Çevre konusunda her türlü ihbarı, duyarsızlıkları, çalışmaları ve resimleri iletebilirsiniz. Tabii
güzellikleri de..
İbrahim IRMAK: Tel: 0533 414 24 57
Mail: cevreciiirmak@hotmail.com
+++++++++++++++++
Vitrinlere kocaman kocaman yazıp asıyorlar.
“Yaşam hakkı... Henüz pek de anlayamadığımız kutsal bir kavram. Her şeyden önemli, her şeyden değerli. Hoyrat davrandığımız dünyamız, bize ve üzerinde yaşayan her canlıya hep cömert oldu. Ama açgözlü şirketler kendi çıkarları için hem ona hem de üzerinde yaşayan canlılara tehditler savuruyor, hatta onları yok ediyor. Artık tüm bunlara dur demenin zamanı.”
***
Greenpeace’den Murat Boz elektronik iletiyle, küresel ısınma nedeniyle yaşamları tehlikede olan kutup ayılarının kurtarılması için yardım istiyor. Milyonlarca varil petrol üreten dev şirketlerin faaliyetlerine dikkat çekiyor. Kutuplardaki ayıları kurtarabilir miyiz?
El ele vererek, küresel dayanışma göstererek elbette kutup ayılarını kurtarabiliriz. Yeter ki, isteyelim. Doğa için imza koyalım.
***
Bizim de imza koyduğumuz 01.01.2012’den beri yürürlükte olan AB çevre kriterlerine göre, “Kirleten öder” diye bir madde var. Maalesef bu kuralların farkına henüz varamadık. Ne tür yaptırımlar getirecek kavrayamadık.
***
Kütahya’nın Şaphane diye bir ilçesi var. Tarımla geçinen, dünyaca ünlü vişneleri yetiştiren bu ilçe şu günlerde çok sancılı.
Başlık çok güncel. Her yerde tartışılıyor.
Yasayı bir güzel yaptılar. Kanun maddesi olarak anayasaya çaktılar.
Bilim adamları uyarıyor. Kadınların yüreklerinde fırtınalar kopuyor.
Feryatları duyan yok... Duyarsızlık yetmiyormuş gibi, “Tecavüze uğrayanın çocuğuna devlet baksın” diye demeç bile veriyor.
Pes.
Pes ki, pes.
***
Şimdi size bir başka tecavüz olayı ve kürtaj feryadını yazacağım.
ÇEVRECİLERE ÇAĞRI.. Çevre konusunda her türlü ihbarı, duyarsızlıkları, çalışmaları ve resimleri iletebilirsiniz. Tabii güzellikleri de..
İbrahim IRMAK: Tel: 0533 414 24 57 Mail: cevreciiirmak@hotmail.com
Dünyanın başı küresel ısınmayla büyük dertteyken, onun en büyük ilacı ormanlarımız bir bir yanıyor. Mangal keyfi yapmak isteyenlerin sıçrattığı alevlerden güzelim ağaçlarımız kavruluyor. Jandarma hafta sonu Türkiye’nin en önemli doğal mirasları arasında yer alan Kuşadası’ndaki Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın girişinde kontrol yaptı. Piknikçilerin araçlarında kaçak olarak parka sokmak istediği tüp ve mangallara el koydu.
Kimi dayılandı, kimi de “Ormanda mangal yakmanın yasak olduğunu bilmiyorduk” dedi. Hava sıcaklığının 40 dereceye çıktığı şu günlerde, yemyeşil otların bile kavrulduğu ormanda, mangal yakmanın yasak olduğunu bilmemek, olur mu Allah aşkına.
Bunlar, “Maganda mangalı, ormanı yaktı”, Maganda ateşi ormanı kül etti”
Politika müthiş bir şey.
Memlekette inanın herkes politikacı.
Bana inanmıyorsanız gidin kahvehanelere bir kulak kabartın.
İki muhabbetin belini kırmak için toplananlar, birinci turdan sonra politikaya başlıyor.
Kimisi, iktidardakiler için “Memleketi batırdı bunlar” diyor.
Kimisi, “Bu sosyal demokratlardan bir şey olmaz bir daha oy verirsem...” diyor.
BAFA Gölü’nde önceki yıllarda görülen mavi ve yeşil algler yine patladı. Gölün yüzeyi, özellikle Kapıkırı Bölgesi yemyeşil oldu. Gölün hasta olduğunu belirten Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Erol Kesici, “Hastalığın adı belli. Teşhisle zaman kaybedilmesin ve hemen tedaviye başlanılsın” dedi.
Bafa’ya bakıp bakıp ağlamalı.
Ce cubbak cubbak ce...
İbrahim Irmak delirmiş.
Ce cubbak cubbak ce...
Kulağından tutup bağlamalı.
*
FOÇA’da pazar günü elektrik kesintisi yapıldı.
Kesintiden haberi olmayan, halk çok sıkıntılı anlar yaşadı.
Esnaf, “Dolaplarımızdaki gıda maddeleri çözüldü, dondurmalarımız eridi” diye öfkelendi.
Bağarası’nda kurulan üretici pazarında esnaf, yeşilliklerin üstüne serpecek su bulamayınca isyan etti.
“Tuvalete gidecek suyumuz bile yok” diye feryat etti.
Kesinti sabah saat 05.00’ten akşam 19.30’a kadar sürünce de üreticiler, “1950’li yıllardaki gibi ineklerin sütünü bile elle sağdık” dedi.
¡¡¡
Başkan Türkmenoğlu çok zarif.
“Sektörde çakallar var. Birisinin foyası ortaya çıkınca hepimiz zarar görüyor. Sattığımız ürünleri kontrol etmeliyiz” diyor.
Çok da doğru söylüyor.
Adam aflatoksinli veya ilaç kalıntılı ürünü alıp ihraç ediyor.
Yurtdışından çil çil döviz beklerken, “Gönderdiğin mal bozuk çıktı. N.h sana para” diyor.
Bu da yetmiyor. “Al bu defolu mallarını...” diyor.
Sonra peş peşe Türk mallarına kapılar kapanıyor.