihbarı, duyarsızlıkları, çalışmaları ve fotoğrafları bize iletebilirsiniz. Tabii güzellikleri de...
İbrahim Irmak Tel: 0533 414 24 57 / cevreciiirmak@hotmail.com
Paylaş