Çevre haftasında İzmir manzarası

Haberin Devamı

5 Haziran Dünya Çevre Günü.
Bu yazıları ben Pazartesi gecesi yazıyorum.
Lütfen bir bakın bakalım, memleketim Dünya Çevre Günü’nü nasıl kutluyor.
Belediyeler çıkıp 40 yıldır aynı etkinliği yapıyor, en çok pil toplayanı ödüllendiriyor.
Okullardaki çevre kollarının çalışmalarını ödüllendiriyor.
6 Haziran günü de başkanlar, yine bildik türküleri söylüyor.

Sürdürülebilir bir hayat.
Daha yaşanabilir bir dünya.
Daha temiz bir şehir.
Sürdürülebilir üretim.

Nasıl güzel sloganlar değil mi?
Aliğa Belediyesi geçenlerde bir gecekonduyu yıkıp, servise koydu.
“Aliağa’da kirli görüntülere izin vermeyeceğiz” mesajı verdi.
Yapılan iş güzel de, kel başa şimşir tarak misali sırıtıyor.
Gemi söküm tesisleri bölgesinde deniz suyundaki acayip kirliliği önleyemiyorsan, Horozgediği’nde hava kirliliğini seyrediyorsan, bütün bunlar dururken bir de termik santral yapımına izin veriyorsan, gecekonduyu yıksan kaç yazar?
Gaziemir Belediyesi müthiş kültürel işler yapıyor. İzmir’deki yerel basında sayfa sayfa haberleri yayınlanıyor. Ünlü sanatçıları ağırlıyor. “Emlak konutlarının arkasında, İzmir’in nefes alacağı bir vadi yaratacağız” diyor. Biz bile, projeler karşısında heyecanlanıp, “Dağın yamaçlarına, yaslan be Halil İbrahim” türküsünü söylüyoruz.
Sonra bir okuyucu mektubuyla sarsılıyoruz.
“Kurşun atıkları Gaziemir’in göbeğine gömülü. Belediye de hiç bir şey yapmıyor” satırlarıyla şok oluyoruz.
Bayraklı Belediyesi’nin ise, üç yıldır şehrin göbeğindeki molozları kaldırmamasına kahroluyoruz. “Kentsel dönüşümü Bayraklı’dan başlatacağız” diye demeçler veren, televizyon programlarına çıkan başkanın deve güreştirip, poşuların üstüne bile ismini yazdırmasından başka, çevre için ne yaptığını merak ediyoruz. “Kenar mahallelerin bile çöplerini topluyoruz” diyen başkanın bu sözü nasıl söyleyebildiğine şaşıyoruz. “Herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı vardır” sözünü bir kez daha hatırlatıp, 01.01.2012’den itibaren AB çevre müktesebatının yürürlükte olduğunu bir kez daha not ediyoruz. Sizi daha fazla sıkmamak için diğer belediyeleri bir başka yazımızda konuk edeceğimizin sözünü veriyoruz.

Haberin Devamı

TOMURCUKLAR ÇİÇEK AÇSIN

Haberin Devamı

“Haydi Abbas, vakit tamam;
akşam diyordun, işte oldu akşam”

Mustafa Keser’den her dinlediğimde beni paramparça eden bir şarkı bu...
Ünlü şairimiz Cahit Sıtkı Taranca’nın satırları çok etkiliyor beni.
Bir bıçak gibi yüreğimi ikiye ayırıyor. Sızım sızım sızlatıyor yüreğimi.
Herkeste bir öyküsü vardır elbette de... Benimki çok farklı.
Geçen yıl kaybettiğim oğlum Çağlayan’ı hatırlıyorum o şarkıyı her dinleyişimde.

Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun, işte oldu akşam.
...
Gün doğmayabilir bir daha
Güvendiğin dağlardan...

Gün doğmuyor artık, güvendiğim dağlardan...

Hayat çok acımasız. Zaman ise su gibi akıp gidiyor. Ne giden geliyor, ne de acılar diniyor.
Yaptıklarımız ise acıları dindirme arayışı...

Haberin Devamı


29 Mayıs 2012 Salı günü Ödemiş’in Mescitli Köyü’ndeydik. Dostlarımız, sanatçı, şair, yazar-çizer, gazeteci arkadaşlarımız bizi yalnız bırakmadı. Oğlumun doğum gününde, atalarımın topraklarında Atatürk Çocukları Çağlayan Irmak Kütüphanesi açtık. 4 bin kitap götürdük ilk etapta. Daha da götüreceğiz. Köyümün çocuklarına, insanlarına hizmet verecek bu kütüphanenin kurulmasında destek olanlara binlerce kez teşekkür ediyorum. Başta kendini köy kütüphaneleri kurmaya adamış arkadaşım Mesut Tim’e, işyerini bize hiçbir ücret talep etmeden açan Mustan Ceylan’a, Beydağ Kaymakamı’na Ödemiş, Konak, Bademli ve Birgi belediye başkanları ve isimlerini burada yazamadığım yüzlerce arkadaşıma, kütüphanede gönüllü çalışan Coşkun ve Mustafa Demir kardeşlere de teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. İnşallah o kitaplar, tomurcukları çiçek açtırır ve memleketime aydınlık insanlar kazandırır.

