Paylaş
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tarım ve Ormancılık Bakanı Bekir Pakdemirli ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy.
*
Yangınla ilgili çok boyutlu bilgilendirme yaptılar.
Çok önemli soru işaretlerinin giderilmesini sağladılar.
Sahadaki durumun ayrıntılarını anlattılar.
Söndürme işlemlerindeki önceliklerin neler olduğu hakkında bilgi verdiler.
Bilanço çıkardılar.
Çok yararlı, çok doyurucu, çok önemli açıklamalardı bunlar.
*
Bu arada üç bakan, açıklamalarını yaparken...
Yakındılar da!
*
Yalanlardan, dezenformasyondan, sosyal medyada yürütülen dış kaynaklı kampanyalardan, yapılanların görülmemesinden, yalan yanlış bilgilerin ortalığı kasıp kavurmasından yakındılar da yakındılar.
*
Oysa yakınmak çare değil.
“Gerçekleri anlattık, görevimizi yaptık” dememek gerekir.
*
Madem yalanla mücadele, en az yangınla mücadele kadar önem kazanmış durumda.
Derhal “Kesintisiz İletişim Masası” kurulmalı.
Ve şunlar yapılmalı:
*
BİR: Çok sık aralıklarla toplumu bilgilendirecek açıklamalar yapılmalı. “Söyledik, bitti” denmemeli, ısrarla söylemeye devam edilmeli. İKİ: Gazetecilerin her an ulaşıp sorularına cevap bulabilecekleri bir merkez oluşturulmalı. ÜÇ: Saat başı bilanço bilgisi verilmeli. DÖRT: Yangına müdahalede hangi araçların kullanıldığı bilgisi sürekli güncellenmeli. BEŞ: Her yangın bölgesi için yapılan çalışmalar, ayrı ayrı anlatılmalı. ALTI: Meteorolojiyle eşgüdüm halinde olası tehlike bölgelerine dair bilgiler verilmeli. YEDİ: Hiçbir iddia küçümsenmemeli, her iddiaya cevap verilmeli.
YANGIN DİLİ VE EDEBİYATI
DÜN Hürriyet’te yayınladık.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, geçen gün yaptığı açıklamalarda şunu söyledi:
*
“Yurtdışından gelen yardım tekliflerinin hepsine tamam dedik. Ama her gelen yardımı da kabul etmiyoruz. Çünkü 5 tonun altında su atan uçakları kalabalık meydana getirmemesi için kabul etmedik.”
*
Birçok vatandaşımız gibi ben de... Uçaktan, yangın söndürmeden, beş tondan falan anlamam.
O nedenle “kalabalık yapmasın” diye bazı uçakların kabul edilmemesini yadırgadım.
Belki konuyu bilenler, Bakan Bey’in ne demek istediğini anlamışlar ve yadırgamamışlardır.
*
Ama ben anlamadım ve yadırgadım.
Birçok vatandaşımızın da anlamayıp yadırgadığından eminim.
Mesela iyi niyetli bir vatandaşımızın, “Kalabalık yapıyor diye uçakları istememişler, olacak şey mi bu” dediğine bizzat şahidim.
*
Kıssadan hisse çıkararak Bakan Bey’e sesleniyorum:
*
Sayın Pakdemirli.
Lütfen teknik konuşmayın.
Bizim anlayacağımız bir dil kullanın.
Uçaklar açısından “kalabalık yapmak” ne demek? Bunu bize anlatın.
“Beş tonun altında su atmak” neden küçümseniyor? Bunu bizim anlayacağımız bir dille izah edin.
Siz konuya hâkim olabilirsiniz ama unutmayın ki hitap ettiğiniz kitle, konuya hâkim değil.
*
Yani demem o ki...
Bir yangın dili ve edebiyatı geliştirilmesi şart.
EMRE, CEM, SELÇUK, MERT...
HÜRRİYET’TEN Emre Eser, Cem Özenen, Selçuk Şamiloğlu, Mert Civeleker, Levent Kulu, Salim Uzun ve Ceren Deniz...
Hepsi yangın bölgelerindeki son durumu topluma aktarmak için canla başla çalıştılar, çalışıyorlar.
*
Tıpkı diğer gazete ve televizyonlarda görev yapan arkadaşlarımız gibi.
*
Yılmıyorlar, sakınmıyorlar. Çok zor koşullarda görev yapıyorlar. Acılara tanıklık ediyorlar. Badireler atlatıyorlar. Bazen tehlikenin içinde kalıyorlar.
*
En son Emre Eser ve Selçuk Şamiloğlu’nun kullandığı otomobil, yangın bölgesinde alev aldı. Neyse ki arkadaşlarımıza bir şey olmadı.
*
Buradan yangın bölgesinde görev yapan tüm gazetecilere sesleniyorum:
İstisnasız hepiniz önemli bir görev yapıyorsunuz.
Hepinize bin selam!
HÜRRİYET’İN YANGIN MANİFESTOSU
Fitneden, fesattan, nifaktan, oyunlardan, provokasyonlardan uzağız.
*
Eleştirileri gerçek bilgilere dayandırmak için özen gösteriyoruz.
*
Uyarılarımızı makul bir çizgide sürdürüyoruz.
*
Gerçeği, sadece gerçeği ama bütün gerçeği anlatmaya çalışıyoruz.
*
Özellikle sosyal medya odaklı galeyan ve hezeyanlara yüz vermiyoruz.
*
Siyaset üstü bir dayanışmayı benimseyip teşvik ediyoruz.
*
Hükümet ve belediyeler arası işbirliğini savunuyoruz.
*
Yangından siyaset çıkarmak yerine yangının söndürülmesine odaklanıyoruz.
Paylaş