PaylaÅŸ
Hatay, dillerin, dinlerin, medeniyetlerin bir arada yaÅŸadığı bir hoÅŸgörü kenti…Â
ÅžEHÄ°T AÄ°LELERÄ°YLE BULUÅžMADAN KARELER
Sosyolojik olarak oldukça heterojen ve bu farklılıklar siyasetine de yansımış durumda…
Sünniler, Aleviler, Ermeniler, Yahudiler, Hristiyanlar asırlardır içiçe yaşıyorlar.
Aynı biçimde Türkler, Araplar, Kürtler, Çerkezler, Muhacirler aynı sokakta komşular…
Hatayın nüfusu 1.5 milyon ve senede 2 milyar dolar ihracat yapıyor…
İlk beşyüz firma içinde Hatay’dan on iki kurum var.
Çelik üretim kapasitesi ve yaş sebze/meyve ihracatında birinci.
Elektrik üretiminde altıncı, ayrıca bazı ürünlerde birinci, ikinci veya üçüncü sırada yer alıyor
Fakat Hataylılar en büyük zenginliklerinin hoşgörü olduğunun altını çiziyorlar.
ÇÖZÜME HATAY MODELİ: ‘BEN, SEN YOK BİZ VARIZ’
Hataylılar çözüm sürecini destekliyor ancak bazı endişleri var.
Özellikle Aleviler bu süreci kaygıyla izliyor.
Hatay’daki endişeleri kabaca üç başlık altında toplamak mümkün…
Birincisi, bölünme endişesi ciddi bir rahatsızlık yaratıyor.
İkincisi Türklük kalkıyor mu, sorusu soruluyor…
Üçüncüsü ise Öcalan serbest mi kalacak kaygısı dile getiriliyor…
Ancak eski meclisteki ‘Ben, sen yok, biz varız’ pankartı çözümün ruhunu yansıtıyor.
Buranın akil insanları Hatay modelini Türkiye’ye de öneriyorlar…
‘ÇÖZÜMÜ DESTEKLİYORUZ AMA ONURUMUZ KIRILMASIN’
Çözüm sürecinin önemli bileşenlerinden birini de şehit aileleri ve gaziler oluşturuyor.
Hatay’daki toplantılarda bu insanların da temsilcileri de vardı.
Resmi rakamlara göre vilayet genelinde toplam 191 terör şehidi ve 77 gazi var.
Memet Adaş, 20 Eylül 1999’ta Kozluk’ta şehit olan Ömer Faruk’un babası…
Mustafa Sümer ise tezkeresine iki ay kala evladını 9 Mart 2000’de Bingöl’de şehit vermiş.
Aradan geçen uzun zamana rağmen her iki baba da olay anını an be an hatırlıyor…
Fevzi Mercanoğlu, İskenderun Şehit Derneği Başkanı ve oğlunu 1997’de toprağa vermiş.
Salonda ayrıca Mehmet Bakır ile Hasan Karataş ve Behçet Narin var, üçü de Kıbrıs Gazisi.
Mehmet Bakır Türkiye Muharip Gaziler Hatay Şube Başkanı…
ÅžEHÄ°T YAKINLARI AKÄ°L Ä°NSANLARDAN NE TALEP ETTÄ°?
Memet Adaş, Başbakan’a iletilmek üzere heyetimize bir mektup verdi.
Mektupta, ‘çözüm sürecini desteklediklerini ancak onurlarının korunmasını’ dile getiriyor.
Antakya Åžehit ve Gaziler DerneÄŸinin mektubunda ÅŸunlar var.
‘Mazisi otuz yıla dayanan terör olayları ülkemize maddi ve manevi çok büyük zararlar verdi. Vatan uğrunda binlerce şehit verdik ve bir o kadar da gazi sakat kaldı. Şu anda barış süreci başlamış durumda ve Akil İnsanlar Akdeniz Grubu Antakyamızda bulunmaktadır. Bizler şehit ve terör mağduru aileler olarak barış sürecini destekliyoruz ancak bu barış sürecinin ne getirip, ne götürdüğünü bilmiyoruz. Çalışmalarınızda bizlerin onurunu kırmayınız’
Salonda bulunan gaziler ve şehit yakınları ‘süreci desteklediklerini, kendilerini rencide etmeyecek bir çözüm istediklerini’ belirtirken dernek başkan yardımcısı Memet Adaş’a Öcalan’la görüşmeleri sordum. Şehidin babası ‘Görüşmeler olmadan çözüm nasıl olacak. Muhakkak görüşülmeli ancak sonuç alınmalı’ uyarısı yapıyor.
BİZ ÇOK AĞLADIK BAŞKA ANALAR AĞLAMASIN…
Mustafa Sümer ise çok daha açık ifadelerle ‘Kan duracaksa sadece terör örgütüyle değil, herkesle görüşülmeli. Ben evladımı şehit verdim ancak geride torunlarım var.’ diyor.
Şehit yakınları çözümü destekliyor ancak endişeleriyle ilgili güvenilir açıklama bekliyor.
Hükümetin kendilerini aydınlatmasını ve taviz verilmemesini istiyorlar.
Heyete verilen mektupta kaygılar dile getirildikten sonra şöyle bitiyor,
‘Barış sürecinin başarıya ulaşmasını temenni ediyoruz. Bizler çok ağladık, başka anne ve babalar ağlamasını istemiyoruz’
İskenderun toplantısına katılan Mehmet Beyin şu cümlesi sanırım fazla söze gerek bırakmıyor: ‘Türkiye otuz yıldır kardeş kavgasıyla bölünmediyse, barışla hiç bölünmez’…
PaylaÅŸ