Haberin Devamı

GÖLMARMARA ÇOK HASTA

Göller bu memleketin doğal zenginlikleri. İçindeki binlerce canlı ise geçim kaynağı, protein deposu. Gel gör ki bu zenginliklerin hala farkında olmayanlarımız var.
Ceylan derisini çok seven, oturdukları koltuktan kıllarını kıpırdatmayanlar memlekete ihanet ediyor. Bütün zenginliklerimizin yok olmasını seyrediyor.


Geçen hafta göllerimizi tehdit eden istilacı Ilgın’ı yazdım, tehlikelerine dikkat çektim. Onlarca çevreci kardeşimiz aradı, ortak şikayetlerini dile getirdi. “Göllerimiz elden gidiyor. Acilen korumaya alınsın” dedi.
Kocagöl ve Gölmarmara Gölü’nün kirliliğe teslim olduğunu belirten çevreciler, “Gölmarmara’da balıkçıların ağlarını dolduran balıkların yarısı hasta. Tutulan her 20 balıktan 10-12’sinin karınları şiş ve yara içinde. Buraları denetleyenler gelip, halde balıkları inceliyorlar. Oysa yaralı balıklar hale gitmiyor, çöpe atılıyor. Bu balıkların gölün kirlenmesinden, zehirli suların ve foseptiklerin karışmasından hastalandığı söyleniyor. Yetkililere sesleniyoruz. Gölmarmara çok hasta. Ekmek teknemiz kuruyor. Lütfen bir çare” diyor.

Haberin Devamı

OKUYUCU MEKTUBU

Sığla ormanı yok oldu Kocagöl ölmek üzere

Dalaman Çevre ve Turizm Derneği Başkanı Süleyman Şahin, “Kocagöl’ün yerli balıkları kefal, levrek, yerli sazan, yılan balığı ve yayın balığı türleri tükenmek üzere” dedi. Şehir merkezindeki sığla ormanının da kuruduğunu belirten Şahin, yetkilileri göreve çağırıyor.

SAYIN IRMAK,
Hürriyet’te çıkan yazılarınızı takip etmekteyim. Bafa Gölü ile ilgili yazılarınıza ise ayrı önem veriyorum çünkü Bafa Gölü’nün küçük DSİ mağduru örneği Dalaman ilçesi Kocagöl’dür. DSİ Tersakan Çayı’nın yönünü Kocagöl’den uzaklaştırarak, Kocagöl’ün taze sulardan mağdur kalmasını sağlamıştır. Aynı Bafa Gölü gibi estuaryel lagün özelliği taşıyan Kocagöl’ün o tarihten itibaren biyolojik dengesi bozulmuş, gölde eskiden sürülerle kefal dolaşırken, şimdi az miktarda cılız kefaller görülmektedir. Ayrıca DSİ ve ilçe tarım müdürlüğünün Antalya Kepez Deniz Ürünleri Enstitüsü’nden alıp Kocagöl’e bıraktıkları İsrail sazanı ve diğer istilacı yabancı türler yüzünden, gölün yerli balıkları kefal, levrek, yerli sazan, yılan balığı ve yayın balığı türleri tükenmek üzeredir.
Sizin yazınızda bahsettiğiniz ılgın ağacı gibi istilacı bitki türleri de yine gölü önceden besleyen tek ırmak olan Tersakan Çayı suları doğa hareketleri ile gölün belli zamanlarda şişmesi, bulanması,oksijeninin ve besleyici nutrientlerinin artması, sıcaklığının gelen sularla kışın düşmesi gibi doğal hareket ve su özelliklerinin değişimlerinin kaybolması ile çoğalmaya başlamıştır.
Lütfen Dalaman’a kadar gelip sorunları burada gözlemleyiniz.
Burada günlük (sığla) ormanları kurumaya başladı. Orman Müdürlüğü hiçbir şey yapmıyor. Kent merkezindeki koca sığla ormanı kurudu yok oluyor. Lütfen bize çare olunuz.

Süleyman Şahin
Dalaman Çevre ve Turizm Derneği Başkanı

 

HAFTANIN SÖZÜ
“Kirli çevre insanın ruhunu kirletir, kirli ruhlar çevreyi kirletir.” (Aziz Nesin)

 

 

ÇEVRECİLERE ÇAĞRI..
Çevre konusunda her türlü ihbarı, duyarsızlıkları, çalışmaları ve fotoğrafları iletebilirsiniz. Tabii güzellikleri de..
Tel: 0533 414 24 57
cevreciiirmak@hotmail.com

Yazarın Tüm Yazıları