Mandalya Körfezi'nin en güzel ve huzurlu beldelerinden biri olan yaşadığım Güllük yaza müzik dolu gecelerle başladı.
Geçen Cuma Güllük'ün moda mekanı olan Mavi Bar yazın popüler içkilerinden olan Doluca şaraplarının su gibi içildiği bir Latin gecesi düzenledi. Salsa, mambo, cha-cha ve merenge gibi kıvrak Latin ritmleriyle inleyen Güllük'te ben de Bodrum'dan gelen birkaç purocu dostumu ağırlamanın keyfini yaşadım. Evet güzel ülkemizde birçok çirkinliklerin yanı sıra güzel şeyler de oluyor. Güllük de insanı ve doğasıyla bu güzelliklere sahip çıkıyor. Ne mutlu Güllük'te yaşıyorum diyene.
Beyaz gecelerde puro ve şampanya
Geçen yıl Big Smoke'ta tanıştığım, çarlık Rusya'sının en görkemli ve yine aynı dönemin en çok puro mağaza ile puro kulubüne ev sahipliği yapan eski adıyla Leningrad yeni adıyla St. Petersburg'un en büyük ve popüler puro cafe-barının sahibi Victor, bu şehrin Havana purosu içenler için adeta bir hazine olduğunu ve de özellikle 'beyaz geceler' diye anılan güneşin hiç batmadığı ya da başka bir ifade ile gecenin olmadığı Haziran-Temmuz aylarında geldiğim takdirde, bu inanılmaz tabiat harikasını Küba purosu ve şampanya eşliğinde kutlayabileceğimi söyleyerek beynimi yıkamıştı. Biz de geçtiğimiz günlerde birkaç arkadaş Victor'un tavsiyesini yerine getirmek için sadece Rusya'nın değil, belki de dünyanın en güzel birkaç şehrinden biri diyebileceğim, üzerinde güneş batmayan şehir St. Petersburg'a gittik. Evet! St. Petersburg sadece Küba purosu sevenler için değil, şampanya, şarap, votka ve havyar sevenler için de tam bir cennet. Bu şehir adeta puro, kaliteli içki ve sınırsız eğlence için yaşıyor diyebilirim. Hele bir de güzel sanatların her dalıyla ilgileniyor ya da bilhassa çarlık döneminin sanat, müzik, edebiyat ve mimarisine meraklıysanız, bir taşla bir değil yüzlerce kuş vuruyorsunuz. Şehirde, sadece Küba purosu satan mağazaların yanında büyük, şık ve pahalı, saraydan dönme 3-4 otelin içinde geniş çeşide sahip Habanos'ları istediğiniz içki veya kahve çeşitleriyle içebileceğiniz, sizi Rus aristokrasisinin o zamanına götürecek puro bar ve 'divan'ları var. Aman dikkat! Puro dükkanlarında risk hiç olmamakla beraber, otellerde alacağınız puroların arasında az da olsa sahteleri de çıkabiliyor. Lütfen hem kutuyu, hem de içindeki puroları çok iyi kontrol edin. Şüphelendiğiniz takdirde satın almayın. Benim seçtiğim bir Partagas Serie D.4 Robusto kötü taklidin tüm belirgin özelliklerini taşıyordu. Evet, dikkat etmezseniz az da olsa sahte bir 'vitola' ya da Habanos içme ihtimaliniz var.
(devamı haftaya)
Dükkanlar ile puro salonlarındaki personel, işlerinin erbabı. Size deneyiminiz, tercihleriniz, günün saati ve de ne ile birlikte içeceğinize bağlı olarak doğru puroyu seçmenizde yardımcı oluyorlar. Şehrin seçkin oteli, 125 yıllık, 'Grand Hotel Europe'ın geçmişin tüm özelliklerini taşıyan ünlü puro salonunda güzel bir akşam yemeği sonrası Romeo y Julieta Churchill eşliğinde içeceğiniz bir 'The Dalmore Cigar Malt' veya 'A.de Fussigny Cognac Cigar Blend' sizi alıp beyaz smoking ve eldivenli zengin aristokrat St. Petersburg'luların yanına geçmişe götürecek.
Çariçe II. Yekaterina'nın koleksiyonundaki sanat yapıtlarının sergilenmesi için 1764'te yaptırdığı 3 milyon resimden oluşan dünyanın en önemli sanat müzelerinden biri olan 'Hermitage'ın içinde dönemin puro kültür ve merakını gösteren kıymetli taşlarla bezenmiş som altın humidorlar, kesiciler, çakmaklar, puro taşıyıcıları ile özel kül tablalarını görebilirsiniz. Evet, iki ay süreyle gündüzün gece olmadığı St. Petersburg'un 'beyaz geceler'ini kutlamanın en etkileyici yolu, otelden alacağınız gümüş buz kovalarının içine koyacağınız şampanyalar, flüt bardaklar, buz gibi soğutulmuş votka, kaliteli gerçek havyar ve biliniler ile tam gece yarısı motora binip, gündüz gibi aydınlık St. Petersburg kanallarında gezmek. Tabii ağzınızda belki bir 'Partagas', 'Cohiba', 'Bolivar', 'Montecristo' ya da 'Romeo y Julieta' ile. St. Petersburg kanallarının sayı ve uzunluğunun Venedik'in herhalde 5-10 katı olduğunu da burada belirtirim.